Beğenir misiniz, bilmiyorum. Kontrol etmeden attım, hatalarımı söylerseniz ve yorum yaparsanız sevinirim.
Sehun, Luhan'ı kızdırdığını biliyordu. Ancak işini yapıp güzelce para kazanıyordu. Bunu Luhan yapsaydı, gerçekten delirirdi ancak kendisinin yapmasında bir sakınca görmüyordu. O ve Luhan aynı değildi ona göre.
Luhan istemedi diye eve gitmemeyi düşünmüştü, gitsede Luhan yüzüne bile bakmamıştı. Gözleriyle Sehun'a diğer odada yatmasını söylemiş, Sehun'un konuşma çabalarına karşılık vermemişti.
Ancak Sehun bugün Luhan'ın gönlünü almayı planlıyordu.
Dışarı çıkıp güzel kocaman gül buketi almış, evin yolunu tutmuştu. İçeri girince Luhan'ı bulamaması şaşırmasına ve içinde ufak bir kısmının sinirlenmesine yol açmıştı. Ama biliyordu ki, gönlünü almadan sinirini felan belli edemezdi.Sehun eve geldikten yaklaşık bir saat sonra Luhan eve geldi. Gözleri şişmiş, ağlamış gibi gözüküyordu. Fakat çehresinde mutlu bir ifade vardı. Sehun ağlayıp ağlamadığını tam olarak çözemedi.
"Luhan, neredeydin?"
"Dışarıda." Sehun'a bakmadan cevapladı.
Çantasını ve hırkasını kenara bırakıp, yukarıya çıkmaya yeltendi. Önüne geçen Sehun'la aldığı nefesi bırakıp, kafasını eğdi.
"Çıkma, konuşalım." Sehun elini Luhan'a yaklaştırırken söyledi.
"Beni çok kırdın, Sehun." Sehun iki elini, iki yanağına koydu. Yavaş yavaş okşadı. Hafif sıkışan yanakları, Luhan'ın dudaklarını öne çıkarıp sevimli bir görüntü oluşturdu. Tek tek iki şiş ve güzel gözlerden öpen Sehun, sonra dudaklarına masum ve ufak bir öpücük kondurdu.
"Özür dilerim güzelim, sevgilim, mis kokulum. Seni kırdığım için çok özür dilerim. Tek isteğim işten erken çıkıp, sana erken ulaşmaktı." Hem yanaklarını okşuyor, hemde sessiz ve dinlendirici bir ses tonu ile kalbindekileri dile getiriyordu.
"Luhan, sen benim hayatımsın. Senle ayrı kalmaya bir gün bile dayanamadım, affet beni güzelim." Okşamaktan bıkmadığı yanakları bırakıp, masadan Luhan'ın fark etmediği çiçekleri aldı. Yüzünde aşık olan gülümsemesiyle kocaman ve kıpkırmızı gülleri Luhan'a uzattı.
"Seni seviyorum."
Artık Luhan'ın da yüzünde kocaman ve güzel bir gülümseme vardı.
Kollarını Sehun'un beline doladı ve Sehun'un kolları belindeki yerini alıp sıkk sıkıya sarıldı."Sehun, beni bir daha üzme." Sehun'un boynuna doğru konuştu. Luhan'ın boynunda olan kafası Sehun'a huzur verdi, nefesinin çıplak tenine sürtmesi kendisini gülümsetti.
Luhan, kafasını geri çekti, Sehun'la yüz yüze geldi. Gözlerinin içine bakarak konuştu.
"Çünkü beni üzersen o da üzülür." Sehun çatılmış kaşlarıyla anlamamışça Luhan'a baktı. "O? Kimden bahsediyoruz?""Sehun, ben hamileyim."
Cümlesinden sonra uzun uzun kalan, tepki vermeyen Sehun'a baktı. Kendine gelmesi için, bir şeyler daha söylemeye karar verdi.
"İkimizin çocuğunu taşıyorum, artık tek aşk meyvemiz Sehan değil."
Hala tepki vermediği düşündüğü Sehun'un iyice yüzüne baktı ve dolan gözlerini gördü. Sandığı kadar tepkisiz değildi. Sonra Sehun'un aniden sıkıca sarılıp döndürmesiyle ufak bir kıkırtı bıraktı.
"Yah, Sehuuun!"
Sehun bir süre daha konuşmadı. Sonra yavaşladı ve Luhan'ı indirdi.
"Sen hayatımdaki en güzel hediyesin ve bana yeni hediyeler vermeye devam ediyorsun." Dudaklarını, yanaklarını, gözlerini hızlı hızlı ve sulu sulu öptü.
"Seni seviyorum, seviyorum ve çok seviyorum."
Başının üstünü öptü ve sarıldı.
"Bizde seni seviyoruz, kıskanç baba."
![](https://img.wattpad.com/cover/105776056-288-k234971.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hairdresser
FanfictionHer şey telefonu bozulan kız kardeşi yüzünden, kuaföre mesaj atan Sehun'la başlar.