Elim yatağın soğuk kısmında dururken düşlerim senin esirin olmuştu bu gece de.Özleminle yanıp tutuşan ciğerlerim, kaybolan kokunu son damlalarına kadar hapsetmeye çalışıyordu içinde.
Seni deli gibi özlüyor oluşuma bir çağre bulamıyordum hiç.
Pişmanlıklarım gün yüzüne her gün biraz daha çıkarken, kafamı duvarlara vura vura ağlıyordum.
Ben belki böyle bir hayatı hak etmiştim de, sen böyle bir sonu hiç hak etmemiştin sevgilim.
Yaptığım onlarca şeyin pişmanlığını yüreğimde taşımaya çalışıyor, başaramıyordum.
Ben iğrenç bir insandım, sevdiğine sevgisini göstermek yerine ondan nefret ettiğine inandıran bir aptaldım.
Ne yapmıştım öyle? Nasıl bu kadar düşüncesiz olabilmiştim her seferinde?
Hastalığını öğrendiğim o gün, nasıl dimdik ayakta durabilmiştim. Nasıl sana her şeyin geçeceğini söylerken soğuk kanlılığımı koruyabilmiştim?
Günler geçerken, sen canından her bir parça düşürürken onu kaldırıp tamir etmek yerine, umursamazca ölümünü seyredebilmiştim?
Seni severken, benden sevgi beklerken nasıl bu kadar uzak kalabilmiştim güzelliğinden?
Ben bir aptaldım Jimin.
2 sene önce tıkıldığım tımarhaneden, hastalığın için çıktığım zamanlar aklıma geldikçe kendimden nefret ediyordum.
Ben o tımarhaneden senin yaralarını iyileştirmek için çıkarken, sana yara olmuştum.
Sen son nefeslerinde mutluluğu isterken, ben mutluluğu fark etmeden ellerinden alıvermiştim.
Beynimin oyununa seni alet etmiştim acımadan.
Kalbim senin için atarken, beynimin içindeki lanet düşünceler yüzünden uzaklaştırmıştım seni kendimden.
Ben bir deliydim Jimin.
Beni tıktırdığınız tımarhanede ölmeyi beklerken, sen çaresizce bana sığınmıştın.
Neden yapmıştın bunu, Neden uzak duramamıştın benden?
Şimdi mutlu musun, intikamını alabilmiş miydin?
Yıllar önce abini öldürdüğümde benden intikam alacağına dair ant içmiştin.
Başarabildin mi, beni kendinden mahrum ederek kendini huzura erdirebildin mi sevgilim?
Umarım huzurlusundur Jimin, çünkü ben bu kelimeyi hayatımdan çıkaralı çok oluyordu.
*
Sessiz odanın içinde yankılanan bir kapı sesiyle elindeki defteri bir kenara bıraktı Jungkook.
Hemşire odaya girerken, elindeki tepsiyi düşürmemeye özen göstermişti.
Jungkook, ilaç saatinin geldiğini fark ettiğinde derin bir iç çekti.
Hemşire, yine deftere yazmaya devam edip etmediğini sorduğunda karşısındaki genç alaycı bir tavırla karşılık verdi.
Son kısmını okumadığın için içerlenme, daha şimdi bitirdim, dedi.
Kız tebessüm ederek masaya bıraktığı tebsideki ilacı oğlana uzattı.
Ver artık şu defteri, ona nasıl veda ettiğini görmek istiyorum, diyerek Jungkook'un yanında duran defteri eline aldı.
Oğlan gözlerini devirerek kızın arkasına baktı ve tebessüm etti.
Ona hiçbir zaman veda etmeyeceğim Chayeoung, dedi Jungkook. Eğer edersem, şu an arkanda duran sarı saçlı çocuğu bir daha hiç göremeyeceğim.
AND THE END.
*anlaşılmayan herhangi bir yer olursa yorumlarda yazmanız yeterli. Elimden geldiğince yardımcı olacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölümün son fısıltıları, jikook
Short StoryBir şarkı mırıldanırım şimdi kulağına, ölüm gelir. [kısahikaye] tamamlandı.