Kız kitabı çantasına koyup başını yanındaki kadına -annesi sanırım- yasladı. Benden yaşça küçük o kızı galiba kıskanıyordum. Annemi 8 senedir görmemek miydi canımı yakan istenmemek miydi bilmiyorum. Geçmişi ne kadardır düşündüysem artık o kız ve annesi çoktan gitmişti. Benim ise yüzüğü sıkmaktan elim kanıyordu.
Otogardaki marketten kağıt mendil ve bi çay alıp otobüsün gelmesini bekliyordum ve tam 1 saat vardı. Bu cafeye benzer market bomboştu, sanırım haftaiçi oluşundan ya da geç saat olduğundan. Etrafta sadece köpek sesleri ve kimsenin izlemediği halde açık olan televizyondaki müzik kanalı duyuluyordu. Sanki bu şarkılarda gecenin bu saatinde dertsiz insanı dertli yapacak düzeyde.. Evden o kadar hızlıca çıkmıştım ki yanıma kitap bile alamamıştım. Ah ne diyorum ki ben! Onca olaylardan sonra hala kitap derdindeyim.
Elim yüzünden çayı tutamadım ve bütün çayı üstüme döktüm, her şeyimi orada bırakıp tuvalete gittim. Çıktığımda erkekler tuvaletinden ağlama sesi -gerçekten kız gibi ağlıyordu- duydum. Fakat aklım eşyalarımda kaldığı için masaya döndüm. Yaklaşık 10 dakika geçmişti ama tuvalete ne giren vardı ne çıkan. O toplu taşıma araçlarında bahsedilen 'değerli eşyalarımı' yanıma alıp tuvalete gittim. Kapıya yaklaştım ama ses yoktu, kapıya vurup ''iyi misiniz?'' dedim. Ses gelmeyince ağlayan kişinin gittiğini ve benimde heralde farketmediğimi düşündüm. Bi cesaretle kapıyı açtım, adımımı atıcakken ''gelme!'' diye bir ses duydum. O sesten sonra her şeyin değişeceğini bilmiyordum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Kalan Yalnızlık
Teen FictionÇocuk kalbi okuduğum ilk kitaptı. 4.sınıfta hocanın verdiği ödev yüzünden zorla okumuştum. Kitabı bitirdikten sonra dalga geçerek 'onca acı bi çocuğa fazla, kesin yazar uydurmuştur' diye söylendiğimi anımsar gibiyim. Kitabın bir çocuğun günlüğünden...