1// bir delinin gözünden; güzel sevmek

1.2K 84 60
                                    

Bir evim var, küçük. Küçük bir odası bir de küçük mutfak ve küçük banyosu var. Küçük bir balkonum da var. Küçük bir yemek masam, küçük bir yatağım, küçük bir televizyonum var. Benim her şeyim küçük. Benimle ilgili her şey küçük. Ben küçüğüm, fikirlerim, beynim, duygularım küçük. Hiçkimsenin varlığımı ya da yokluğumu farketmeyeceği kadar küçüğüm. Balkondaki çiçeklerimi sularken küçüğüm, dışarıda çocuklarla oynarken, bir köpeğin başını okşarken, karlı bir havada kardan adam yaparken, çalışırken insanların gözünde küçüğüm.

Ama kimse bilmiyor, ben bir adamı severken büyüyorum, onun için içimde çiçekler büyütüyorum. Onu ilk kez balkonda gördüm. Balkonu benim balkonumun çaprazında kalıyor. Yeni taşınmış olmalı ki onu sadece on yedi gündür görüyorum. Sanırım adı Sehun. Bir bankayla konuşurken bu ismi söylediğini hatırlıyorum. Güzel bir ismi var. Kendisi de güzel. Kahkahaları, çok güzel. Bir insan gibi değil, göz göze geldiğimizde bana gülümsüyor. Sanırım ona aşık oldum. Aşkın nasıl hissettirdiğini bir filmde görmüştüm. Midende kelebekler uçuşuyormuş ama ben sırf âşık hissedebilmek için kelebek yutmanın iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.

Her akşam Sehun'u bir şeyler içip sessiz bir müzik dinlerken ya da telefonla konuşurken izliyorum. Yine perdenin kenarından baktığımda rahat olduğuna emin olduğum kahverengi pufunda yine elinde kahverengi kupasıyla görüyorum. Kahverengi takıntısı beni gülümsetiyor. Saçları, kazağı ve kabanı kahverengi, perdesi bile kahverengi.

Onu daha yakından görmek için dışarı çıkıyorum. Ellerim titriyor, heyecanıma yoruyorum. Sehun'u gördüğüm zamanlar ellerim titrer benim. Kapının gıcırtısını duyduğu an güzel gözleri bana dönüyor, gerçekten güzel gözleri. Dudakları yukarı kıvrılıyor. Bir rüzgâr esiyor hafiften, saçlarını dağıtıyor. Ay ışığı gözlerinin içine işliyor muhtemelen yoksa bir insanoğlunun gözleri nasıl parlasın, nasıl baksın böyle güzel.
Ben öylece onu izlerken o da bana dikiyor gözlerini. Sehun alışkın benim onu sessiz izleyişlerime çünkü gizliden gizliye izlemiyorum ben. Balkona çıkıp oturuyorum ve izliyorum onu saatlerce. Bu saatler benim en huzurlu saatlerim oluyor.

"Selam."

Şaşırıp kalıyorum. Sesini duymuşluğum çok olsa da bana hitaben ilk konuşması.

"Selam." Sessiz bir karşılık veriyorum. Ayağa kalkıyor, balkon mermerinin üzerinde ekstra bulunan kendininkine eş kupayı bana uzatıyor. Herhangi bir tepki vermiyorum.
"Alsana," diyor tepkisizliğimi sürdürürken.

"Senin için yaptım." diye tamamlıyor cümlesini. O an gökyüzünde bir yıldız kayıyor. Bir kardelen daha soğuğa meydan okurcasına filizleniyor. 'Senin için yaptım.' Benim için? İçime bir acı dalgası vuruyor. En son kim benim için bir şey yapmıştı, hatırlayamıyorum. Ailem zekâ geriliğimden dolayı beni bir yetiştirme yurdunun önüne bırakıp kaçmışlardı. Yine de onlara beni bir klozete atıp sifon çekmedikleri için teşekkür ediyordum aklıma geldikçe. Yurtta da pek sevilmiyordum. Liseyi zar zor bitirmiş, kendime bir ev ve iş bulmuştum. Bu kadar zaman diliminde kimseden böyle bir cümle duymamıştım.

"Neden ağlıyorsun?"

Sesi beni çekip çıkarıyor. Hızla kazağımın koluyla yüzümü kuruluyorum, pek fayda etmiyor.

"Bilmiyorum, durmuyorlar. Neden durmuyorlar? Bozulmuş musluk gibi akıp duruyor." Gözyaşlarımı silmeye çalışırken kolumu tutan bir el hissediyorum.

"Kendine böyle davranma, canın yanar." Gözyaşlarımı kurulamayı boş veriyorum. Onun gözleri benim üzerimdeyken benimkilerin boş bakması zaman kaybı. Gözlerimiz birbirini buluyor.

"Sana yaptığım kahveyi kabul etmeyecek misin?"
Yüzündeki gülümseme eşliğinde söylemesi kalbimde sarsıntılara neden oluyor. Ellerim titreyerek alıyorum bardağı elinden.

bir delinin gözünden; güzel sevmek あ sebaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin