Sabah telaşla kalktım. O Aras olacak züppe beni öperken magazinciler bizi çekmişti. İnşallah babam ve sevgilim Ateş görmez.
Koşarak aşağı indim. Babam her zaman ki gibi gazete okuyordu. Tam magazin bölümüne bakacakken;
"Ahh" "Ne oldu kızım?" "Ayağım, ayağımı burktum." "Gel otur bakalım"
Yardımcılarımızdan biri ayağımı sargı beziyle sardı. Babam, umrunda değilmiş gibi davransa da içten içe merak ediyordu. Gazeteyi kenara bırakmıştı. Sonra tekrar yerinden aldı ve... Olamaz şu an haberi okuyor.
"Kızım, kocanı sevmene çok sevindim." "Anlamadım?" "Evlenmeyi kabul etmişsin diyorum."
Sen öyle zannet baba. Galiba artık kabul etmeliydim...
"Hazırlan bugün seni istemeye gelecekler." "Peki" deyip yukarı çıktım. Yağmur'u arayıp gelmesini söyledim.
"Alo Yağmur beni istemeye gelecekler bugün çabuk gel." "Kabul etmişsin bakıyorum." "Sorma ya anlatırım." "Tamam ben geliyorum"
♡♡♡
"İsmi neymiş?" "Ayaz Koçer" "Kızım bu resmen taş"
Gözlerimi devirip Yağmur'un gösterdiği resimlere bakıyordum. Allah var yakışıklıydı ama biz olamazdık ya...
"Kız kalkta hazırlayalım seni." Kalktım ve giyeceklerimi seçtik. Sonra Yağmur saçımı ve makyajımı yaptı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Siyahı zaten çok seviyordum ve bugünkü ruh halimi yansıtıyordu. Aşağı indiğimizde annemin gözleri dolmuştu.
"Kızım çok güzel olmuşsun."
Şirince gülümsedim ve annemle sarıldık. Kapı çaldığında ben açtım. Ayaz'ın annesi Neriman Hanım ile babası Haldun Bey'in ellerini öptüm. İçeri geçip oturduk. Kahvelerini nasıl içtiklerini öğrendim ve yapmaya gittim. Biraz sonra Yağmur'da geldi. Götüreceğim sırada;
"Ayaz'ınkine tuz attın mı?" "Aklınla bin yaşa" deyip onu yanağından öptüm. Sonra kahvenin içine baharatları boca ettim.
"Belki zehirlenir de kurtulurum"
Yağmur kıkırdadı. Tepsiyi alıp içeriye girdim. Herkese dağıttım. Ayaz kahveyi alırken pis pis sırıtıyordu. Şimdi görür o.
Ona göz ucuyla bakıyordum ama o kahveyi bir dikişte içti. Bana "sen görürsün" gibisinden baktı. Bende bir dudağımın kenarını ısırdım. Sonra klasik isteme gerçekleşti.
"Fazla söze gerek yok geliş sebebimiz belli. Allah'ın izni, Peygamber'in kavli ile kızınızı, oğlumuza istiyoruz."
"Verdim gitti."
Yüzükleri taktık ve Haldun Bey kırmızı kurdeleyi kesti.
"Hayırlı, uğurlu olsun."
Büyüklerimizin elini öptükten sonra babam;
"Siz yukarı çıkıp konuşun" dedi.
Yukarı çıktığımızda Ayaz kapıyı kilitleyip beni duvara yasladı.
"Yaramaz kız, cezanı çekmeye hazır mısın?" dedi ve dudaklarımı öpmeye başladı. Geri çekildiğinde
"Dün cafede ilk öpücüğünü bana mı verdin?" "Hayır" "Yalan söyleme" "Yalan söylediğimi nereden çıkardın?" "Çünkü doğru düzgün öpemiyorsun."
Cevap verecekken Yağmur içeri girdi.
"Enişte gidiyorsunuz. Alya sende eşyalarını topla düğüne kadar Ayazlarda kalacakmışsın."
Nereden çıkmıştı şimdi bu. Sesimi çıkarmadan eşyalarımı valize koydum, bu sırada Ayaz ve Yağmur aşağı indiğinde kıyafetimi değiştirdim. ve bende aşağı indim. Ailemle ve Yağmur ile vedalaşıp arabaya bindik.
Ayaz Koçer
Yol boyunca konuşmadık. Bugün Yağmur'dan intikamımı almıştım. Tabi şimdilik. Bu ona yapacaklarımın arasında en hafifiydi. Elimden özgürlüğümü almanın bedelini ödeyecekti. Keyfimden ödün vermeyecektim zaten. Eve geldiğimizde kapılarını açtım. Alya indiğinde hayran hayran eve bakıyordu. Herkes odasına çekildi. Bende Alya'yı odasına götürdüm.
"Beni sakın rahatsız etme, odamdan sesler duyarsanda garipseme" deyip göz kırptım ve kapıyı çarpıp çıktım. Bari Ezgi'yi getireyim. Ezgi ile odaya gidene kadar ateşli bir şekilde öpüştük sonrası malum...
Alya Karahanlı
Pislik bir insan olduğunu biliyorum da insan biraz Kibarlık bekliyor.
Önce kapı kapanma sesi sonra... dediğini yapmıştı işte. Zaten ne bekliyordum ki... Gözlerim dolmuştu. Sonra gözümden yaş aktı. Gece yarısı sesler kesilince uyuyakalmışım...
