I'm A Fan of Tzumo

843 37 118
                                    

Tzuyu
Aynanın karşısındaki görüntüme bakıp gülümsedim. Olabildiğince sade giyinmeye çalışıp saçlarımı toplamıştım. Bu gün ikinci ay dönümümüzdü ve geçen seferkini en azından bir yemekle telafi etmesini umuyordum.
Yatağa ilerledim ve üzerinde duran sırt çantamı alıp odadan çıktım.
"Çıkıyor musun?"
"Hı hı."
Chae odasından çıktı ve yanıma geldi.
"Güzel görünüyorsun."
"Teşekkür ederim."
"Bahse varım yine unutmuştur." dedi ve kıkırdadı.
"Çok komik."
"Ne? Gerçekler bunlar kızım. Alış bence. Gittiğinde üzülme."
"Ya çıkmadan hemen önce morelimin içine ettin çok sağol."
"Ne demek."
"En azından biz normal sevgililerin yaptığı şeyleri yapıyoruz." dedim ve sırıttım.
"Dahyun'un beni çok düşünüyor olması kötü bir şey değil. Hatta bu onu sevimli yapıyor. Sizin gibi her hafta sevişmek zorunda değiliz."
"Evet o yüzden her hafta mastürbasyon yapıyorsun."
"Ya!" diye bağırdı ve tekme savurdu ama son anda tekmesinden kaçtım.
"Terbiyesizleşme."
"Ne? Doğru değil mi ama?"
"Ya bi git artık!"
"Emrin olur." dedim ve kıkırdayıp sokak kapısına yöneldim.
Momo'ya geleceğimi haber vermemiştim ama tahmin ettiğini düşünüyordum. O son hatadan sonra aynısını yapacak kadar salak olmadığını biliyordum.
Binadan çıkınca adımlarımı hızlandırdım. O sırada çalan telefonla arayanın Momo olduğunu umarak telefonu cebimden çıkardım ama arayan Sana'ydı.
"Efendim?"
"Uh... Tzuyu?"
"Evet?"
"Naber?"
"Ben... iyiyim. Senden naber?"
"Ben de iyiyim. Umm... bu gün işin var mı?"
"Neden sordun?"
"Bir şeyler yapalım mı diye soracaktım. Sen, ben, Mina, Momo falan."
"Üzgünüm. Bu gün olmaz."
"Pekala... Bir nedeni var mı?"
"Bu gün Momo'yla ay dönümümüz. Şu an ona gidiyorum."
"Uh... siz bir aydır mı çıkıyorsunuz?"
Gözlerimi devirdim ve iç çektim.
"İkincisi ama ilkinde bir şey yapmadık. Unuttu." diye mırıldandım. Sonlarına doğru ister istemez sesim alçalmıştı.
"Ah... terbiyesiz. Bu sefer ne yapacaksınız?"
"Açıkçası... bilmiyorum. Ona geldiğimi haber vermedim bile. Ama geçen seferden sonra aynı hataya düşecek kadar gerizekalı değildir bence."
"Aynen aynen. Bir şeyler yapar o. Merak etme sen."
Hafifçe gülümsedim.
"Teşekkürler."
"O zaman... görüşürüz?"
"Görüşürüz." diye mırıldandım ve telefonu kapatıp tekrar cebime koydum. Sana'nın söyledikleri az da olsa beni ümitlendirmişti. En azından Chae'nin morel bozucu sözlerinden sonra...
Zaten hızlı olan adımlarımı daha da hızlandırdım.
Umarım unutmak gibi bir gerizekalılık yapmazsın Momo...
***
Kesinlikle unutmak gibi bir gerizekalılık yaptın Momo!
Unuttuğundan emindim hatta sanırım beni ekmişti çünkü bu kapıyı 30. çalışım falandı. En sonunda sinirle telefonu elime aldım ama o anda kapı açılmıştı. Islak saçlarından yeni banyo yaptığını anlayabiliyordum.
"Ah... selam."
"Selam." diye mırıldandım ister istemez vücudunu incelerken.
"Uzun zamandır mı... belkiyorsun..?"
"Yok canım... ne uzun zamanı. Kapıyı en az 30 defa çaldım Momo." dedim sonunda aniden ciddileşerek. Ani ciddileşmemle irkildi.
"Tamam... özür dilerim... banyodaydım... duymamışım." dedi tane tane. Gözlerimi devirdim. Hâlâ bir umut vardı değil mi? Belki beni almaya gelmeden önce banyo yapmak istemişti.
"İçeriye gelmek ister misin?" dedi aniden. Söylediği şeyle kafamdaki düşüncelerden kurtuldum ve tepki vermeden içeriye ilerledim.
"Hadi ama Tzuyu. Üzgünüm." diye mırıldanarak arkama takıldı. Birden ona döndüğümde burun buruna gelmiştik. Hafifçe gülümsedi ve parmaklarının ucunda yükselip dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Karşı koymak istiyordum ama pek de başarılı oluyor gibi görünmüyordum açıkçası. Elleri yavaştan kalçalarıma doğru kayarken buraya geliş nedenimi hatırladım ve onu itekledim.
"Buna vaktimiz yok."
"Ne? Neden?" diye mırıldandı ve bana doğru bir adım attı ama ben de aynı şekilde geriye çekildim.
Unuttu Tzuyu... Zorlama artık.
"Yine unuttun de mi?"
"Ne? Neyi unuttum?"
Sinirle aldığım nefesi geri verdim.
"Ay dönümü..." diye tısladım. Birden gözleri büyüdü.
"Ah... Tzuyu ben şey..."
"Unut gitsin... tamam mı?"
Göz yaşlarıma engel olamıyordum.
"İyi olurum... Birkaç güne iyi olurum. Önceden de olduğum gibi. Her ne kadar beni vücudum için sevdiğini bilsem de... olurum."
"Ne? Tzuyu bu doğru değ-"
Ama sözünü tamamlayamadan sokak kapısını açmış ve dışarıya çıkmıştım. Dışarıya attığım ilk adımda kafama bir şey çarpmıştı ve çarpan şey yere düşmüştü.
Bu gün cidden mükemmel ilerliyor...
Söylenerek yerdeki tabelaya baktım.
"İsmi Tzuyu olan kişi ok yönünde öbür tabelaya kadar ilerlesin!"
Gözlerimi devirdim çünkü bu Sana'nın el yazısıydı. Benimle dalga geçtiğine emindim ama yapacak daha iyi bir işim de yoktu ve sonunu merak ediyordum.
Arka bahçeye gelene kadar birkaç ok daha takip ettikten sonra arka bahçede bir yolla karşılaştım. Bu yolun daha önce burada olmadığından emindim. Yolun sonu bahçenin köşesindeki bir çadıra çıkıyordu. Yol boyunca yerde iri taşlar vardı ve yolun yanlarında uzunluğu yaklaşık olarak karnımın biraz üzerinde olan ve çok da büyük sayılmayacak masalar vardı. Masaların üzeri de çiçeklerle süslenmişti.
Her an karşıma bir şeyin atlayacağından emindim o yüzden temkinli bir şekilde son okun göstermekte olduğu yola girdim. O anda hemen hemen her masada çiçeklerin arasında notlar olduğunu gördüm. İlkine yaklaştım ve yine temkinli bir şekilde elime aldım.
Kağıt bir kısım daha uzun olacak şekilde ikiye katlanmış bir şekildeydi. İki parça arası ise mum ile tutturulmuştu. Kağıdı kolay açabilmek için de ucu dışarıda kalacak şekilde bir ip de mumla beraber yapıştırılmıştı.
Kağıdı çevirirken üzerinde yazan tarihi gördüm.
Momo'yla ilk tanıştığımız gün...
Kağıdı yırtmamaya özen göstererek ipi çektim ve kağıdı açtım. Kağıdı açtığımda bir yazıyla karşılaştım.
Momo'nun el yazısı...
"Sanırım... Bu tarihi biliyorsun. Hatta benden daha iyi biliyorsun.
İlk tanışmamız...
İlk konuşmamız...
Aslında bakarsan saçmaydı çünkü karşımdaki meleği fark edemeyecek kadar kördüm."
Hafifçe gülümsedim ve okumaya devam ettim.
"Tanrı'ya imkansız olanı gerçekleştirdiği, hak etmediğim bu meleğin beni görmesini sağladığı ve bu meleği bana verdiği için her gün teşekkür ediyorum.
Seni seviyorum Choui..."
Yüzüme hafif bir tebessüm yayılırken gözlerimden yaşlar aktığını fark ettim. Elimin tersiyle yaşları sildim ve elimdeki kağıdı özenle sırt çantama koyup bir sonrakine ilerledim.
Bu çiçekler boyunca geçirdiğimiz neredeyse tüm anlar vardı ve ben okuduğum her bir çiçekle bir öncekine kat ve kat vicdan azabı ekleyerek ilerliyordum. Ona yanlışlığından emin olduğum şeyler söylemiştim. Bana belki benim ona verdiğim değerden daha çok değer verdiğini biliyorum ama sırf aptal ay dönümünü kutlamadığını düşündüğüm için ona bağırmıştım. Kötü şeyler söylemiştim.
Son kağıdı da çantama koydum ve çadırın girişine gelince durdum. Ona çok kötü şeyler söylemiştim ve şu an o kadar çok utanıyordum ki koşarak uzaklaşmak istiyordum. Ama cesaretimi toplayıp girmem gerekiyordu. Ona "Göt lalesinin teki olmama rağmen beni sevdiğin için teşekkür ederim." demem gerekiyordu. Yutkundum ve çadırın girişini yavaşça açtım. Açtığımda Momo'nun ağlamaktan soluklaşmış yüzüyle karşılaştım. Beni görünce gülümsedi ve bana doğru ufak bir adım attı ama hemen ardından kendini durdurdu. Yüzü hafifçe düşmüştü.
"Ben-"
Sözünü tamamlamasına izin vermeden kendimi öne attım ve ona sarıldım.
"Teşekkür ederim... her şey için..."
Ellerini yavaşça belime koydu ve kafasını omzuma gömdü. Göz yaşlarını omzunda hissedebiliyordum.
"Ve özür dilerim... sana layık bir sevgili olamadığım için..."

Ya ben şey diycem. Bu kitabı yazarken sıkılmaya başladım ya :/ Çünkü bak düşünün yapabileceğim tüm ekşınları yazdım ve şu anda mutlu hayatlarını anlatmak dışında yapabileceğim bir şey yok haliyle ben de sıkılıyorum...
Final mi yapsam ki..?
Bilmiyorum.
Düşüncelerinizi belirtirseniz çok mesuuuud olurum :)
Seviliyonuz :)

I'm Minatozaki-2 | SanaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin