Her şey o nemli,boğucu pazar gecesi başlamıştı.Ashley,yatağında huzursuzca bir sağa bir sola dönerken,bir anda üzerindeki örtüyü yere atıp sessizce yatakta doğruldu.Gecenin seslerine bir an için kulak verdi.Klasik böcek vızıltıları ve hafif yaz melteminin ağaç dallarını hışırdatan uğultusu.Her şey yolunda ve normal gibiydi.Ama Ashley öyle hissetmiyordu.Yatağa yattığı andan itibaren başlayan ve gittikçe artan huzursuzluğu bir şeylerin yolunda gitmediğini anlatmak istiyordu sanki .Yataktan kalktı ve sessizce odadan dışarı çıktı.Evde de derin bir huzur var gibi gözüküyordu.Annesinin yattığı odanın kapısı kapalıydı,Ashley kapıya yaklaştı ve kulağını dayayıp içeriyi dinledi.Çıt çıkmıyordu.Koridoru ezbere bildiği için karanlıkta hiçbir yere çarpmadan sessizce aşağı inebildi.Bu büyük ev,ilk geldikleri andan beri Ashley için fazla büyüktü.Sadece annesi ve o vardı.Ama annesi Ashley'yi hiçbir açıdan eksik bırakmak istemiyordu ki,Ashley bunun, annesinin yıllar önce yaptığı şeyin telafisi olduğunu biliyordu.Annesi Ashley'ye hiçbir zaman sormamıştı.
Aşağı katta da normal giden gece,dışardan gelen araba sesiyle bölündü.Evlerinin önüne bir araba park edildiğini anlayan Ashley,dışarı çıkıp bakmak istedi ama gecenin bu saatinde dışarı çıkmaya çekiniyordu.Korku filmlerinde meraklı insanların başına neler geldiğini çok iyi biliyordu.Yine de merakına yenik düştü ve kapıya doğru ürkek birkaç adım attı.Kapı koluna uzanan eli titremeye başlayınca kendi kendine güldü.Bu kadar korkak olmanın ne anlamı vardı.Yolunu kaybetmiş birinin arabası buraya sapmış olabilirdi ve Ashley aslında ona yardım edecek bile olabilirdi.Kapıdan bir anda uzaklaşıp ,pencereden bakmak aklına geldi.Perdeyi hafifçe araladı ve dışarıya baktı.Siyah bir Honda CR-V 'ydi dışarıda duran.Farlarını bir an yakıp söndürdü.Sanki bir mesaj vermeye çalışır gibi.Ashley hemen perdeyi kapatıp geri çekildi.Tuhaftı,dışarı çıkma isteğiyle yarışıyordu şimdi.Ne olabilir ki,diye kendini cesaretlendirdikten sonra kararlı bir şekilde kapıya doğru adım attığı sırada kapıya vurulduğunu duydu.Kalbinin kapıya vurulması ile aynı ritimde attığını hissetti.Arabadaki her kimse,hızlı olmalıydı.Yolunu kaybeden çaresiz bir insan,diye kendini avutan Ashley,annesine haber verip vermemekte kararsız kaldı,başına bir şey gelirse polisi arayabilecek biri daha olurdu,ya da FBI'yı.Gözetleme deliğinden baktı,karanlıkta bir şey göremedi tabi.Kim o? diye seslenmeyi düşündü ama kulağa ne kadar saçma geldiğini fark edince,kapıyı bir anda açmanın en iyisi olduğunu düşündü.Karşısında duran siyahlara bürünmüş oldukça çekici,genç bir adamdı.Oldukça da uzun boyluydu.Endişeli görünen genç adam :
-Affedersiniz,gecenin bu saatinde sizi rahatsız etmek istemezdim ama yakınlardan geçiyordum,yanlış yola saptım ve kendimi burada buldum.
Yolunu kaybeden yolcu teorisi onaylanınca rahatlayan Ashley,bir o kadar da güven vermeyen bu genç adamın karşısında nasıl davranacağını bilemedi.Hiçbir şey söylemeden genç adamın yüzüne bakmaya devam edince,genç adam boğazını temizledi ve :
-Rica etsem bana Hemingway,Carlton'a nasıl gideceğimi tarif edebilir misiniz?
Genç adamın içeriye göz attığını görünce,onu içeriye davet edip, etmemesi gerektiğini düşündü.Gece kapısına gelen genç yakışıklı bir genç adamı içeriye davet etmek.Yok canım,bunu kim yanlış anlardı ki.
-Eee..ben orayı ta-tam bilmiyorum.
Kekeleyerek kendine olan özgüvenini tamamen kaybeden Ashley,kızardığını hissetti.Genç adamın kendisine baktığını hissedince,daha da kızardı.
-O zaman telefonunuzu kullanabilir miyim? Benimkinin şarjı bitti de.
-Tabi,bekleyin.
Aradaki resmiyetten hoşlanmamıştı Ashley.Kendisinden çok da büyük sayılmazdı,yüzü çok gençti çünkü.Ama geniş omuzları,uzun boyu onu biraz daha büyük gösteriyordu.
Kapıyı kapatıp kapatmamakta,ya da genç adamı içeri davet edip etmemekte kararsız kaldı.En iyisinin dışarıda beklemesi olacağını düşünürken,genç adam:
-İçeri girebilir miyim?Uzun süredir araba kullanıyorum ve oldukça yoruldum.
Gülümsemesinin çok hoş olduğunu düşündü Ashley.
-''Evet'' deyiverdi. Gülümseyerek içeri girdi ve kapıyı yavaşça kapattı genç adam.Oldukça tehlikesiz gözüküyordu.
Telefonun her zamanki yerini hatırlayamayan Ashley,bir sağa bir sola giderken birden hatırladı.Telefonu aldı ve titreyen eliyle genç adama uzattı.Genç adam Ashley'nin bu şaşkın haliyle oldukça eğleniyormuş gibi gözüküyordu.Telefonu alırken gözlerinin içine doğrudan bakınca Ashley nefesini tuttu.Uzun bir süre bakmaya devam ederse,Ashley havasızlıktan ölebilirdi.
-Bu saatte kimin bana yardım edebileceğini bilmiyorum ama şansımı denemeliyim,dedi telefonda bir numarayı tuşlarken.
Ayakta dikilmiş duruyordu ikisi de.Genç adam telefonu kulağına götürürken Ashley'ye bakmaya devam etti,dudaklarında alaycı bir gülümsemeyle.Telefon kulağında biraz bekledi ve sonra telefonu kapattı.
-Sanırım oraya asla gidemeyeceğim,derken sırıtıyordu.
Ashley,nedense biraz sevinmişti.Yeni tanıştığı bu genç adamla biraz daha vakit geçirmek hoş olabilirdi.
Genç adam telefonu Ashley'ye uzattı.Ashley de tam telefonu almak için elini uzattığı sırada,genç adam onu elinden yakaladı ve kendine çekti.Şaşıran Ashley,karşı koyması gerektiğini unutarak bu anın sürmesini diledi.Bir sonraki an yeni tanıştığı bu adama bu kadar yakın olmasının yanlış olduğunu düşündü.Ama onu oldukça yakınında tutan elleri gevşemek bilmiyordu ve bu Ashley'ye pek fazla bir seçenek bırakmıyordu.Bu kadar yakından bakınca gözlerinin rengini fark eden Ashley,o mavi gözlere hayran kaldı.Ama sonra gözlerinin değiştiğini fark etti.İrisleri bi anda tüm gözbebeğini kapladı,ve sonra beyaz olan kısımlarını da.Şimdi derin bir boşluğa bakıyor gibiydi Ashley.Karanlık onu biraz daha içine çekerken cehennemin bile daha iyi bir yer olduğunu düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yabancılarla Asla Konuşma
FantasyBir sonraki an yeni tanıştığı bu adama bu kadar yakın olmasının yanlış olduğunu düşündü.Ama onu oldukça yakınında tutan elleri gevşemek bilmiyordu ve bu Ashley'ye pek fazla bir seçenek bırakmıyordu.Bu kadar yakından bakınca gözlerinin rengini fark e...