Gözlerimi açtım ve yüzümü ellerimle sıvazlayıp doğruldum. Ayaklarımı sallandırıp esnedim. Ayağıya kalkıp banyoya gittim. Karnımdaki sargıyı çıkartıp çöpe attım. Yaralanmamın üzerinden iki hafta geçmişti. Uyanmamın ertesi günü Çağrı önce ölmediğim için bana sarılmıştı,sonra vurulduğum için kafama eliyle geçirmiş sonra yaralı olduğum için özür dilemişti. Bende onun bu haline kahkaha atarken yaramı tekrar açılmasını sağladığım için çağrının doktor amcasındanda ayrı azar işitmiştim. Üzerimdekileride tamamen çıkardığımda suyu ılığa alıp altına girdim. Yara tamamen iyileşmişti ama Çağrı hala sargı takmam gerektiğini söyleyip duruyordu. Yaradan geriye sadece iz kalmıştı. Saçlarımı güzelce yıkayıp duruladım ve suyu kapattım. Havluyu vicuduma sardım ve dolabına doğru ilerledim. Siyah iç çamaşırlarımı giydim ve karma karışık olan dolabımdan giyecek birşeyler aradım.
Bordo V yaka bir tshort gri darpaça pantolon ve beyaz ayakkabılarımı giydim. Telefonumu alıp aşşağıya indim. Kahvaltı masasında gördüğüm kişilerle gözlerimi devirmeden edemedim. Çağrının arkadaşı Oğuz ve Oğuzun kuzeni Şeyma kahvaltı yapıyorlardı. Yanlarına gittim ve onlarla konuşmadan direk masaya oturup tabağıma kahvaltılık birşeyler koymaya başladım. Oğuz ve Şeyma bana sırayla günaydın dediler. Kafamı hafifçe sallayarak onlara karşılık verdim. "Çağrı nerde?" diye soru sordum Oğuza bakarak. Oğuz tam cevap verecekken Şeyma direk atlayarak "Benim için limonata almaya gitti canım. Biliyosun limonatasız kahvaltı yapamıyorum" dedi. Derin bir nefes aldım ve cevap vermedim. Bu kız Çağrıya yavşıyodu. Hemde fena. Utanmasa soyunup Çağrının yatağına girer " Yanlışlıkla soyunmuşum kuzum" derdi. Çağrıda bu kızdan hoşlanmıyordu hatta sinir oluyordu. Bu sabah ne oldu da Şeyma için markete gitmişti anlamamıştım. Oğuz da bana yavşıyodu fakat ben Çağrı gibi aman karşıdakinin gururunu kırmayayım gibisinden bir insan olmadığım için Oğuza açık açık siktir çekmiştim ama o anlamıyordu. Neymiş beni eninde sonunda kazanacakmış. Ben oyunmuyum amına koyayım. Biri arkadan boynuma sarılınca Çağrı olduğunu anladım ve bende onun kollarına sarıldım. Kısa sarılışımız bittiğinde yanağımdan öpüp yanımdaki sandalyeye oturdu. Bende kahvaltıma geri dönüm. Çağrı önüme bir kutu vişne suyu koyunca sırıttım. Şeyma" Çağrı kuzum benim limonatam nerde.?" Çağrı anlamadığını belli eden bir bakış attı Şeyma ya. Şeyma "sen bana limonata almaya gitmemişmiydin kuzum." dedi. Çağrı derin bir nefes alıp "Ben sana neden limonata alayım Şeyma ben Azra için vişne suyu almaya gittim." dedi. Şeyma gine yüzsüzlük yapıp "Neyse kuzum bugünde limonatasız kahvaltı yaparım." dedi ve Çağrıya öpücük attı. Çağrıyla aynı anda gözlerimizi devirdik. Varlığını unuttuğum Oğuz "Çağrı lan Azranın ikizi sen olmana rağmen Azra vurulduğunda acısını ben hissettim." Çağrıyla konuşmasına rağmen benim gözlerime bakarak söylemişti. Çağrı Oğuzun kafasına vurup " Lan mal. Daha bu gün öğrendin azranın vurulduğunu gavat." Onlar aralarında tartışırken ve Şeyma Çağrı tam karşısında olmasına rağmen ban çağrının ne kadar yakışıklı olduğundan bahsediyordu. Tabi söyledikleri bana ulşmadan masada asılı kalıyordu. Kahvaltımı bitirdim ve ayağıya kalkıp Çağrının kolundan tuttum ve konuda kaldıdım. Masadakiler bize bakarken kolumu Çağrının omzuna atıp. "Bizim Çağrıyla işimiz var hadi kalkın gidin. Hiç ne işiniz var diye sormayın Çağrı bana ikiz sözü verdirdi." dedim. Ve ikisinide evden kovdum. Oh be dünya varmış..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kim Bilir
Teen FictionHer yeri dağıtmak geliyordu içimden. Parçalamak herşeyi oraya buraya savurmak geliyordu. Ses tellerim yırtılana kadar bağımak çığlık atmak istiyordum. Ama vicudum işlevini yitirmişti sanki,gözlerimi dahi kırpamıyordum. Vicudum beynimin emirlerine uy...