Bölüm Dört

42 5 4
                                    

Merhaba :)

Dün yeni bölüm yazamadığım için üzgünüm ama hikayemin okunma sayısı pek iç açıcı değil. Okuyorsanız lütfen yorum yapın düşünceleriniz benim için önemli. Teşekkürler.

Korku ve panik içinde bağırdığı sırada cipin direksiyonundaki adama dikkat etme fırsatı olmamıştı. Ama şu anda yanında duranın inanılmaz derecede yakışıklı bir erkek olduğunu fark etmemesi imkansızdı. Gür, koyu renk saçları gümüş rengi tellerle doluydu. Uzun kirpiklerinin üstünde yağmur damlaları parıldıyordu. Misty'nin şimdiye kadar gördüğü en güzel ve etkileyici ağza sahipti karşısındaki adam. Çenesinin tam ortasındaki gamze o kadar derindi ki, genç kadın uzanıp ona dokunmak için dayanılmaz bir istek duydu. Ama aynı anda da kendinden utandı. Gözlerini genç adamın çenesinden ayırarak rüzgarda uçuşan saçlarına çevirdi. Bu kadar genç bir adamın saçında nasıl olur da bu kadar çok beyaz olurdu. En fazla otuz-otuz beş yaşlarında olmalıydı.

"Ellerime bakın! Nasıl titriyor!" diyordu genç adam, iki elini öne doğru uzatarak. Ama Misty onun titremesinden çok ne kadar ince, uzun ve güçlü elleri olduğunu görmüştü. " Eğer motoru kapatmış olsaydım, oradan tam zamanında uzaklaşma fırsatını bulamayacaktım! Tanrım! Kaçmak için güvenlik kemerimi çözmeme bile zaman kalmayacaktı. Eğer siz olmasaydınız, şu anda bir kan gölü içinde cansız yatıyor olacaktım."

"Bende hala titriyorum, " diye karşılık verdi Misty yumuşak bir sesle. "Eğer sırtımı şu duvara dayamasam ayakta durmayı bile başaracağımı sanmıyorum."

Adam dikkatle onu süzdü. Kısa bir sessizlikten sonra başını iki yana sallayarak tekrar konuştu. "Neler olup bittiğini hala anlamıyorum! Freni patlamış bir kamyonun tam üstümüze geleceğini önceden nasıl bildiniz?"

Misty başını kaldırarak pırıl pırıl yanan gri gözleriyle onun yüzüne baktı. Geçirdiği şok nedeniyle dizleri hala titriyordu. " O kamyonu bilmiyordum tabii ki. Sadece... sadece bir önseziydi benimki. Korkunç bir şey olacağını hissettim. "

Adam kaşlarını çatarak ceketinin koluyla alnından süzülen yağmur damlalarını sildi. Sonra şaşkınlıkla başını iki yana salladı. "Şimdi... şimdi iyice şaşırdım işte! Az önce mutlak bir ölümden kurtuldum. Bunun nasıl olduğunu öğrenmek istediğimde de, hayatımı kurtaran kadının sadece önsezisiyle hareket ettiğini duyuyorum!"

"Bunu açıklayamam. Sadece... hissettim."

Misty yanındaki adamın dikkatli bakışlarını yüzünde hissetti. Insanın yüreğini okumaya çalışan bu delici bakıslar altında tedirgin olmuştu. Sonunda adam konuştu. " Sizi tanıdığıma eminim..."

Misty bunun imkansız olduğuna her türlü iddiaya girmeye hazırdı. Bear River Falls'a şubat ayında gelmişti. Eğer bu adamla burada karşılaşmış olsalar onu hatırlayacağından emindi. Hiçbir kadın bu kadar yakışıklı bir yüzü unutamaz.

"Hayır," diye karşılık verdi gülümseyerek. "Daha önce karşılaştığımızı hiç sanmıyorum."

"Evet, sizi tanıyorum." Adamın yumuşak sesi neredeyse bir fısıltı halinde çıktı. " Siz...siz...geçmişten bir anı gibisiniz. Tam olarak hatırlanamayan ama varlığından emin olunan bir anı... Bundan eminim."

Misty şaşkınlıkla baktı. Yirmi sekiz yaşında, özgür bir Californialı kadin olarak erkeklerin kadınlara yaklaşmak için kullandıkları yöntemlerin hemen hemen hepsinin kitabını yazabilirdi. Ama bu seferki gerçekten çok değişik bir yaklaşma yöntemiydi. Yine de adamın gözlerindeki şaşkınlık, derinden gelen sesindeki ifade, sözlerinde içten olduğunu gösteriyordu.

Üç polis arabası sirenlerini çalarak olay yerine geldiklerinde yabancının yüz ifadesi birden değişti. Gözlerinde buz gibi bir bakış belirdi. Misty iyiden iyiye huzursuz olmuştu. Bu adamda bir gariplik vardı. Ne olduğunu bilemiyordu ama garip bir duyguyla huzursuz oluyordu. Hem dayanılmaz derecede yakışıklı bir adamdı hem de insanı tedirgin eden bir tarafı vardı. Sanki bir şeyler saklıyor gibiydi... Yoksa başı belada biri miydi?

Polisler arabadan inmişler ve şok geçiren kamyon şoförüne koşmuşlardı. Şiddetle yağan yağmura rağmen olay yerindeki insanların sayısı hiç durmadan artıyordu. Misty yanındaki adama bakmak için başını çevirdiğinde onu göremedi. Birdenbire ortadan yok olmuştu! Vedalaşmak için tek bir kelime bile etmeden birdenbire yok olmuştu!

Az önce geçirdiği korku nedeniyle hala titreyen genç kadın saçlarındaki yağmur damlalarını silkeleyerek markete girdi. Yarım saat kadar sonra eli kolu paketlerle dolu olarak dükkandan çıkarken kamyon ve çarptığı arabalar otoparktan çekilerek götürülüyordu. Etrafta hasar tespit çalışmaları yapan birkaç kişi kalmıştı sadece.

Gri cip de yoktu park yerinde. Az önce hayatını kurtardığı o yabancıdan tek bir iz bile görünmüyordu. Misty adamın yakışıklı yüzünü ve şaşkın gözlerindeki ifadeyi hatırlayarak içini çekti. Onunla daha önce tanışmadıklarından emindi. Tanışsalardı mutlaka hatırlardı.

Peki öyleyse, neden o kadar kendinden emin bir şekilde onu tanıdığını iddia etmişti o yakışıklı yabancı?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 04, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yağmurlu Bir GündeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin