Bölüm 3 / Ateş ve Buz

86 11 23
                                    

"Heyecan var mı?"

Heyecan mı? Tabiki de heyecan vardı. Hemde fazlasıyla..

"Sence?"

"Biraz daha sakin olmayı dene."

Yanımızdan son sürat bir motor geçti. "Nasıl sakin olayım. O, okulda popüler birisi ve beni kafeye çağırdı."

Defne umutsuzca başını iki yana salladı. "Orada tonlarca kişi olacak."

Motorun arkasından bakakalmıştım. Rengi siyahtı ve yarış motorsikleti olduğu her yerinden belliydi. Bunu, yanımdan geçtiği süre zarfı olan iki saniyede anlamıştım bile.

"Yinede heyecanlıyım. Onlar popüler çocuklar."

Evet, şunu söylemem gerekir ki motorsikletlere karşı bir zaafım var. Bir motor kullanmak en büyük hayallerimden biriydi. Ama ne yazık ki bu isteğim olanaksızdı. Babama böyle bir şey söylesem. Değil motor kullanmama izin vermek, motorlara bakmama bile izin vermez. Tabi erkek çocuğu olsaydı işler daha farklı olurdu. Belkide vermezdi. Bilemedim şimdi. Biraz düşündüm de. Bu kişi babamsa, kimsenin motor kullanmasına izin vermezdi...

"Ado bak beni dinle. Ateş'in yanında sen salaklaşıyorsun. Sakin ol tamam mı?"

"Öf ya. Tamam. Deneyeceğim."

Kafe'nin kapısına vardığımızda durduk. "Girmesek mi?"

"Ne? Girmeyecek miyiz? Hemde bu kadar yol geldikten sonra Ado, senin saçını başını yolarım bak."

"Tamam be ne sinirleniyorsun."

İçeriye girdiğimizde fazlasıyla kalabalık bir ortam bizi karşıladı. Bütün masalar doluydu.

"Adel."

Sesin geldiği yöne baktığımızda Ateş'i gördüm. Ateş ayağa kalkmış ve bizim yanımıza geliyordu. Her bir adımında üstüme bir ağırlık çöktü. Bu ağırlık o kadar birikti ki artık konuşamaz duruma gelmiştim.

"Selam."

Omuzumda ki bütün yükleri fırlattım. "Se- Selam."

"Gelmişsin." diyerek gülümseyince mavi gözleri kısıldı. Gözlerinin esareti altından kurtuldum ve "Geleceğimi söylemiştim." dedim gülümsemeye çalışarak.

"Masaya gelin." deyince masaya geçtik. Masada ki bütün çocukları tanıyordum. Yani konuşmuşluğumuz yoktu ama her zaman Ateş'in yanında takılan arkadaşlarıydı. Bir kaçının ismini bilsem de diğerlerinin ismini bilmiyordum.

Ateş bir çocuğu işaret ederek, "Bu yalın." dedi. Çocuk gülümseyerek eliyle selam verdi.

"Bu olsa da olur olmasa da olur Yeliz. Çok fazla takılma onunla."

Yeliz, Ateş'in koluna yumruk geçirdi. "Ne biçim tanıtıyorsun. Ben yeliz." diyerek tokalaştık.

"Ne biçim vuruyorsun lan. Kolum çürüdü."

Aniden telefonum çalınca telefonumu çıkarttım. Babam arıyordu.

"Pardon." dedim.

"Alo baba-- evet ---neden --ne oldu ki --hımm ---tamam geliyorum."

Telefonumu kapattıktan sonra Ateş'e baktım. "Çok özür dilerim fakat babam acil olarak beni çağırıyor."

Ateş'in bir anda yüzü düştü fakat bana hisetirmemeye çalışarak gülümsedi. "Eğer baban çağırıyorsa önemli bir şey olabilir. Bir daha ki sefere artık."

Mahcup tavırlarımla başımı salladım ve Defne ile birlikte ayağa kalktık.

Ateş beni eve bırakmak için ne kadar ısrar etmiş olsa da bunu kabul etmedim. Eğer babamın kulağına bir çocuğun arabasından indiğim haberi ulaşırsa neler olabileceğini tahmin bile edemiyorum.

Saf ve AşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin