V

209 18 44
                                    


Mevsim atlamış ve neredeyse noel zamanına gelmek üzereydik, hatta yarın noeldi bu yüzden Kyungsoo ve Baekhyun bizim ev için bir şeyler almaya çıkmışlar, Sehun ve ben evi düzenleme görevine nail olmuştuk. İki oğlan da yemeği artı hindiyi yapacakları için bize düşen tek şey evi temiz tutup toparlamak olmuştu.

"Lanet kanepeyi bir kere daha oynatırsak belim kırılacak!" Sehun acıyla inleyince ben de ona eşlik ettim. Bu kanepeleri aldığımız güne lanet etmeye başlayacaktım neredeyse. Bir daha ikinci elciden almayacaktım, aklımın bir köşesine yazdım. Biz kanepede dinlenirken kapı çalmıştı, onların gelmesiyle ikimizde ayaklanmıştık. Tabii ki de korkudan değil, onları gerçekten bir saniye bile yanımızdan ayıramayışımızdan. Bense aylar geçerken Kyungsoo'ya abayı fena halde yakmış, Baekhyun'a taktığım lakabı kendime takar olmuştum. Kuyruk gibi peşinde dolanıyordum, gerçi Kyungsoo'nun da yakındığını görmemiştim. Âdeta aşk kuşlarıydık. O benim gerçekten hayatımın aşkı olmuştu. Bana iyice güvenir olmuştu o anlattıklarımdan sonra. Bu sırada da ben de Kyungsoo'nun hayatını nasıl değiştirebilirim diye planlar kuruyordum. Şey, en azından bugün paydos etmiştim.

"Hey, umarım evi temizlemişsinizdir beyler, çünkü gerçekten kirli bir yer görmek istemiyorum." Baekhyun ise bu aralar biraz daha hırçın olmuştu. Nedenini Sehun bile bilmiyordu ama bu Baekhyun'du. Bize anlatırdı, belki de şu sıralar yanlız kalmak istiyor olabilirdi. Yine de Sehun'la yapışık ikiz gibiydiler. Ne Sehun Baekhyun'u yalnız bırakıyordu ne de Baekhyun Sehun'u. Herkes aldığından da verdiğinden de memnun gözüküyordu.

"Biz yemekleri hazırlarken siz dinlenin hadi." Benim düşünceli sevgilim Kyungsoo, Baekhyun'un sesindeki sertliği yumuşak sesiyle kapatınca gülümsemekten kendimi alamamıştım. Birkaç aydır aşk sarhoşuydum ve beni kimse bu moddan çıkaramamıştı. Oğlanlarımızı dinleyip, onlar mutfakta işlenip biz de oturma odasında dinlenirken belimin hala ağrıdığını hissediyordum. Gece acısı çıkacaktı ama şimdilik göz ardı ettim ve Sehun'un laptopunu almak için kalkıp odasına ilerledim. Laptobu ararken gözüme takılan kadife kutuyla dudaklarım aralandı. İçimden 'yoksa...' ve 'acaba...' nidaları atarken sırıtıp masanın altında bulduğum laptobu alarak oturma odasına yöneldim.

Düzeneği kurup akşam için ben de hazırlık yaptım. Sehun hala mızıldanıyordu ama onu kimse takmadığı için kanepede ölü gibi yatıyordu. Kurduktan hemen sonra Sehun'un yanına gitmiş, dinmeyen bir sırıtışla dirseğimle dürtmüştüm onu.

"Selam aşık çapkın."

"Ne istiyorsun, çabuk dökül." Sehun tahammülü yokmuş gibi bir ses çıkarırken onun anlayacağı dilde konuşmuştum.

"Kadife kutu."

"Ne?" Demiş ve ardından gözleri faltaşı gibi açılmıştı. Neyden bahsettiğimi anlayınca kızarmaya başlamıştı. Sehun! Sehun'un kızardığını ilk kez görüyordum ve kahkaha atmaktan kendimi alamamıştım.

"Vay canına Hunnie, gerçekten aşık oldun ha? İçindekine bakmadım ama Baekhyun... Onunla tanıştığım için mutlu olmalısın. Bak, kardeşin ilk kez doğru bir şey yaptı!" Övgüyle kendimden bahsederken bana bir süre bakmış ve sırtıma elini koymuştu.

"Haklısın dostum." Kızarık yanaklı Hunnie gerçekten sevimliydi. İkinci sırayı çoktan kapmıştı bile. Saate bakınca sekiz olduğunu görmüş ve bizim oğlanların yemeği hazırladıklarını duyduğumda Sehun'la bir ayağa kalkmış ve masayı hazırlarken yardım etmeye başlamıştık. Masa ve diğer her şey hazır olup oturduğumuzda herkes mutlu gözüküyordu. Muhabbet eden Baekhyun, Sehun ve Kyungsoo görmek hayatım boyunca gördüğüm en güzel kareydi. İki en yakın arkadaşın kendine iki yakın arkadaşı bulması gerçekten şans işiydi. Bu sefer şansım mı tutmuştu bilmiyorum ama Sehun'un bu konuda payı büyüktü. Biliyordum.

FiveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin