•fire•

1.3K 103 28
                                    

Medyada şarkı var, dinleyerek okumanızı tavsiye ederim.

|HATA-4|

Planladığımız gibi, kızlar Chris'in evinin yakınlarında olan bir kafede, ben çıkana kadar beni bekleyeceklerdi ve eve girmeden önce Sana'yı arayacaktım. Tüm akşam ne konuşuyorsak, yaşıyorsak bileceklerdi. Bunun verdiği güvene tutunarak yürümeye devam ettim, az kalmıştı. Eve yaklaşık 50 metre kala durdum ve çantamdan aynamı çıkarıp yüzümü inceledim. Keşke siyah ve gölgeli bir far sürmemiş olsaydım, şehvet uyandırıcı bir makyajdı. Ya da en azından koyu renk ruj sürmeseydim. Zaten üstümdekiler son derece günlük kıyafetlerdi, yaptığım makyajla tamamen alakasızdı.

Fakat bunları bir nebze olsun umursayıp umursamadığımı düşündüğüm an, hızlı adımlarla Christoffer Schistad'nın evine ilerlemeyi sürdürdüm. Bu gecenin çabucak yaşanıp bitmesini istiyordum ve abartılı makyajım umurumda değildi.

Kapıyı çalmadan önce Sana'yı aradım. "Eğer bana tecavüz ederse sizi asla affetmeyeceğim." dedim. "Buradan tek parça çıkamazsam da iki parça halimle hepinizi öldürürüm."

"Saçmalama ve biraz daha az abart, Eva." dedi Sana. Sonra telefonu Noora aldı. "Polisin numarasını tuşladım hazırda bekliyorum. Acil bir durumda hemen arayacağım."

Noora'nın söylediğine istemsizce gülümsedim ve "Vilde'ya söyle, bu iş bu gece bitecek. Her neyse, iyi şanslar dileyin." dedikten sonra zile bastım, telefonu da hızlıca çantama atıp, çantanın fermuarını kapatmadım.

Yarım dakika sonra, Chris'in hala kapıyı açmaması üzerine zile tekrar bastım ve elimi çekmeden, kulak delici şekilde, bana upuzun gelen bir süre kadar çalmasını sağladım. İçimden ettiğim binlerce küfür ve kötü dilek arasında kendimi kaybetmiş, Chris'e kara büyü yaptırmakla yaptırmamak arasında kalmışken, arkamda duyduğum erkeksi ses kendime gelmemi sağladı.

"Ne zamandır buradasın?"

Christoffer, bana yemek hazırlayacak olan kişi, eve benden sonra mı geliyordu? "Çok mu bekledin yoksa?"

Yüzümde şaşkın bir ifadeyle, her ne kadar bunu istemesem de, kızgınlığımı belli edecek şekilde "Hayır. Ama bekleyebilirdim de." dedim. "Evine birini çağırırsan, genelde misafirinden önce evde olman gerekir."

Chris kaşlarını çatıp zorlama bir şekilde güldü. "Sen ne sinirli bir şeysin böyle!" dedi, cebinden anahtarını çıkarıp kapıyı açarken. "Bira almaya markete gitmiştim." Elindeki poşeti yüzüme doğru salladıktan sonra içeriye geçip yere koydu. "Merak etme aç kalmayacaksın, yemekleri yaptım sayılır."

O biraları içmeyi değil şişeleri kafamda kırmayı hak edecek bir aptallığa sahip olduğumu düşünürken yüzümün kıpkırmızı olduğuna emindim. Gereksiz çıkışlarım yüzünden yakında benden nefret edecekti. "Ben," dedim ürkekçe, sokak kapısını kapatırken. "Kusura bakma, sert konuştum biraz."

"Sorun yok." dedi ve acele adımlarla mutfağa girip masaya çatal bıçak çıkarmaya başladı.

Evin temiz, doğal ama kalıcı bir kokusu vardı. Sanki birkaç saat burada kalsam bile günlerce üstüme bulaşacak gibiydi. Daha önce sadece partilerde geldiğim için, alkol ve parfüm kokuları bunu fark etmemi engellemişti sanırım.

Ağır adımlarla mutfağa girdiğimde burnuma dolmaya başlayan yemek kokuları karnımın neredeyse guruldamasını sağlarken, "Yardım edeyim mi?" diye sordum. Demin attığım gereksiz fırça yüzünden kendimi suçlu hissetmeme engel olamıyordum.

"Teşekkür ederim, gerek yok." dedi Chris soğuk sayılabilecek bir şekilde. Yemek masasının nasıl donatıldığını gördüğümde şoka girmek üzereydim fakat Chris'in bu tavrı yüzünden yemeklere odaklanamıyordum. Bu akşam sanki bir acayipti; onu kapıda terslemeden önce, henüz yeni karşılaştığımızda da böyleydi: suratı asık, biraz soğuk ve mesafeli. Ayrıca onu zamanında çok kez terslemiştim, ar damarı çatlamış bir insan olduğundan böyle şeyler ona işlememeliydi. Gerçi sabah da bana karşı son derece sinir bozucu davranmıştı; artık Chris'in davranışlarını anlamlandırma çabama bir son vermeliydim.

UNTOUCHABLE || chris + eva || SKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin