03

169 9 0
                                    

Amber kitaplarını boş raflara yerleştirip poşetleri birbiri içine geçirip asansöre doğru yürürken kamerası gözüne çarptı. YouTube'a geri dönmeyi o da istiyordu ancak sanki parmaklarına vurulan gem diline de vurulmuştu. İnsanların beğendiği ve takdir ettiği o betimletici ve akışkan anlatımı artık yerini "Iııı"lara ve "İiii"lere bırakmış, kamera karşısında sık sık kekeler olmuştu.

Asansöre binip en alt kata indi. Dolaptan kendine Extra Shot bira çıkarıp televizyonun karşısına geçip belgesel kanalında Peygamber Develerini izleyerek içti. Birası bittiğinde sehpanın üzerindeki yarısı içilmiş paketten bir dal alıp yaktı. Kütüphanesi dışında evin her odasında bir paket sigara ve yanında boş bir küllük mutlaka olurdu. Sigara onun nefesiydi ve insan nefesine muhtaçtı. Yeni sigarasını yakıp mutfağa girdi. Boş bira kutusunu çöpe sallayıp dolabı açtığında iki meyveli yoğurt, dört tane çürümeye yüz tutmuş muzun dışında dolap tamamen birayla doluydu.

Salona döndü ve tabletini alıp hızlıca marketten sipariş listesi oluşturup sipariş verdi. Kutay sevdiği, değer verdiği birisiydi. Misafir odasının yarı aralık kapısına bakarken Amber tutunacak tek dalı olarak Kutay'ın kaldığını hissediyordu.

Dolaptan yeni bir bira çıkarıp salona dönerken Kutay da odasından çıktı. Saçları yarı ıslaktı. "Sıhhatler olsun," dedi Amber.

"Teşekkürler,"

"Bira istersen dolapta var," dedi. Kutay başını sallayıp mutfağa doğru yürürken Amber bacaklarını kendine çekmiş, küllüğü koltuğun üzerine almış dikkatini televizyona vermişti. Üç belki de daha uzun zamandan bu yana televizyon açılmamıştı. En son açtığındaysa zil zurna sarhoştu ve yanlışlıkla açmıştı. Sabah son ses ana haberdeki kargaşanın sesine uyanana kadar da açık kalmıştı.

"Anlaşılan dolapta bira dışında bir şey yok," dedi Kutay kendine Extra Shot alırken.

Amber alayla "Merak etme, alışveriş yaptım. Yarım saate gelir. Aç kalmayacaksın yani," dedi.

Kutay yürüyüp L koltuğun kısa köşesine oturdu ve birasını yudumlayıp televizyona döndü. Amber sigarasını söndürene kadar kısa bir sessizlik oluştu. "Berna, eşim, seninle tanışmak istiyor," dedi.

Amber gözlerini televizyondan ayırmadan "Benden haberi var mı?" diye sordu.

"YouTube'da kitabımı yorumladığından beri tüm videolarını izledi. Sayende o da artık bir kitap kurdu," dediğinde Amber gözlerini birkaç saniyeliğine televizyondan ayırıp Kutay'a baktı. Hafif bir tebessümle karşılık verdi ve televizyona döndü "Aynı şekilde kızım da seni seviyor," dedi.

"Kızın... Biliyor musun, sana açıldıktan yaklaşık bir ay kadar sonra bir gece oturup senin kızının neye benzeyeceğini düşünmüştüm ve kızınla tanışabilmek için dua etmiştim,"

"Amber," dedi. Sesi fısıltıyı andırıyordu. Sitemli biraz da hüzünlüydü.

Amber kaşlarını çattı "Sana aşık olmuşum gibi o ses tonuyla adımı söyleme, Kutay. Biz bu konuyu konuştuk. Sana olan öfkemi kustum. Kızgınlığım oldu ancak sen benim hiç sahip olamadığım ağabeyimsin. Sana hayranım ve evet, aşığım ancak bu bir kızın bir erkeğe duyduğu cinsellik yüklü aşktan değil. Anlıyorsun, değil mi?"

"Anlıyorum,"diye karşılık verdi Kutay. Amber ile gurur duyduğu su götürmez bir gerçekti ancak bazen, hatta sıklıkla onu anlamıyordu. Neyi, neden ve niçin yaptığını anlayamıyordu. Belki de anlamaya çalışmıyordu.

BENİM BOŞLUĞUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin