Dünya’nın en güzel cümlesi ‘seni seviyorum.’ falan değildir. Annenin sabah, ‘bugün yorgunsan yat uyu, okula gitme.’ cümlesidir. Ama yok öyle bir dünya.
Bugün disipline benimle birlikte gelecek, ateşli saatler yaşayacak arkadaşlar arıyorum.
+Bana bakıp saatlerce durabilir misin?-Neden sen matematik testi misin?
Öğretmen ‘Ödevin nerede?’ diye sorunca ödevin orda olmadığını bile bile çantasını karıştırıp, bir mucize bekleyen öğrencileriz biz.
İlkokulda nöbetçi öğrenci diye bir şey vardı. Bunlar işlerini çok ciddiye alırlardı, sanırsın Topkapı Sarayını koruyorlar.
Her yıl düzenli olarak kullandığım cümle “Geçen yıl çok salakmışım”.
E-okul fotoğrafını göster; seviyorum diyorsa senindir, sevmiyorum diyorsa da haklıdır. Şimdi yalana gerek yok.
Benden küçük birinin derslerine yardım ederken, soruları şakır şakır çözdüğümde kendimi dahi zannettiğim doğrudur.
Dram: Beceri sınavından çıkan öğrencinin hali.
Okul nasıl? Dersler, karne nasıl? Diye sıralayan büyüklerimize; Kalbin nasıl? Şeker, tansiyon ne durumda? Ya kolesterol?
Yurtta kalan 2 arkadaştan biri dışarı çıkınca diğeri ona ‘ bana yurtdışından çikolata getir ehe mehe ‘ diye espri yapıyor mudur?
Şirket: Sınav öncesi kurulup, sınavdan sonra dağılan ortaklık.
İki öğrenci bir olunca, dersler teneffüs olur.
Disipline beraber gittiğin sınıf arkadaşın, hayat arkadaşındır.
Şu cuma akşamının güzelliğine bakar mısınız? Tavan bir ayrı bakıyor, duvarlar bir başka samimi, halının desenlerini daha anlatmadım bile.