Bugün uyandığımda üzerimde hafif bir kırgınlık vardı. Acıkmıştım. Bu aralar yemek yemeyi çok ihmal etmiştim. Acıkıyordum fakat midem yiyecek tek lokmayı kabul etmiyordu. Yatakta biraz sosyal medyayla uğraştıktan sonra çıkmıştım ve evde kimse yoktu. Bu alışkın olmadığım bir durumdu. Genelde ev dolu olurdu. Annem çarşı pazara nadir giderdi. Kardeşim de ev kuşuydu. Çok nadir evden çıkar arkadaşlarıyla görüşürdü.Hatta bilgisayar kuşu desek daha doğru olurdu.
Saate baktığımda 12:30 olmuştu. En iyisi nesquik yemekti. Atıştırmalık olarak yer bende yine dışarı çıkardım. Dün gittiğim parka yeniden gitme isteği vardı içimde. Neden böyle bir his vardı anlayamadım. Sanırım çocuğun hasta olup olmadığını merak ediyordum.
Önce Dilara'yı aradım. Dünden sonra bir yanımda onu merak ediyordu. Belki gelirse onu da parka götürürdüm. Dışarı çıkmak ona da iyi gelebilirdi.
Çalıyor.. çalıyor.. çalıyor..Açan olmaması beni endişelendirmişti. En iyisi evine gitmekti. Dilara'lara gitmeden önce paketimde kalan 4 dalı görünce sigara alıp gitme kararı almıştım. Kapıyı uzun uzun çaldım fakat hiç ses gelmiyordu içeriden. En son uzaktan bir:
-Kim ooo? sesini duymak rahatlatmıştı. Dilara gece uyumamış bu saatte de kalkamamıştı. Baktım evden çıkarabileceğim bir durumda değil sadece merak ettim açmayınca telefonu diyerek evinden ayrılmıştım. Çıkar çıkmaz ciğerlerime dolan toprak kokusu dünden kalmıştı fakat bayatlamamıştı. Gökyüzü bugün biraz daha açıktı. Bu rahatlatıcıydı. Yürürken gökyüzüne bakmak en sevdiğim şeylerden biridir.
Uzun bir yürüyüşten sonra parka gelmiştim. Park bugün boştu. Salıncak ve kaydırak hala ıslaktı. Sanırım anneler bu yüzden çocuklarını getirmemişlerdi. Çocuğun evine doğru yürüme kararı almıştım. Belki evinin önünde görürüm diye evine yol almaya başlamıştım. O sırada çalan telefon ve ucundaki kişi Annem'di. Sanırım haber vermediğim için kızacaktı. Dün olanları da anlatmamıştım. Azarı yedikten sonra sessizce banyoya girip saçımı bile kurutmadan uyumuştum. Telefon ısrarla cebimde çalarken en sonunda açmıştım.
-Nerdesin sen kızım? Neden haber vermiyorsun madem çıkacaksın evden. Hem kapıyı neden kilitlemedin? Kahvaltını yaptın mı?Ne yedin?
Ah anne sende olmasan düşünenim yok ama bu kadar soru sormasan diye düşünürken:
-Sakin ol anne. Anahtarımı almayı unutmuşum kapıyı o yüzden kilitlemedim. Yoldayım yürüyorum yürüyüşe çıktım. Nesquik yedim anne merak etme. Sizi evde göremeyince bende çıkayım diye düşündüm yeterli mi? Aaaa şarjım yok. Ben kapatıyorum öptüm. Dedikten sonra konuşmasına fırsat vermeden telefonu kapatmıştım. En iyisi uçak moduna alıp şarkı dinleyerek yürümekti.
Bu sefer yabancı müzik havamdaydım. Ve direk aklıma gelen We Don't Talk Anymore dinleme kararı almıştım. Neredeyse dün ki çocuğun evine gelmek üzereydim. Gözlerim nedenini bilmesem de gizlenecek bir yer aramıştı. Sanırım beni görürlerse yanlış anlamalarını istemiyordum.
Evlerinin önüne geldiğimde saat 14:00 olmuştu. Parkta biraz bekleyipte buraya gelmek sanırım fazla vakit kaybettirmişti. Evlerinin önünde de kimse yoktu. Hatta mahalleleri bile bomboştu. Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde yaşıyorlardı resmen. Neden böyle bir mahalle tercih ettiklerini düşünürken çocuğun tek başına evden çıktığını gördüm. Onu uzaktan izlemeye başlamıştım. Önümden geçtiği halde beni görmemişti. Şaşırmıştım. Bende sakince peşine takılmış onu takip etmeye başlamıştım.
Çocuk dün ki parka gelmiş önce salıncağı güzel bir şekilde temizlemiş daha sonra ise sallanmaya başlamıştı. Beni şaşırtıyordu. Islak bir salıncağı kurulamak ve sallanmak. Tıpkı benim küçüklüğümde yaptığım gibi. Aradan 10 dakika geçtikten sonra diğer salıncağın tepesinde beliren beni farkedince bana dün ki gibi tebessümlerini göndermişti.
-Seni sallayabilir miyim ufaklık? demiştim tebessümlerimi ona ileterek..
-Teşekkür ederim sevinirim abla. demişti ve yine aynı tebessüm..
Ne kadar süre konuşmadan orada kaldığımızı bilmiyordum. Ben bir süre sonra üşüdüğümü farkedene dek onu sallamıştım o da arada bir kahkahalar atmıştı. Sallanmak hoşuna gidiyor olmalıydı. Daha sonra biranda salıncaktan atlamış ellerimi tutmuş ve benimle evine doğru yürümeye başlamıştı. Onu dün ki gibi evine bırakıp eve dönmeye başladığımda telefonumun hala uçak modunda olduğunu farketmiştim. Hemen uçak modundan aldıktan sonra müzik açmış ve eve doğru yola çıkmıştım.
Müziğimi bölen bu sesler gelen mesaj sesleriydi. Bakmak istemeyerekte olsa bakmıştım. Mesajlar annem ve kardeşimden geliyor Nerede olduğumu soruyorlardı.. Eve geliyorum diye mesajı yolladıktan sonra yürümeye devam etmiştim. Eve dönene kadar kararan hava içiminde kararmasına sebep olmuştu. Bir sigara yakıp eve yürümeye devam ederken daha tatilimin başında bu kadar can sıkıcı şeyler yaşamama kızmıştım. Tabii size anlatmadığım o can sıkıcı şeylerin arasında bana iyi gelen bu park ve çocuk olmuştu.
Yine uzun yürüyüşün ardından eve geldikten sonra annem leş gibi sigara koktuğumu söylemiş kardeşim ise anneme katılıp odasına çekilmişti. Bende odama geçmiş müzik dinleyerek uyuyakalmıştım.
-
Yine bir günümü uyuyakalıp geçirdikten sonra bugün kendimi daha yorgun ve halsiz hissediyordum. Uyanıp telefon ile oynadıktan ve tam yatacaktan çıkacağım sırada annemin odama girmesini beklemiyordum. Elinde tepsi ve bir tabak çorbayla odaya girdiğinde uyandın mı sonunda demişti. Elimi yüzümü yıkayıp gelmemi ve dinlenmemi söylemişti. Nolduğunu sorduğumda gece boyunca öksürüp hapşırdığımı söylemiş hafif ateşimin olduğunu da eklemişti.
Güne hasta başlamayı beklemiyordum. Çorbayı içtikten sonra içimin ısındığını farketmiştim. Sanırım annem haklıydı fena hastalanıyordum. Bugün televizyon karşısında sürekli kanal atlayarak geçirmiştim. Tatilimden giden bomboş bir gün hiç hoşuma gitmemişti. Babam da işten gelip hasta olduğumu öğrenince kendime dikkat etmediğim için kızmıştı. Zaten daha fazla laf işitmek yerine bende odama geçip uyuma kararı almıştım.
Sanırım şuan da gördüklerim bilinç altımın bana bir oyunuydu. Rüyamda kendimi, çocukluğumu görüyordum. Çocukluğum ile parka gidiyorduk. Bir sürü çocukla birlikte anlaşıp saklambaç oynuyorduk. Ben ebe oluyordum fakat kimseyi bulamıyordum. Bir süre sonra parkta tanıştığım çocuk karşıma yine aynı tebessümüyle çıkıyordu. Ve eliyle gelmemi işaret ediyordu. Sanki deminki çocuklar hiç gelmemiş gibi ortadan kaybolurken bomboş yolda parktaki çocuğu takip ediyordum. Fakat yürüdüğümüz halde yol bitmek bilmiyordu.
Bir süre sonra rüyama dışarıdan sesler katılırken aniden uyanıp etrafa baktığımı farkettim. Annem yanıma gelmiş ve alnıma ıslak bez koymuş bir yandan da ateşimi ölçüyordu. Ateşimin 38,5 olduğunu görünce bana bakıp:
-kızım hadi kalk bir ılık duş al demişti.
Nolduğunu anlamadan elim alnıma gitmiş bezi kaldırıp ateşime bakmıştım. Boğazım ağrıyordu. Ve fazla sıcak olduğumun farkında olmama rağmen ufak ıslak bezin alnımda kaldığı yerler üşümeme yetmişti. Kalkıp ılık bir duş alıp çıktıktan sonra annem yatağımda uyuyakalmıştı. Saate baktığımda gecenin 03:15'ydi. Annemin üzerini örtüp kendimi televizyon karşısına atmıştım. Kahve yapıp gelmiştim. Bir sağlıkçı olarak hastalanmak istemiyordum. Sabah günün ilk ışıklarını izlerken uyuyakalmışım yine. Hasta olmayı sevmiyordum. Sürekli uyukluyordum.
Uyandığımda ev buram buram nane limon kokuyordu. Öyk hiç sevmem. Annem kahvaltıyı hazırlarken nane limonu da kaynatmaya başlamıştı. Kahvaltıda annem önüne gelen her şeyi zorla yedirdikten sonra çay yerine de zorla nane limonu içirmişti. Sofradan kalktıktan sonra ateşime bakmıştım. 38 dereceye düşmüştü. En azından gelişme var derken annem bir fincan daha nane limon ile arkamdan gelmişti. İstemediğimi söylesem de son bir bardak daha diyerek içmiştim.
Kahvaltıdan sonra kendimi daha iyi hissediyorken evden kaçmak istemiştim. Fakat annem tüm gün gözümün önünde olacaksın demişti. Bende evden kaçma girişimim suya düşünce odama geçmiş ve film izlemeye karar vermiştim. Film ararken canımın sıkıldığını düşünmüş bu fikirden de vazgeçmiştim. En iyisi Youtube'dan bir kaç video izlemekti. Aboneliklerim arasında Stolk ve Onedio vardı. Onedio ile Oğuzhan Uğur'un yeni videolarını gördükçe çok mutlu oluyordum. Bir kaç video da izledikten sonra yine sıkılmıştım.
En iyisi uyumaktı.. Ben kendimi yine uykuya kaptırıyordum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zavallı Hikayem
ChickLitHer yaşamın kendi içine sürüklediği bazı anlar vardır. O anlarda insanlar ister istemez duygularını kaleme alır ve kağıda bir iki satır içlerini dökerler. . Ahh işte tam bu noktada sizi benim yaşam öyküme davet ediyorum. Burada da benim yaşamımdan b...