Ben artık ayakta durmaya zorlanıyorum
Hayat beni ne çok yoruyorsun.
Gelme dedikçe üstüme geliyor beni tüketiyorsun.
Hayat üstüme gelme daha kaybedecek neyim var?
Sahi neyim kalmıştı benim daha kaybedebileceğim? Bir ailem kaldı sanırım.
Eğer hayat onu da benden alırsan.. İnan daha fazla kalamam ayakta.
Ben derin düşüncelerin içerisindeyken çalan telefonum ile kendime gelmiştim. Arayan en yakın arkadaşım Dilara'ydı. Son zamanlarda hayat ikimizi de fazla yormuştu. Görüşmek istediğini söylüyordu. Yan yana gelince en azından kafamız dağılıyor biraz olsun toparlıyorduk. Hatta ben ağlama krizleri mi daha hafif atlatıyordum.
Bir kaç dakikada hazırlanıp Dilara'nın evine gitmek için evden çıkmak üzereydim ki sigaramı unuttuğumu farkettim. Evi boştu. Yan binamda oturduğu için çok şanslıydım. Sanki yan yana iki evim varmış birinde daralınca diğerine gidiyormuşum gibi hissediyordum. Sigaramı da alıp kardeşimin evine geçmiştim. Oda beni güler yüzüyle karşılayamamıştı. Onun da kendince problemleri vardı. Hiç sebebini sormadan içeri geçmiştim. Sarılıp 'hoş geldin' dedikten sonra oturmuştuk.
Dilara: 'Hayat bizi sence de 2018'e yeni girmişken fazla zorlamıyor mu?'
Evet hayat bizi daha yeni bir seneye başlangıç yapmışken fazla zorluyordu. Yapacak tek şey belliydi. En azından şu an için.
Ben: 'Sigara içsek ya önce?'
Dilara: 'Balkona çıkalım'
Balkona geçip sigaralarımızı yakmışken çakmaktan çıkan ateşi inceliyordum. Bu aralar gözüm fazla uzaklara dalmaya başlamıştı. Gözümün daldığını farkettikten sonra bu sefer dışarıyı incelemeye koyuldum. Şuan evde olmaktansa dışarıya çıkıp biraz dolaşmak iyi gelecekti.
Dilara'ya dışarı çıkmayı teklif ettiğimde o evde kalacağını söyledi. Ben daha fazla evde kalamayıp kendimi dışarı attım. Biraz yürüyüş her zaman iyi gelirdi. Doğru size henüz kendimden bahsetmemiştim. Ben bu hikayenin zavallı baş kahramanı..
Adım: Mayıs. Henüz üniversite son sınıf öğrencisiyim. Geleceğim adına bir çok planlar yaparken kendimi zor zamanlarımın içinde buldum. Diyeceksiniz ki kimsenin mi zor hayatı yok bir sen mi zor hayat yaşıyorsun. Tabii ki öyle değil. Fakat ben biraz fazla duygusalım sanırım.. En kötü huyum da bu.. Fazla duygusal oluşum..
En son kendimi 8.ci sınıfta bir şeyler yazarken bulmuştum. Son 2-3 aydır ise kalemim elimde kendimi bir şeyler yazarken buluyorum. Size kendimi anlatırken bir sigara daha yakmam sorun olmaz değil mi? Sigaraya da 7ci sınıfta başlamıştım. Siz beni örnek almayın.. Ben kendi içimdeki çıkmazları sigara ile bir nevi törpülüyorum çünkü.
Kalemi elime yeniden almak zor geliyor. Size bu satırları yazarken bile hala kendimden emin değilim aslında. Nedeni de çok.. Ben sevilmeyen birisi olarak daha çok zavallı birisi olarak size bir şeyler sunmaya çalışacağım. Beni sever misiniz? Sanırım.. Size sığınıyorum bu satırlarımla okuyucularım..
(İçinizdeki sıkıntıları burada satır aralarına dökebilirsiniz. Size geri dönüş sağlamaya çalışacağım elimden geldiğince. Biz wattpad kaçakları.. Burada birbirimize sığınsak ya?)
-
Kendimi caddeler de sokaklarda yürürken kulağımda şuanda Pera-Sensiz Ben çalıyordu. Hafif yağmur da atıştırmaya başlamıştı. Hiç eve dönesim yoktu. Kendimi en yakındaki parka atmış çocukların elinden zorla tutup evlerine götürmeye çalışan anneler görüyordum karşımda. Yalnız parkta bir çocuk ısrarla sallanmaya devam ediyordu. Islanmak kimin umurunda diyerek bende hemen yanındaki salıncağa oturmuş sallanmaya başlamıştım.
Ben çocuğa bakıp onu rahatsız etmek istemezken o gözlerini dikmiş bu yaşta bir kızın parkta bu yağmurda ne işi var diyordu sanırım. Kulaklığımı çıkarıp bende daha fazla dayanamayarak ona döndüm.
-Büyükler de sallanamaz mı? demiştim. Kendisi başta şaşırsa da bana ufak bir tebessüm gönderip daha hızlı sallanmaya başlamıştı.
-Abla burada bu yağmur da ne yapıyorsun? Neden evine gitmiyorsun? demişti.. Ona kötü örnek olmamak adına eve gitmek istemediğini söyleyemedim.. Sorusunu cevapsız bırakmayı tercih ettim ve ben ona aynı soruyu yönlendirdim..
-Senin burada ne işin var hele ki bu yağmurda? Bak çocuklar anneleriyle gittiler. Peki sen?
-Annemin ufak bir işi varmış. Beni buraya bıraktı. Anahtarım bende ama eve gitmek istemiyorum. Yağmurda ıslanmak hoşuma gidiyor. demişti.
-Bence bu yağmurda ıslanmaya devam edersek ikimizde hastalanırız. İstersen seni önce evine bırakalım. Bende oradan eve geçeyim. Ne dersin?
-Sana güvenebilir miyim? Sonuçta yabancısın ve annem yabancıları dinleme diyor.
-Sanırım sende haklısın. O zaman ben senin çok arkandan geleyim. Sen çok önüme düş evine girince de uzaktan el sallar giderim?Hatta annenin numarası aklındaysa onu arayalım benden. İzin verirse seni götüreyim?
-Olur. demişti. Annesini benden arayıp izin aldıktan sonra onu uzaktan takip ettim. Evine girince el salladım ve bende bir sigara yakıp eve doğru ilerlemeye başladım. Ne ara bu bilmediğim yerlere gelmiştim bilmiyorum. Yaklaşık 40 dakika sonra eve gelmiştim. Güzel bir azar yedikten sonra annemden kendimi banyoda suyun sıcaklığına bırakmıştım. Sıcak su ile biraz rahatladıktan sonra daha fazla bir şey düşünmemek adına kendimi uykunun kollarına bıraktım..
-Evet umarım beğenirsiniz hikayemi.. Kendimden ufak parçalar koyarak başladım bu yola. Her satırında benden izler bulacaksınız. Yorumlarda buluşalım. Beğenilerinizi eksik etmeyin olur mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zavallı Hikayem
ChickLitHer yaşamın kendi içine sürüklediği bazı anlar vardır. O anlarda insanlar ister istemez duygularını kaleme alır ve kağıda bir iki satır içlerini dökerler. . Ahh işte tam bu noktada sizi benim yaşam öyküme davet ediyorum. Burada da benim yaşamımdan b...