Keyifli okumalar!
Acı, tüm bedenimi ele geçirmiş ve kalçamda da taht kurmuştu.
Asher zincirlerimi çözerken birkaç Muhafız da serbest kalan bileklerimi asitli halatlarla bağlıyorlardı. Bu halatlar özel yapımdı ve hiçbir şekilde deforme olmuyordu. Tek deforme olan şey benim derimdi.
Acıdan dolayı tıslarken Asher ifadesiz bir yüzle beni izliyordu. Karanlıkta tam olarak seçemediğim kahverengi gözlerinin beni süzdüğünü biliyordum ve bu rahatsız ediciydi.
"Orada rahat mısın, Lisette?" dedi yılışık bir sırıtışla. Orospu çocuğu! Hâlâ Lisette demekte direniyordu piç.
"Amacınız ne? Beni daha lüks bir odaya mı alacaksınız?" dedim sinirle. Asher normal bir insan olsam bileğimi kıracak bir hızda ve güçte beni kaldırdı ve peşinden sürükledi. Hala sivri duran dişlerim daha da uzadı ve hırladım. Son birkaç dakikadır tek yaptığım şey buydu zaten.
Asher hafifçe sırıttı. "Öyle de diyebiliriz."
Ne diyordu bu salak?
Ben kafam karışmış bir şekilde odadan çıkartılırken aniden beyaz tavan ışıkları gözlerimi istila etti. İlk önce biraz rahatsız olsam da bir Gecenin Gölgesi olmanın verdiği avantajla gözlerim hemen alıştı. Uzun, tamamen beyaz bir koridorda ilerliyorduk. Asher'ın eli kolumdaydı ve bundan öylesine rahatsız oluyordum ki onu oracıkta ısırıp damarlarındaki tüm kanı boşaltabilirdim.
Kolumu hızla geri çektiğimde tepkisiz kaldı. Ben de etrafımdaki Muhafızları inceledim. Hepsi kaslı olmasına rağmen hiçbirinin karşımda şansı yoktu. Tek bir yumruğumla bütün kemikleri kırılırdı.
Ama bunu yapamazdım, yoksa beni anında öldürürlerdi. İçi asit dolu bir tüpe karşı savunmasızdım.
Siyah, topuklu botlarım ne zaman zemine değse tok bir ses çıkıyordu. Bu botları daha iki gün önce almıştım ve şimdi asitten dolayı yer yer deforme olmuş ve yırtılmıştı.
Bunu onlara bir şekilde ödetecektim.
En sonunda üzeri bir sürü kilitle kaplı ve yanında Muhafızların dik bir şekilde bekledikleri bir kapının önüne vardık. Burnuma metal, antiseptik ve tütün kokuları doluyordu. Kapının ardından gelen gürültü rahatsız edici derecedeydi, bir grup adam tartışıyor gibiydi. Arada edilen küfürleri duyabiliyordum.
Asher Muhafızlara bakmadan devasa kapıyı hızla açtı ve içeri girdi.
İçerisi küçültülmüş ve modernleştirilmiş bir amfitiyatroydu.
Sıralarda elliden fazla adam oturuyordu, hepsi de siyah giyinmişti. Çoğu genç olmasına rağmen kapının tam karşısındaki sırada oturan on kişi otuzundan büyük görünüyordu. Hepsi hararetli hararetli bir şeyler konuşuyordu, kulağıma kesik kesik cümleler ulaşıyordu.
"Hayır, bunu kendi lehine çevirecektir!"
"Saçmalama, bu bizim yükselmemizi sağlayacak!"
"Nasıl şerefsiz bir vampire güvenebiliriz ki?"
"Crimina'yı unuttunuz herhalde, o insanlara yardım etmişti!"
"Evet, sonra da erkek kardeşi Danea onu öldürüp Karanlık Zamanları başlattı."
Yumruklarımı sıktım.
Gecenin Gölgelerinin kökeni çok eskilere dayanıyordu. İlk Gecenin Gölgesi Crimina'ydı.
~~~
Crimina, anlatılanlara göre sessiz biriymiş ve erkek kardeşi Danea'yla bir kabilede yaşıyormuş. Babaları avlanırken bir dağ aslanı tarafından öldürülmüş, anneleriyse hastaymış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Gölgesi
Teen FictionGecenin Gölgesi olmak kolay değildi. Olumlu getirileri elbette ki vardı; hız, güç, güzellik ve soğukkanlılık. Fakat ben, böyle olmak istemiyordum. Argo anlamda bir Vampir olmak, öldürdüğün insanların ruhlarını her saniye görmek ve duymaktı. Bir Vam...