1- elma dersem çık, armut dersem çıkma

9.3K 583 823
                                    

Size öyle her gün gözüme güneş ışığının girdiği veya alarmın sesiyle uyandığım bir sabahı anlatmayacağım.

Ki böyle uyanmak, benim için daha iyiydi.

Size her sabah Baekhyun'un ayağını gözüme sokarak veya Afrika'dan aslan sürüsünü buraya toplayacak kükremeye benzer horlamasıyla uyandığım bir günü anlatacağım. Gözümün ağrısının geçmesi için ovalarken, kıçı-başı dağıtarak yatan arkadaşıma baktım. Dün gece odaya geç gelip, bağıra çağıra şarkı söyleyerek kucağımda sızmıştı. Baekhyun çok içen biri değildi. Kafasına bir şey taktıysa ve onu deli gibi elde etmek isterse cesaret için içerdi. Okulun bir bokuma benzemeyen, Park Chanyeol'una vurulmuştu. Dün gece ve ondan önceki içmelerinin sebebi buydu. Çocuğun yanına ne zaman gitse kıçına baka baka geri dönüp, ağlamaya başlıyordu. Park Chanyeol popülerdi. Etrafında bir sürü insan vardı ve Baekhyun kıskançlıktan kafayı yiyordu.

"Kyungie~" Baekhyun kafasını kaldırmadan mırıldandığında, kafasına vurdum. "Hey!"

"Ayağına sahip çık gerizekalı." Üstünden bacaklarını ittiğimde, kendini toparlayamadan yataktan düşmüştü. "Bıktım senin ayyaşlığından."

"Ağlarım bak." Yatağıma tekrar kendini attığında, yüzümü yıkamak için küçük banyoya girdim. Bu banyodan nefret ediyordum. Burada yıkanmak yerine, herkes gibi yurdun hamamına gidiyordum. Yüzümü yıkayıp, havlumu omzuma atarak odadan çıktım.

Baekhyun tekrar uyuyakalacaktı. Bütün öğrencilerin uyuduğunu biliyordum. Çünkü kimse sabaha karşı uyanacak kadar akıllı değildi. Sabahları erken kalkıp kimse yokken ve sıcak suyu henüz kimse kullanmamışken duş almak gibisi yoktu. Diğer öğrenciler ise aynı saatte kalkıp, birbirlerini yiyerek önce ben gireceğim kavgasına tutuşuyorlardı. İçeri girdiğimde boş olan yerin huzurunu çıkararaktan, ıslık çalmaya başladım. Boş kabinlerden birine girip havlumu kapının arkasına asttım. Kıyafetlerimi çıkartıp havlunun yanına astığımda suyu açıp, vücudumu ıslatmasın izin verdim.

Islık çalmaya devam ederken, bir anda aklıma gelen şeyle içimden küfür ettim. Şampuanımı almayı unutmuştum. Suyu kapattığımda, boxerımı tekrar giyinip yerleri ıslata ıslata kabinleri açmaya başladım. İlla ki biri burada şampuanını unuturdu. Sonda ki kabini açacakken, boynuna değen nefesle gözlerimi büyülterek arkamı döndüm. Hiç kimse yoktu. Korkuyla elimi kalbime götürürken, yanımdan geçen gölgeyle duş kabinin kapısın sindim. Kapının soğukluğu tenime işlerken, gözlerimi her yerde gezdirmeye başladım. Görünürde birini göremeyince, tuttuğum nefesi bırakıp bu durumu uyku sersemliğime verdim. Daha fazla soğukta kalan çıplak bedenimi kapıdan ayırıp eşyalarımın olduğu duşa girdiğimde, yıkanmaya kaldığım yerden devam ettim.

Dersim iki saat sonra başlayacaktı. Daha konunun üstünden bir kez daha tekrarlama yapacak ve karnımı doyurmak için tenefüse girmeden soğuyan ramenlerin sıcağını yemek için kantine gidecektim. Aklıma gelen şarkıyı mırıldanırken, saçımı köpüklerden arındırıp suyu kapattım. Kabinin içinde buhar oluşmuştu. Vücudumun rahatladığını hissederken, havlumu almak için arkamı dönmüş ardından kabinin altında bir çift siyah ayyakabı görmemle, kasıldığımı hissetmiştim.

"Kimsin?!" Anın getirdiği korkuyla bağırdığımda, kapının arkasında ki kişi yerinden kıpırdamadı. Aklıma sonradan Baekhyun'nun sözleri geldi. Buraya bu kadar erken gelerek salaklık yaptığımı ve sapık erkeklere meze olacağımı, cansız bedenimi bir gün bulmaktan korktuğunu söylemişti. Sis bir anda dağıldığında, baktığım yerde artık siyah botlar yoktu. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdığımda kapının arkasındaki kişi gitmişti.

Soluk soluğa fayanslara yaslandığımda, havlumu vücuduma sarıp kimseler gelmeden oradan kaçmak için kapıyı açtım. Kafamı tedirginlikle dışarı doğru uzatıp, birinin olup olmadığına baktım. Tanrım, kalbim deli gibi atıyordu. Hızla takunyalarımla ses çıkara çıkara odama koşarken, arkamdan neşeli bir kıkırdama yükseldiğine adım gibi emindim. Fakat orada birinin olmadığına kendimi inandırmak için, bunları yok saydım. Kendimi odaya attığımda nefes nefeseydim. Baekhyun hâlâ fosur fosur uyuyor ve yatağımı işgal ediyordu.

delirmeye çeyrek varHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin