Başlasın hasret

139 7 0
                                    

Pazar günü. Bu akşam yine geri döneceğiz. Meryem Esma'da burda kalıp, son 7 ayını bitirip, geri gelecekti. 7 ay sonra hem Hoca olucaktı, sertifikasını alacaktı, hemde Hāfiza olucaktı. Ayrılık vaktiydi, Fatih'te onu Kurs yerine giderken ben nedense çok üzüntü bir şekilde ailemin yanında biraz dertliydim. Nasıl olurda bana Haram olan birini bu kadar düşkün olabildim. Daha önce hiç böyle duygulara, hislere sahip olmadığıma rağmen, bir ilkti, bir ilkti ki bu kadar düşkün olduydum, gönül verdiydim birine. Ama Meryem Esma öyle sıradan biri değildi, halbuki onu daha tamamen tanımasam da, hal ve hareketlerinden, edebinden ve hayasından hoşlandığımı inkar edemem. Öyle bir ahlakı var ki, bu devirde çok nadir bulunur ve hele ki bizim yaşadığımız çevremizde daha da nadir. Bir kötü yanı olan Ali Amcanın kızı olması, sonuçta onlarla bir aile dostuyduk. Benim onların kızına hoşlandığımı anlarlar ise nasıl karşılık verirler ki, sanki "bizim kızıma göz dikti" düşüncesine sahip olurlar gibi geliyordu bana. Olmaması lazımdı, buraya kadar gelmemesi lazımdı ama... Ama nefsime hakim olamadım. Bundan sonra zaten ayrı durayacağıma göre belki bir ümidiyle unuturum diye düşündüm.

Meryem Esma ailesinden vedalaşıyordu. Artık alıştıydı, sonuçta 5. senesini dolduruyordu. Tam 5 sene ilim yolunda ailesinden her yıl 9 ay uzak kalıyordu. Allah'ın rızasını kazanmak için ailesini feda ediyordu. İlim için. Ahiretini kazanması için. Bu kez Meryem Esma sanki biraz üzüntülüydü, bu ayrılık biraz ağır geldi sanki ona gibi geldi. Annesine, Babasına, Abisine sarıldı. Abisiyle biraz fazla sarıldı, birşeyler konuştular gibi sanki. Sonra gelip Annemle sarılıp vedalaştı, Babamın ellerinden öpüp helallik istedi. Bana gelince, yüzüme bakamadı, sadece başını eğidi... Yüzüne bakamadan, uzaklaştı benden. Mavi-yeşil gözlüm... Bakamadım bir son kez Cennet yüzüne. Gitti, gitti gönlümün Sultanı. Gönlümü ferahlatan, içimi her daim heyecanlandıran. Artık 7 ay boyunca göremeyeceğim. Zaten hiç görmüyordum. Ama bu kez sanki asla bir daha göremeyecekmiş gibi hissettim kendimi.

Akşam olduydu, uçağa binmeden önce Meryem Esma geldiydi aklıma. Gelirken onu korumaya çalıştığım anılar yükseldi birden aklıma. Sonra Mustafa Abimin dedikleri geldi aklıma;

"Eğer sende birine gönül verdiysen, kim olursa olsun onu Allah'tan iste. Helal Sevdan olsun. Allah için sevdiğin olsun. Ahiretliğin olsun. Ama sabret kardeşim. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir"

Evet, Meryem Esma'yı seviyordum. Ama Allah için sevmeye çalışıyordum, onu Rabbimden istemeye arzu ediyordum. Haramdan uzak durup, helal sevdam olmasını diliyordum. Bundan sonra dualarıma da onu katacağımı emin olmuştum. Ama en büyük korkum ise, Platonik aşk yaşamam olmasıydı. Ya beni hiç istemiyorsa, yada onun gönlünde biri varsa, ben ne yaparım o zaman. Hiç düşünmek bile istemiyordum.

Bütün yolculuk boyunca kendime kapandıydım. Kimseyle muhattap olmak istemiyordum. Kendi dünyamda kalmak istiyordum, sadece ve Yüce Rabbim ile. Ve tabiki aklımda olan Meryem Esma ile. Allahım, o kadar güzel bir kız kı, gerçekten o kadar güzel saklıyor ki güzelliğini, her daim dua edeceğim ona bundan sonra. Rabbim nazardan korusun, mavi gözlü, Nur yüzlü Meryem'i...

Almanya'ya varır varmaz ilk günler biraz buruk geçti benim için. Herkes farkındaydı, ama kimseye birşeylerden bahsetmek istemiyordum. Hep bir bahaneyle uzaklaşıyordum. Ama böyle devam etmemeliydi. Biriyle konuşmam lazımdı. Aklıma ilk dostum Hamza geldi. Bir cuma günü iş çıkışında Hamza'yı arayıp buluşmak geldi aklıma... Cuma ola, hayr ola...

Cuma günüydü. Yine bir mübarek günümüzde işten erken çıkıp Cumaya gitttiydim. Bizim burda ki Merkez camimize gittiydim. Cumadan çıkar çıkmaz birden Hamza atası beni, resmen kalp kalbe karşıymış bizimkisi;
Hamza: Selamunaleykum dostum, cumanın mübarek olsun inshaAllah.
Ömer Ahmet: Aleykumselam kardeşim. Cümleden inshaAllah. Nasılsın, neler yapıyorsun?
Hamza: Nabayim ya, cumadan çıktuk, bi kafamızı rahatlayak dedim akluma sen geldun ha.
Ömer Ahmet: İyi ettun bagaym,  buluşak mi ne dersun?
Hamza: Vallah iyi olur, hem sana diyeceklerum var ha. Unutturma.
Ömer Ahmet: Benimde sana anlatacaklarum olacak, haberin olsun.
Hamza: La birbirimizi bir hafta görmeduk, resmen içmizde ukte kalmuş. Eyi tamam. Orhan abinin çay bahçesinde görüşürüz inshaAllah. Allah'a emanetsin.
Ömer Ahmet: Tamamdır kardeşim, sende inshaAllah.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 08, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gönlümün SultanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin