-02-

51 16 15
                                    


Multimedya: Barış Özsoy

Bu bölümü, yeni bölüm için başımın etini yiyen güzel insana, Kimbusudeee ye ithaf ediyorum.

İyi okumalar.

Hayatta bazı dönüm noktaları vardır. Belki bir sınav, belki güzel bir aşk, ve belki ani verilen kararlar bunlardan sayılabilir.
Bazı kararları biraz düşünüp mantıklı bir kararla değiştirebilirsiniz.
Ama değişmeyecek tek şey, gurur meselesi olan kararlardır. Bu kararlar içinizde öyle bir yer edinir ki, geri dönüşü olmayacağına eminsinizdir. Ne kadar aksini istesenizde.

İşte ben o kararlardan birinin içinde, umarsızca çırpınıyordum. 
Şerefsiz civciv utanmadan o kızla kapıma dayanmıştı. Kız da ona uyup bir yanlış anlaşılma olduğunu söylemişti. Buna inanmamı beklemeleri oldukça komikti. Onları yollayana kadar akla karayı seçen ben, gittiklerinde oturup ağlayan yine bendim.

" Amuda mı kaldırsak. Beynine kan giderse düzelir belki."

Ciddi bir ifade takınan Güney, Ayla'nın bu fikrini biraz düşündü. " Yok yok. Sen en iyisi çikolata getir. Mutluluk hormonu en çok ihtiyacı olan şey."

Beynimin mantıklı düşünen tarafı, Mert ile birlikte ayrılmıştı sanki benden. Kafamın içindeki bulut yağmurunu gözlerime dolduruyordu.

Kendimi koltuktan attığımda dikkatlerini bana verdiler. Alt tarafımın sızladığını hissettim. Güney kaşlarını çatmış, sanki misafirlere ayrılan abur cuburları yemişim gibi bana bakıyordu. " Bölmez misin Almilacığım. Bir şey tartışıyoruz burada."

Yüzümü buruşturdum. " Kaporta gitti galiba." Demir bana anlamsızca bakarken kahvesini yudumladı. " Bir tane normal arkadaşım yok." Tek koluyla beni kolaylıkla yerden kaldırdı. " Gerçekten yok" dedi kendini koltukta yanıma bırakırken.

Hızla ayağa kalkan Ayla, elini beline koyup kuruş hesabı yapan bim kasiyeri gibi baktı her birimize. " Ne yapmam gerek bu moron tavırlarından çıkmanız için ?" Güney düşündüğünü belli eden bir yüz ifadesi takındı. " Olayın kaynağına inmeliyiz." Parmağını şıklatıp gülümsedi. " Buldum. Almilacığım sen iyi olacaksan Mert ve o kızın kafasını kopartır bilardo oynarım. Sen iyi olacaksan yaparım." Bu saçma ama güzel fikre güldüm. " İlahi Güney ya." Bir kaç saniye sessizlik oldu. Kafamdaki çarklar bir anda ters düz olurken Güney'in fikri o çarkların arasına sıkıştı. " Aslında kötü fikir değil."

Kafama yediğim darbe çarkların yerine oturmasını sağladı. " Iq seviyen yerlerde sürünüyor artık" dedi Demir adamım, ve ekledi. " Benim aklımda daha iyi bir fikir var." Yüzündeki ifade korkmama neden olmuştu. Planının Mert'e gelinlik giydirip yedi yerinden bıçaklamak olmaması için dua ettim.

Yeliz'in ağzından

"Havuç kafa. Yardım etsene be."

Serkan elinde kendisinden büyük koliyle bana yaklaşıyordu. Burak yanımdan geçip onun yükünü kafifletti. " Serçe parmağın kadar kız. Nasıl taşısın bunu ?" Güldüm. Gülmememin nedeni onlara umutsuz vakaymışcasına bakan Barış'ın yüz ifadesiydi.

Burası bizim canımız sıkıldığında toplandığımız bir yerdi. Kutularca aburcubur, yere serilmiş bir örtü ve yıldızlarla dolu bir gökyüzü. Ve külkedisinin yanındaki üç prens. Bu masal bizimdi ve en az bizim kadar saçma olayları konu alıyordu. Bir o kadar da güzel olan olaylardı bunlar.

Çatıda serin bir rüzgar dolaşıyordu. Saçlarımı gelişigüzel toplayıp prenslerimin arasına oturdum. Jelibonu kafasına diken Serkan, uzun bacaklarını çatıdan aşağıya sarkıttı. Ağzındakileri bitirince konuştu. " Jelibondan kafayı bulan ilk insan olabilirim."

4+4Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin