Bölümü isterseniz şarkıyla okuyabilirsiniz.
İyi okumalar❤️Şakınlıkla Yavuz'a bakarken ne tepki vereceğimi bilemiyordum.
"Selam."
"Yavuz? Ne işin var burada?" Biraz gergin görünüyordu. Kapıdan çekilip içeri girmesi için yol verdim. İçeri girip salona ilerlerken gözleri etrafı tarıyordu.
"Yavuz. Bir problem mi var?" Merak etmiştim ne olduğunu Yavuz asla bu saatte buaya gelmezdi belliydi bir şeyler olmuştu.
"Mervenin kolyesi kayıp sanırım geçen geldiğimde burada düşürdüm." Olduğum yerde durdum buraya gelmesinin tek nedeni tabiki Merveydi benim için geldiğini düşünmek bile saçmalıktı zaten. Aptal kafam!
"Şey ben hiç kolye görmedim ama istersen yinede bakabilirizi." Kafasını 'tamam' dercesine salladı.
Yavuzla beraber evi tararken Yavuz pes etmiş bir şekilde koltuğa çöktü. Başını ellerinin arasına alırken kalbim sıkışmıştı onu bu şekilde görmek canımı sıkıyordu. Yavuz kendi kendine birşeyler mırıldanıyordu.
"Özür dilerim Mervem Özür dilerim." Kalbim tekrar sıkıştı. Sevdiğim adam başka bir kadın için ağlıyordu kalbim bin parçaya bölündü yine ve yeniden. Sessiz kaldım birşey söyleyemezdim ki. Belli bir süre sessizce oturduk öylece. Oturduğum koltuktan ayağa kalkarak Yavuz'un yanına gittim öylece oturmuş gözlerini halıya dikmiş bakıyordu.
Yavuz'un karşısına geçip dizlerimin üstünde yere oturdum. Sakince Yavuz'a seslendim
"Yavuz?" Ses yoktu tekrar seslendim "Yavuz iyi misin? Bak beni korkutuyorsun... Yavuz?"
Yavuz en sonunda ona seslendiğimin farkına vardı. Hiçbir şey söylemeden ayağa kalktığında bende kalktım. Salonda öylece karşılıklı duruyorduk Yavuz'un gözleri gözlerimdeyken hiçbir şey söyleyemiyordum.
Yavuz kendinden beklenmeyecek şekilde bana sarıldığında dumura uğramıştım. Birkaç saniye sonra Yavuz sarsılarak ağlamaya başladığında öylece kaldım. Kollarımı ona sararken gözlerimi kapattım tüm bu olanları hazmetmeye çalışıyordum. Sakinleştirmek için ellerimi sırtında hareket ettirdim. Birkaç dakika sonra sakinleştiğinde hızla benden ayrıldı. Arkasına bile bakmadan evden çıktığında az önce olanlar hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Yavuz'un oturduğu koltuğa geri çöktüğümde başımı tıpkı onun yaptığı gibi ellerimin arasına aldım. Gözümden bir damla yaş düştü Yavuz'un o hali gözümün önüne geldi. Kalbim acıdı keşke yardım edebilseydim.
Yorgun bendenim yatakla buluştuğunda bedenen değil ruhen çok yorgundum. Gözlerimi kapadım bu seferde gözümün önünde Merve'nin sedyedeki yüzü belirdi. Yatakta hızla kalkarken delireceğimi sandım.
ayağa kalktım anlaşılmıştı bu gece bana uyku yoktu. Dolabıma ilerleyip içerisinden yün bir ceket çıkardım. Salona ilerleyip koltuğun üzerinde bulunan pikeyi alıp balkona çıktım. Temiz hava ciğerlerime dolarken çok daha iyi hissediyordum.
****
Sabahı zor ederken salonda kıvrılıp kaldığım koltuğun üzerinde tutulmuş vücudumu zorluklar dik konuma getirdim. İçerisi tamamıyla güneş ışığıyla dolmuştu. Ayağa kalkıp odama ilerledim .
Günlük işlerimi tamamlarken saate bak ayı unutmamıştım. Bugün taksi kullanmayıp hastaneye yürüyerek gidicektim hava çok güzeldi ve bu fırsatı kaçırmak istemiyordum.
Hastaneye geldiğimde üzerime önlüğümü giyip direkt olarak Mücahit'in yanına gittim.
Odaya geldiğimde Mücahit odada tur atıyordu. Resmen kurtluydu bu çocuk. Odaya girdiğimi farkettiğinde bana döndü.
"Nerede kaldımız Bahar hanım ya." Güldüm
"Geldim işte Mücahit sakin ol." Yatağım ayakucumda duran dosyayı alıp göz gezdirdim. Dosyayı geri kapayıp Mücahit'e döndüm "Tebrik ederim Mücahit sonunda çıkıyorsun. Hiçbir problem yok gibi duruyor."
"Vallaha mı?"
"Vallaha ama her hafta pansumanı değiştirmeye geleceksin. Sakın atlatmaya çalışma Yavuz'a haber vereceğim." Omuzları bir anda çökmüştü farkındaydı Yavuz'u atlatamazdı.
Odadan çıktım bugün Burak'ı hiç görmemiştim. Acile adımladım Burak bir hastayla ilgileniyordu. Beni gördüğünde gülümsedi hastayla işi bittiğinde elindeki eldivenleri çıkarıp çöpe attı.
"Günaydın Japon."
"Sanada günaydın. Kahvaltı yaptın mı?" Olumsuz anlamda kafasını salladı "Otel'in kahvaltısı çok kötü."
"Tahmin etmesi zor değil. Hadi gel beraber yapalım bende daha yapmadım."
Beraber kantine adımladık ben bir masaya otururken Burak büfeden sandviç ve çay almıştı. Elindekileri masaya bırakırken sandalyeye kuruldu.
"Ev buldun mu?"
"Birkaç tane buldum çıkışta bakmaya gideceğim." Kafamı salladım sandviçime gömülürken mutluydum resmen midem kazınmıştı.
****
Gün bitiminde resmen çökmüştüm önceki gece uyuyamamış olmanın yorgunluğuyla gün çok zor geçmişti.
Eve girip çantamı ve montunu portmantoya astım şu an için yapmak istediğim tek şey bir duş alıp yatağıma gömülmekti. Banyoya girip bedenimi sıcak suda rahatlattım. Ev kıyafetlerimi üzerime geçirirken midemden gelen seslerle acıktığımı anladım.
Mutfağa gidip kendime bir şeyler hazırladım.
Salona geçip koltuğuma gömülürken kendimi huzurluydum. Karşımda duran koltuğun altında gözüm parlayan birşeye takıldığında oturduğum koltuktan kalkıp oraya gittim. Eğilip parlayan şeyi aldığımda gözlerim şaşkınlıla açıldı. Bu Merve'nin kolyesiydi Yavuz'u gözyaşına boğan kolyeydi. Hızla odama ilerlerken aklımda tek bir düşünce vardı bunu biran önce Yavuz'a ulaştırmalıydım.
Üzerimi değiştirip portmantodan çantamı ve montumu alıp dışarı çıktım. Bu saatte taksi bulmam çok zordu yürüyebilirdim. Apartmandan çıktığımda içimi ürperten soğukla montuma biraz daha sarındım evden çıkmadan önce saçımı kurutmamıştım ve hasta olacaktım bunu adım kadar iyi biliyordum.
Yirmi dakika sonra tabura ulaştım kapıdaki görevliden Yavuz'a haber vermesini istediğimde başıyla onayladı.
Yavuz'u beklerken ciddin anlamda titrediğimi hissettim hastalık kaçınılmaz gibi duruyordu.
Yavuz beni gördüğünde olduğu yerde durdu. Ona doğru adımladığımda oda birkaç adım attı bana doğru.
"Selam." Yavuz burada olmama şaşırmıştı
"Bahar? Ne oldu bir problem mi var?"
"Hayır ben sadece sana bunu vermek için gelmiştim." Montumun cebinden kolyeyi alıp ona uzattım. "Koltuğun altında buldum." Elini uzatıp kolyeyi aldı.
"Bahar ben... teşekkür ederim." Parmağını kolyenin üzerinde gezdirdi.
"Önemli değil senin için ne kadar önemli olduğunun farkındayım." Almını kaşırken konuştu "tekrar teşekkür ederim."
"Ş-şey benim gitmem gerek." Taburdan çıkmak için arkamı dönüp yürümeye başladım
"Bahar!" Yavuz arkamdan sesleniyordu dolan gözlerimi kapayıp açarak arkama döndüm. Yavuz bana doğru geliyordu. Önümde durduğunda gözlerine baktım "Bak ben g-" Yavuz'un sözünü kesen telefonumun zil sesi oldu. Çantamdaki telefonu alırken Yavuzdan özür diledim. Telefonu alıp arayanın kim olduğuna baktım . Arayan Burak'tı
"Efendim Burak." Yavuza döndü bakışlarım dikkatle beni izliyordu fakat bakışlarında öfke vardı.
"Japon ben evin önündeyim sen yoksun." Kaşlarımı çattım. "Benim evimin mi?" Karşıdan Burak'ın kahkahasını işittim.
"Tabiki senin evin önündeyim Bahar başka kimin evinde olabilirim."
"Yaa şey ben şu an dışarıdayım Burak eve gelmem biraz zaman alır."
"Tamam o zaman Japon. Ben daha sonra geleyim."
"Yaa Burak kusura bakma."
"Yok ne kusuru. Aslında burada suçlu ben sayılırım sana haber vermem gerekirdi haklısın."
"Şey o zaman başka bir gün gel olur mu?"
"Tamam Japon başka bir gün yapalım hadi sana iyi geceler."
"Sanada." Telefonun çantama geri koyarken Yavuz meraklı gözlerle bana bakıyordu.
"Şey Burak evin önündeymişte kapıyı açmayınca merak etmiş. Sen ne diyecektin?"
"Ben dün akşam için özür dilerim çok kendimde değildim." Kaşlarımı çattım
"Neden özür diliyorsun ki?"
"Ben... sadece üzgünüm kolyeyi kaybettim diye. Ve sana sarılmam hataydı kusura bakma." Kalbim yenide acıdı dün geceyi hata olarak görüyordu bana sarılmayı benimle özelini paylaşmayı hepsini birer hata olarak görüyordu.
"Önemli değil hem ben zaten unuttum. Sende unut. Sende unut sarı komutan." Arkamı dönüp tekrardan yürümeye başladım "tekrardan iyi geceler sana."
Yavaş adımlarla çıktım taburun bahçesinden .Evet yeni bölüm geldi umarım beğenmişsinizdir .
Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın seviliyorsunuz.❤️❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gurur benim neyime
Fanfiction.Herşeye rağmen hiç yorulmadan seven bir kadındı Bahar Yavuz'a deli gibi aşık Yaralı bir adamdı Yavuz . Ölen nişanlısının ardından kimseyi sevebileceğini düşünmüyordu kalbi buzlarla kaplanmıştı. Fakat Bahar kararlıydı o buzları eritmekte. Aşkının...