Tanıtım

47 7 5
                                    

Ben Bahar Öztan

Evet benim babam Şevket Öztan. Herkesin bildiği şiket sahibi trilyonlarla oynan Öztanlar! Neden böyle düşnüyolar bilmiyorum ama biz trilyonlarla oynamıyoruz, trilyonlarla oynayanların icabına bakıyoruz diyebilirim. Çünkü bence bizim işimizin başka bir açıklaması yok.

Sanırım az çok tahmin etmişsinizdir. Babam bir avm sahibi ve ordan büyük miktarda para geliyor. Ayrıca diğer avm sahipleri bizim düşmanımız olarak görülür. Çünkü herzaman en iyi malı alabilmek için bir rekabet içindeyiz.

Ancak bazıları aşırıya kaçtı. Ben bir kaç yıl öncesinde Obsesif hastasıydım. Beni anlayan sadece iki kişi vardı ve birini elimden aldılar.

Annem...

Hastalığımı yenmeme çok sevinen annem,bundan iki yıl önce tüm arkadaşlarımla bir parti hazırlamak istemiş. O sırada okuldaydım...

"Şevket kızımız hastalığını yendi ve ben bunun için dağ evimizde bir parti hazırlamak istiyorum, sen ne dersin?"

Şevket beyde bu duruma sevinip onaylamıştı ve tüm uşaklarla birlikte dağ evine gidip bir güzel süslemişler. Annem Ayça hanım babamdan izni koparıp, uşaksız(korumasız) dağ evinden okulumun yanındaki markete gitmiş ve bana nutella almak istemiş. O sırada ben okildan çıkmıştım ve Funda'yla markete gidiyorduk.

"Aaa! Funda bak markette annem var!"
"Gördüm kızım sakin ol"

Biz iki kanka olarak saçmalarken matketin önüne simsiyah koca bir araba çıkageldi.
Kapı hızla açılırken arkadan da babamla abisi arabayla geldi. Babam hiç görmediğim bir çevikle arabadan indi, doğru markete"Ağyçaağaağ!" Diye bağırarak koşa koşa indi.

Babamın sesini duyan ve kendine doğru silahlı, kar maskeli bir kaç adamın koştuğunu görünce annemde bende şok olduk. Annem elindeki nutella kavanozunu düşürdü, ondan çıkan gürültü ile kendime gelip

"Ağnneğeeğe!"

Diye çığlık attım ve kaldırımdaki koca taşı alıp market camına attım. Parçalanan camdan hızla bir parça aldım ve bana doğru koşanlardan birine sapladım. Oracıkda kaldı. İçeri bir çita gibi koşuyordum ki arkadan biri beni tutuverdi. Ben hâlâ "Anneğeğee!" Diye hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.

Annem ise eline gelen herşeyi, adamlara atarak yardım bekliyordu ancak babam ve dayım yerde yarı baygın bir şekilde bize bakıyordu. Hiç bir şey yapamadılar. Adamın elinden son anda kurtuldum ve karşımdaki rafı, ayağımla itekleyerek adamın birinin üzerine düşürdüm. Arkamı döndüm anneme doğru koşacaktım ki tam anlıma dayalı  silahlı bir adam banadoğru eğildi. Onun nefesini boğazımda hissederken, ben nefes almayı unutuyordum.

Adam iyice eğildikten sonra bir tehdit savurdu;

"O babana söyle bu sadece bir uyarı, karısını tekrar görmek istiyorsa...-"

Bir şey söyleyecekken durdu ve göz devirdiğini görebildim sadece;

"O ne yapacağını bilir!"

Dedi ve anlımdaki silahı çekerken adamın silah tutan elinde eldiven olduğunu, ancak diğer elinde eldiven olmadığını farkettim. Ve elinde 'Medusa' dövmesi vardı. Bu...
Anne, i bulmak için bir ipucu olabilirdi.

Ben bunları hızlıca aklımdan geçirirken annemi götürdüklerini Fundanında onların arkasından koştuğunu gördüm. Babam ise hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Birden gözüm karardı, hiç birşey göremedim yere yığıldığmı gören babamın "Bahaağağar kızıığım!"
Diye bağırmasını duydum...

O kadar...

Başka bu konu ile konuşmak istemiyorum. Babam hergün beni kendi okula götürüp getiriyodu. Ancak ben bu durumdan sıkılıp sonunda Funda'nın babası ile benim babamın ikimizin üzerine yapılmış dağ evine gidip geliyorduk. Kusura bakmayında evin içine sıçmıştık. Sonunda evin halini farkeden babam, bize  bir hizmetçi ayarladı ve eve haftada bir-iki kez gelip evi silip süpürüyor. Arkasın tertemiz bir ev bırakıyor Hacer teyze.

Hey! Nutellalar!

Kitabımı beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın.

💜💜💜💜💜💜💜

Ö P Ü L D Ü N Ü Z

💜💜💜💜💜💜💜




GÖREVİMİZ: AHUDUDUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin