SERDAR ATAŞ' TANDamla telefonu kapatır kapatmaz yataktan nasıl çıktığımı, üstümü nasıl değiştirdiğimi şaşırdım. Arabaya atlayarak Damla' yı bıraktığım eve doğru yol aldım. Gidene kadar en az 10 kere aradım. Ama hiçbirinde açmadı. Evin önüne nasıl girdiğimi, arabadan nasıl indiğimi bilmeden evin kapısına doğru ilerledim. Tam kapıyı çalacağım sırada açık olduğunu farkettim. Ve kapıyı sert bir şekilde ittirerek içeri girdim. Mutfağa baktığımda yerde yaşlı bir kadın - 40,50 yaşlarında bir kadın yerde upuzun uzanıyordu.
Kadının yanına yaklaştım ve elini boynuna tuttum. Nabzı atıyordu. Anlaşılan sadece bayılmıştı. Kadını orada bırakıp yukarı doğru çıktım. O kadını orada bırakmak hiç içime sinmese de orda bıraktım. Çünkü şuan sadece Damla' yı düşünüyordum. Bir yandan merdivenlerden çıkarken, bir yandan Damla diye sesleniyordum. Tüm odalara teker teker baktım ama hiç bir odada yoktu. Üst kattaki salonunun etrafında bir o yana bir bu yana gezip bağırıyordum.
" DAMLA "
" DAMLA, NERDESİN DAMLA" diyerek bağırmaya devam ettim. Tam aşağı inecekken kısık bir hıçkırık sesi işittim. Sonra sesin geldiği odaya doğru ilerledim. Odanın içi masmaviydi. Her şey maviydi. Öff düşündüğüm şeylere bak. Tekrar
"DAMLA" diye bağırdım. Ve odanın içinde gezmeye başladım. Hıçkırık sesi dolaptan geliyordu. Dolabın kapısını açtım ve açmamla
" Uzak dur benden, dokunma bana " diye bir ses işittim. Hızla aşağı eğilerek Damla' ya baktım. Suratını kapatmış ' Uzak dur benden ' diye sayıklıyordu. Hemen ellerine dokunup suratından çektim. Bir çığlık attı. Bana bakmıyordu. Kafasını tutup kaldırdım ve yüzüme bakmaya zorladım. Beni görür görmez boynuma atladı ve ikimiz birde yere serildik. Yere düşmemize aldırış etmeden kafasını boynuma gömüp.
" Se- serdar gelmişsin. Ço-çok teşekkür ederim " diyerek kafasını daha da boynuma gömüp ağlamaya devam etti. Boğuk boğuk sesi çıkıyor sıcak nefesi her tenime deyişinde beni daha da tahrik ediyordu. Dayanamayarak beline doladım kollarımı ve
'' Ne sandın püskül, sen bana emanetsin " diyerek onu kendimden yavaşça uzaklaştırdım. Ve ayağa kalkarak elimi kalkması için uzattım. Bir süre elime baktı. Bir an tutmayacak sandım ama beni yanıltarak elimi tuttu ve ayağa kalkan kalkmaz tekrar boynuma sarıldı. Onun incecik beline sarılarak. Daha da kendime bastırdım ve dıştan güçlü görünen ama içinde masum, kırık bir kız çocuğu taşıyan kıza
" Hadi ama ağlama, ben burdayım " diyerek kendimden uzaklaştırdım ve suratını avucumun içine alarak gözyaşlarını sildim.
" Se - serdar çok teşekkür ederim. Ama ama Hatçoş nerde? Ona bir zarar vermedi dimi o şerefsiz herif?" diyerek bana cevap isteyen gözlerle baktı. Muhtemelen aşağıdaki baygın kadından bahsediyordu." Şşştt korkma o gayet iyi, sadece bayılmış. " der demez
" Nerede şimdi? '' diyerek bana baktı.
" A- aşağıda '' dedim. Koşarak kapıya yöneldi. Ve aynı hızla aşağı indi. Ben de peşinden indim. Hemen mutfakta gördüğü kadının yanına eğildi ve onu ayıltmaya çalıştı. Ve başardı da. Kadın gözlerini açıp etrafa baktı. Ve sonra kendine gelerek kalkmaya çalıştı.
" Hatçoş iyi misin? " diye sordu kız. Kadın doğrulup ağlamaya başladı. İkisi de ağlıyordu. Ben de kadının yanına gidip eğildim ve kadın bir bana bir Damla ' ya bakarak
" İyiyim kuzum, iyiyim. Sen nasılsın? Yaptı mı o herif sana birşey?'' diyerek tekrar kalkmaya çalıştı. Ben hemen koluna girip kalkmasına yardım ettim. Kadını kaldırıp içeriye doğru ilerlettim ve koltuğa yavaşça bıraktım. Kız hemen peşimizden gelip bana baktı ve teşekkür etti.