Güneş pencereden içeriye girerek bana havada dans eden toz taneciklerini gösteriyordu. Toz tanecikleri oradan oraya savrulurken ayağa kalktım ve üstümü giyindim. Alttan siyah, geniş bir kot. Üstten babamın hediye ettiği pembe süslemeleri bulunan mavi bir kazak giyindim. Aşağıya indiğimden her zamanki gibi Fatma Teyze kahvaltıyı hazırlamıştı.
"Günaydın canım."
"Günaydın Fatma Teyze."
Fatma teyze, ben kendimi bildim bileli benim yanımdaydı. Beni büyütenin o olduğunu söyleyebilirim. Annem ve babam fazlasıyla yoğun kişiler olduğundan bir bakıcı gerekliydi ve bu kişide Fatma Teyzeydi.
Kahvaltımı bitirdikten sonra Fatma Teyzemi öptükten sonra evden çıktım. Beni bekleyen arabaya bindikten sonra okulun yolunu tutmuştuk.
Okulun önüne geldiğimizde hiç istememe rağmen şoför kalkıp kapımı açmıştı. Bu durumlardan hiç hoşlanmıyordum. Başkaları bundan zevk alıyor olabilirdi ama beni rahatsız ediyordu işte.
Güvenlikten kimliğimi doğrulattıktan sonra okulun bahçesine giriş yaptım. En yakın arkadaşım Defne her zaman oturduğu banka oturuyordu.
Defne beni görünce el sallayınca ona karşılık verdim ve onun yanına gittim.
"Günaydın Ado." diyerek sarıldık birbirimize.
"Otur otur." diyerek beni banka oturtturdu. "Bak oradaki senin ki."
Onlara baktım ve gözlerime devirdim. "Yani.."
"'Yani' de ne demek. Onu sevmiyor musun?"
Derin bir nefes verdim. "Galiba." diyerek utangaç bir şekilde cevap verdim.
Defne gözlerini ona odakladı ve "Oda sana iyi davranıyor. Belli ki senden hoşlanıyor. Yakında teklif eder."
Kaşlarımı kaldırarak, "Neyi teklif eder." diyerek sordum.
"Gıcık ediyorsun beni Ado. İşte seni sevdiğini teklif eder diyorum."
Yüzümün kızardığını hissedebiliyordum. Aslında bu hoşuma da gitmişti. Evet aslında Ateş'i seviyordum. Onun karşısında konuşamıyordum. Diyeceklerimi unutuyordum. Onun karşısında kalbim yerinden çıkacakmışcasına atıyordu. Onun yanında olduğumda, onun karşısına geçtiğimde tam bir asalağa dönüyordum.
"Neyse hadi sınıfa geçelim." dedim ve okula girdik. İlk önce lavaboya giderek aynada kendime bakarak saçımı ve kıyafetlerimi topladıktan sonra aynada son bir kez kendime baktım ve lavabodan çıktım.
Sınıfa girdiğimde yerime, Defne'nin yanına geçtim. Birkaç dakika sonra Ateş ve hep takıldığı kişiler içeriye girince Ateş ile gözgöze geldik ve anında gözlerimi kaçırdım.
"Selam."
Gözlerimi kafamda dikilen Ateş'e çevirdim. İşte yine oluyordu. Lanet olsun tekrardan oluyordu. Kalbim hızlı bir şekilde, sanki göğüs kafesinden çıkmak istermişcesine çarpmaya başladı. Nefes alışverişim bozuldu.
Ateş'e cevap vermediğimi farkedince yüzümün kızardığını hissettim ve hemen "Selam." diyerek cevap verdim.
Masadan destek alarak eğildi. "Eee ne yapıyorsun."
Gözlerim onun mavi gözleriyle buluşunca anında gözlerimi başka yöne kaçırıyordum. "Hiç. İşte dersler falan."
Yüzünde samimi bir gülümseme belirdi ve "Şey ya. Biz. Yarın arkadaşlarla kafede buluşacağız. Eğer işin yoksa ve gelmek istiyorsan gelebilirsin." dedi.
Hemen yanımda oturan Defne'ye baktım. Defne bana gülümsedi ve harekete geçmem konusunda göz kırptı.
Oturduğum yerden tekrardan Ateş'in o mavi gözlerine baktım. Onun yanında olmak bu kadar stresliyken birde gözlerinin içine bakmak dayanılmaz bir hal alıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saf ve Aşık
Teen FictionBilinmezlikle dolu bir yaşam. Yüreğindeki kinin kontrolü altında oradan oraya savrulmuş. Hayal gücü ulaşılmazında ötesinde. Karanlık geçmişi ona yön veriyor. Amacını kendi dahi bilmiyor. Kişiliği belirsiz. Karakteri yok. Amacını gerçekleştirirken ay...