2

716 43 2
                                    


Evet merak edebilecekler için medyada Burak var hepinize iyi okumalar.



Hızla kendimi geri çektim. Yavuz şaşırmış bir şekilde bir bana birde Burak'a bakıyordu. Ne yapacağımı şaşırmıştım elim ayağım titriyordu. Hem heyecandan hemde mutluluktan.
"Yavuz bu Burak üniversiteden arkadaşım." Ardından Burak'a döndüm "Burak bu da Yavuz." Burak elini Yavuz'a uzatırken Yavuzda elini Burak'a uzattı. "Memnun olurdum Burak."
"Bende memnun oldum Yavuz bey."
Gözlerim ikisi arasında gidip gelirken Burak'a döndüm.
"Senin ne işin var burada?" Şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilmiyordum.
"Galiba yeni mesai arkadaşın benim Baharcım."
"Gerçekten mi?" Burak'ın hala daha burada olduğuna inanamıyordum şaka gibiydi.
"Evet."
"Ya çok mutlu oldum." 
"İnan bende." Bana göz kırptığında gülümsedim. Burak Yavuz'a döndüğümde bende ona baktım.
"Sizde mi doktorsunuz Yavuz bey." Burak'ın Yavuz'u doktor sanması bir an için komiğime gitmişti.
"Hayır askerim bir arkadaşımı görmeye gelmiştim dün yaralandıda."
"Ah öylemi geçmiş olsun."
"Sağolun... Bahar, Keşanlı nerede şu an."
"Mücahit'i normal odaya aldılar istersen beraber gidelim benimde serumunu değiştirmem gerek." Ardından Burak'a döndüm
"Burak sen beni burada bekle ben birazdan geleceğim tamam mı?"
"Tamam Japon." Gülümseyip arkama döndüm Yavuz beni bekliyordu. Yavuzla yan yana yürürken içinde bulunduğumuz sessizlik beni rahatsız ediyordu.
"Demek Burak üniversiteden arkadaşın." Neyseki Yavuz sessizliği bozmuştu
"Evet. Çok yakın arkadaşımdır kendisi ama işte ben yurtdışında doktora yapmaya gidince görüşemedik bugüne kısmetmiş." Asansörden çıkıp Mücahit'in odasının bulunduğu kata geldik.
Odanın kapısını açtığımda ben Mücahit'i yatakta uyurken bulmayı düşünürken o tam tersine kalkmış odanın içerisinde tur atıyordu.
Bizi farkettiğinde önce bana ardından arkamda duran Yavuz'a baktı.
"Ya komutanım ya kapattılar beni buraya sıkıtıdan patladım resmen ya." Şaşkınca karşımda duran Mücahit'e baktım delirmiş olmalıydı herhalde.
"Oğlum ne saçmalıyorsun sen daha yeni çıktın ameliyattan."
"Ya komutanım sıkıldım diyorum siz hala ameliyattan bahsediyorsunuz. Ben turp gibiyim komutanım hadi götürüm beni buradan. Hadi nolur."
"Oğlum sen kafayı mı yedin?"
"Daha yemedim komutanım ama biraz daha burda kalırsam yiyeceğim galiba."
"Keşanlı! Adamı çıldırtma otur oturduğun yerde. Eğer bu odadan dışarı çıktığını duyarsam yakarım. Anladın mı beni?"
"Ama komutanım!"
"Keşanlı dedim. Yakarım." Mücahit Yavuzun bu sert tutumu sonucunda sessiz kaldı. Geri yatağa otururken Yavuzdan müsade isteyerek Mücahit'in serumunu değiştirdim.
Odadan dışarı çıktığımda derin bir nefes aldım hastanenin koridorunda danışmaya doğru adımlarken . Burak danışmadaki insanlarla konuşuyordu Burak'ın en imrendiğim özelliğiydi bu çok çabuk insanlarla iletişim kurardı. Zaten bizim arkadaşlığımızda onun bu girişkenliği sayesinde başlamıştı.
Benim geldiğimi farkettiğinde yanıma geldi. Onunla konuşacak o kadar çok şeyim vardı ki. Onu çok özlemiştim. Burakla beraber hastanenin bahçesine çıkmadan önce kantinden birer çay almış banklardan birine oturmuştuk. Eski anılardan bahsederken onu çok özlediğimi bir kez daha anlamıştım.
"Seni buralara hangi rüzgar attı Japon?"
"Ben... Aslında buraya ben kendim gelmek istedim." Burak'ın kaşları şaşkınlıla havalandı "Gerçekten mi?"
"Evet. Burada bir işim vardı. Birine bir şey vermem gerekiyordu. Yalnızca bir gece için gelmiştim ama bir baktım burdayım buraya taşınmışım."
"Vay canına. Aslında ben buraya gönüllü geldiğini pek düşünmemiştim." Kaşlarımı çattım "o niye?"
"Çünkü annen izin vermezdi. Onun seninle ilgili her zaman farklı planları vardı."
"Haklısın aslında. Ama bu kez kendim için birşeyler yapmak istedim. Kötü mü ettim?"
"Ah hayır tabiki Japon buradaki insanların bizlere ihtiyacı var."
"Biliyorum Burak biliyorum." Biraz daha Burak'la bahçede oturduk. Ardından hastaneye geri gitmek zorunda kaldık hastalardan bazılarının ilaç saati gelmişti ve hastanede hemşire açığı olduğu için bizlerde yardım ediyorduk. Burak'ta benimle birlikte hastalara ilaçlarını veriyordu. Hastaneye yeni doktorlar geldiği için çok mutluydum ama Burak'ın burada olması ayrı bir. Mutluluktu benim için.
****
Hastanedeki işimi bitirip eve gitmek için bir taksi çevirdim aslında yürümek iyi gelebilirdi ama bugün hava olması gerekenden çok daha soğuktu.
Eve girip üzerimdeki kıyafetleri çıkartıp yerine rahat bir şeyler giyerken mutluydum.
Fazla vakit kaybetmeden mutfağa geçmiştin bunun nedeni Burak'ın bana yemeğe gelecek oluşuydu. Buradan bir ev tutana kadar otelde kalacaktı fakat ben ona burdaki ilk gününden otel yemekleri yedirtmek istemediğim için eve davet etmiştim.
Büyük bir özenle sofrayı kurarken kapı çaldı. Hızla kapıyı açmaya gittiğimde kapıda Burak'ı bulmayı beklerken gelenlerin Burak'la yakından uzaktan alakası yoktu.
Nazlı, Ateş ve Yavuz kapıda durmuş bana öylece bakıyorlardı.
"N-Nazlı? Ne işiniz var burada?" Nazlı içeri adımlarken konuştu
"Yaa hiç sorma Bahar ama inan zorda kalmış olmasak buraya gelmezdik." Nazlı salona girerken bende Ateş ve Yavuz'un geçmesi için yok vermiştim.
"Gelmezdikte Bahar hayırdır misafirin mi var?"
"A şey bir arkadaşım yemeğe gelecekte." Üçününde kafası aynı anda bana döndüğünde Ateş ve Nazlının suratlarında şaşkınlık Yavuzunkinde ise anlamlandıramadığım bir şey vardı.
"Kimmiş bu arkadaş Baharcım."
"Üniversiteden arkadaşım Burak buraya gönüllü gelen doktorlardan ev bulana Kadar otelde kalacak. E çocuğa ilk gününden otel yemeği yedirtmek istemedim." Nazlı 'anladım ' dercesi kafasını salladı yanıma yaklaşıp kulak'ıma fısıldadı. "Bahar n'oluyo benden habersiz sevgili mi yaptın?" Nazlının kulak'ıma fısıldadığı şeyle gözlerim kocaman oldu. Yanlış anlamıştı!
Nazlı tüm bunları fısıltıyla söylemişti ama odadaki Yavuz dahil herkes duymuştu. Kapının çalmasıyla beklediğim asıl misafirin gelmiş olmasının verdiği bilmişlikle derin bir nefes aldım. Kapıyı açtığımda Burak elinde bir buket çiçekle gelmişti.
"Vallahi Japon sana ev hediyesi alacaktım ama henüz burayı tam olarak bilmediğim için gördüğüm çiçekçiden bunları aldım. Kusura bakma. " gülümsedim Burak her zaman böyleydi ince düşünürdü.
"Tamam sorun değil. Düşünmem yeter." Burak'a geçmesi için yol verdiğimde içeri adımladı.
"Aa şey Burak yemeğe bir kaç misafirimiz daha katılacak senin için sorun olur mu?"
"Hayır tabiki Japon neden sorun olsun?" Salona geçip Burak'ı Nazlı ve Ateşle tanıştırdım.

Mutfakta salatayı yaparken Nazlı çorbayı alıp salona geçti. Bense hala salatayı yapıyordum. Mutfağa yaklaşan adım seslerini duyduğumda gelenin Nazlı olduğunu düşünerek konuştum.
"Nazlı ya masadaki sürahiyi içeri götürsene." Yaptığım işten kafamı kaldırdığımda gelenin Nazlı değil Yavuz olduğunu anlamıştım.
"Yavuz? Birşey mi istemiştin?"
"Bardaklar nerede?" Bu kadar kaba olmak zorundamıydı bu adam gözlerimi devirdim.
Kafamı kaldırıp önünde durduğum dolabın üstünü gösterdim.
"Buradalar ama sen alabilir misin? Benim salatayı yapmam gerekte." Birkaç adım atarak bana yaklaştı bende daha rahat alabilmesi için biraz kenara kaydım. Yavuz üstümdeki dolaba uzanırken aramızda fazla bir mesafe yoktu. Kokusunu çok net bir şekilde alabiliyordum kokusu... başımı döndürüyordu.
Dolaptan bardağı aldıktan sonra masanın üzerinde duran sürahiye yöneldi.
Ben salatayı bitirip salona geçerken Burak, Ateş ve Nazlı çoktan masaya oturmuşlardı. Yavuz'un arkamdan geldiğini biliyordum Salatayı masanın ortasına koyduğumda Burak konuşmata başladı.
"Japon salatayı benim için mi yaptın."
"Hayır tabiki kendim için yaptım." Sırıtmıştı haklıydı salatayı onun için yapmıştım zaten ben salata sevmezdim. Burak'ta bunu adı kadar iyi biliyordu.
"Hala kötü bir yalancısın Japon. Salata sevmediğini gayet iyi biliyorum." Dişlerimi göstererek güldüm. "Kabul beni yakaladın." Hepimiz masaya oturduğumuzda aynı anda yemeğe başladık.
Bütün yemek boyunca masadan kahkaha sesleri kesilmiyordu. Burak'ın  başından geçen komik olayları anlatıyor bizde katıla katıla gülüyorduk. Yani Yavuz hariç hepimiz gülüyorduk Burak'ın anlattıklarına.
Açıkça söylemek gerekirse Ateş ve Nazlının Burakla iyi anlaşmasına çok sevinmiştim.
Yemekler bitip salondaki koktuklara yerleştiğimizde saat gece yarısına geliyordu.
Sohbet hala devam ederken Nazlının telefonunun Çalmasıyla hepimiz sustuk. Nazlı birkaç saniyelik telefon konuşmasının ardından ayağa kalktı .
"Benim gitmem lazım Bahar Güler Sultan çağırıyor ."
"Tamam canım selam söyle."
"Tamam bir tanem."Ateşte Nazlıyı bırakmak için ayaklandığında onları geçirdim. Salona geri döndüğümde kimseden çıt çıkmıyordu. Bu sessizlik beni geriyordu.
"Burak. Sen ev bakmaya ne zaman başlatacaksın?"
"Yarın başlarım herhalde Japon. Tabi ben eve taşınana kadar beni her akşam yemekte ağırlamak zorundasın" Yavuz yere diktiği gözlerini sinirle bana dikerken omurgamdan aşağı bir sıcaklık indi.
"Ha ha ha çok komik ben anlamam Burak."
"Öff tamam şaka yaptık." Gülümsedim. Burak oturduğu koltukta ayağa kalktığında onunda gideceğini anladım. Onuda kapıdan geçirirken ben Yavuzunda gideceğini düşünmüştüm. Fakat Yavuz beni şaşırtarak kalmıştı. Yavaş adımlarla salona ilerlerken Yavuz'un karşısındaki koltuğa oturdum. Yavuzun o aşık olunası mavi gözleri anında benimkileri bulduğunda. Kalbim hızlandı "çay içmek ister misin ?"
"Olabilir." Yavuz nedense bu akşam fazla soğuk ve tuhaftı. Gerçi bana karşı hep soğuktu ama sanki bu akşam farklı bir şeyler vardı. Mutfağa gidip çayı demlemeye başladım.
Salona girdiğimde Yavuz fotoğraflarıma bakıyordu. Adın seslerimi duyduğunda bana döndü. Elinde tuttuğu fotoğraf çerçevesini bama döndürdü.
"Bu kim?" Sorduğu kişi benden 7 yaş küçük kuzenimdi
"Ah o mu ? Kuzenim."
"Çok tatlıymış."
"Öyledir." Elimde tuttuğum çay fincanını orta sehpaya koydum.
"Afiyet olsun." Elindeki çerçeveyi geri yerine bırakarak fincana uzandı. Dudağımı ısırıp tüm gece alımdan geçen soruyu Yavuza yöneltmek için kendi kendime güç topladım
"Yavuz. Sen Burakta çok hoşlanmadın değil mi?" Dudağına götürdüğü çayı içmeden geri sehpaya bırakarak cevap verdi
"Hayır tabiki o nereden çıktı."
"Yani ne bileyim tüm gece ona biraz soğuk davrandında o yüzden. Bak Burak iyi çocuktur zaman geçtikçe sende seversin." Yavuz anlayamadığım bir şeyler mırıldanırken çayımdan bir yudum daha aldım.
'Herkes sevgilisinin iyi olduğunu iddia eder zaten'
Kaşlarımı kaldırarak dediği şeyi anlamaya çalıştım. Ama bir türlü anlayamadım. Yavuz fincanı bırakıp ayağa kalktığında onunda gideceğini anlamıştım. Yavuz kapıdan geçirip kapıyı kapattığımda sırtımı kapıya yasladım. Bu akşam benim için fazlasıyla değişik bir akşamdı.
Yorgun bedenimi yatakla buluştururken bu gün olanları gözümün önünden gerdim.
Burak'ın Karabayıra gelmesi Yavuzun değişik tavırları...

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın seviliyorsunuz 😘😘

Gurur benim neyimeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin