Annesi ve babasının kavga ettiğini gören küçük kız kulaklarını tıkayıp sessizce ağlıyordu.Babası elini kaldırmış karısının üstüne vurmak için yürümüştü. Küçük kız babasının annesine üzerine gittiğini görünce hemen babasının bacağına yapıştı "Baba, yapma!" Babasının gözlerine ağlamaktan kızaran mavi gözlerini dikmişti. Adam kızının gözlerine bakınca karısını görüyor ve tiksiniyordu. Adam kızına nefretle bakarak "Bir daha bana baba demeyeceksin dememiş miydim sana?"deyip tükürürcesine bağırdı. Kız korkudan titrerken biraz daha yaklaştı "Sakın bir daha ağzından baba kelimesi çıkmasın", deyip kızını kolundan tutarak fırlatmıştı.
Genç kız , küçük yeğeninin "Baba" demesiyle eskiyi dönüp hatırlamıştı. Abisinin ve yeğeninin oyun oynamalarını tebessümle izledi. "Gel sende"diyen abisinin yanına gitmek için oturduğu yerden kalktı ama kapıdan babasının geldiğini görünce "Ağabey ben odama çıkıyorum. Var mı bir isteğin?" diye sorunca adam kafasını kapıya doğru çevirip kardeşinin neden odasına çıkmak istediğini anladı. "Yok güzelim, çık odana sen" Genç kız odadan çıkar çıkmaz nefesini dışa verdi ve gözlerini devirdi. Odasına gitmek için koridora doğru yönelen kız aşağıdan gelen sesle arkasına döndü "Dilda bir gelir misin?" diyen yengesinin yanına gitmek için merdivenleri inip mutfağa girdi. "Efendim yenge" Zelal tezgahtaki tabakları uzattı "Şu tabakları erkeklerin odasına çıkarıver" Dilda yengesinden tabakları alıp mutfaktan çıktı. Büyük kapının açılmasıyla arkasına dönen kız küçük abisini ve oğlan kardeşlerini görünce "Hoşgeldiniz" dedi "Hoşbulduk Dilda'm. Ağabeyim nerde?" "Yukarıda" Genç adam kardeşinin yanından geçerken alnına küçük bir öpücük bıraktı. Dilda abisinin uzaklaşmasıyla en küçük kardeşine döndü "Ooo Berat Ağa yine ne haltlar yediniz?" Baran hafifçe gülerek "Ben sizi yalnız bırakayım en iyisi kardeşlerim" deyip o da yukarı çıktı. Dilda elindeki tabakları avludaki masaya bıraktı ve ellerini beline koydu. Tek kaşını kaldırarak "Eee anlatacak mısın bıremın?" dedi. Berat ensesini kaşıyarak ablasına baktı. "Seni bekliyorum Berat Ağa" Berat zar zor konuşmayı başardı "Ya okulda tartıştık biriyle" deyip geçiştirmek istedi."Berat!." Ağabeylerinin sesini duyan ikili kafalarını yukarı kaldırdılar"Hadi Dilda tabakları getir sofraya oturacağız" diyen adam içeri girdi. Genç kız biraz önce masanın üstüne koyduğu tabakları aldığı gibi yukarı hızlıca yukarı çıktı. Çıkarken "Yemekten sonra yanına geleceğim bıremın" dedi. Berat kafasını yukarı kaldırıp derin nefesini verdi ve o da ayaklarını sürüye sürüye yukarı çıktı.
***************
Saraçoğlu Konağında da yemek telaşı vardı.Hizmetçiler odalara yemekleri taşıyorlardı.Kadınlar oda da yemeklerine başlamak için Lerzan Hanım'ı,erkeklerde Ejder Ağa'yı bekliyorlardı. Odalarından çıkıp yemek yemek için aşağı inerken Lerzan Hanım konuşmaya başladı"Bu oğlan vallahi akıllanmayacak ağam"dedi yaşlı ve bir o kadar güzel kadın. Ejder Ağa ellerini arkasında kavuşturmuş yürürken "Ardil'e söyleyeceğim çeki düzen versinler Dewran Ağa'ya. Ben çeki düzen vermeye kalkarsam kötü olacak Lerzan" diyerek karısına karşılık verdi. Ejder Ağa ve Lerzan Hanım yemek yiyecekleri odaların önüne gelince birbirlerine 'Afiyet olsun' deyip odalara girdiler.
Ejder Ağa'nın gelmesiyle odadakiler toparlandılar. Adam baş köşeye oturup oğullarını da buyur etti.Herkes sessizce yemeğini yemeye başladı ama Ejder Ağa dayanamadı "Ne zaman bitecek bu haytalıkların Dewran Ağa?"dedi kaşığına çorbasını doldururken. Dewran duraksadı ve gerilmeye başladı. Kendince 'Alt tarafı tartıştım niye bu kadar uzatıyorlar ki?'diyordu.Düşüncelerinden sıyrılıp babasına cevap vermesi gerektiğini hatırladı"Baba,arkadaşla atıştık biraz işte"Ejder Ağa umursamaz bir şekilde çorbasını içerken gözlerini oğlunun gözlerine kenetledi. Bakışlarından her şey anlaşılıyordu. Adam gözlerini küçük oğlundan çekmeden büyük oğluna konuştu"Ardil,kardeşinle konuşun.Halledin şu yaramazlığını"dedikten sonra yemesine devam etti. Kardeşlerinin bu komik ve gergin haline gülmemek için zor tutan Azad ve Aras kafalarını yere gömmüşlerdi.Onların güldüklerini gören Ardil ise uyarıcı bakışlarını savurmadan geri durmadı.
Saraçoğlu kadınları da yemeklerini yiyorlardı.Burada da sessizliği bozan evin küçük kızı Rojbin oldu."Daye, Ardil ağabeyim ne zaman evlenecek?"Lerzan Hanım elindeki kaşığı bırakarak "Tez zamanda keçamin". Bu sefer lafa evin büyük kızı olan Özlem girdi "Kimle evlendirmeyi düşünüyorsun daye?" Yaşlı kadın ağzındaki lokmayı çiğnedikten sonra "Şanver aşiretinin kızı Rojda'yı uygun görüyorum Özlemim" "Eli ayağı düzgün, huyu suyu da iyi Ardil'in yanına yakışacak güzelce bir kız" Rojbin gülümsedi"Ee o zaman düğün yakındır" Lerzan Hanım tebessüm etti kızına"Allah'ın izniyle öyledir kızım"
Erkekler yemeklerini bitirmiş sohbet ediyorlardı. Ardil telefonuyla oynayıp sohbete katılmayan Dewran'ı görünce laf attı"Dewran az gel senle konuşalım" sonrasında da Azad ve Aras'a kafa işaretiyle kendilerininde gelmesini söylemeye çalıştı. Dewran telefonu cebine koyup abileriyle odadan çıktı. Ardil önde Aras ve Azad'da yanında Dewran' da sıkıntılı bir şekilde arkadan geliyordu. Biraz ilerledikten sonra bahçedeki kamelyaya oturdular ve Ardil konuşmaya başladı"Neden kavga ettin bıremın?" Dewran sıkıntılı nefesini verdi"Kafam dağınıktı. Aslında kötü bir şey demedi sadece dayanamadım.Yoksa yakın arkadaşım" Azad kollarını göğsünde bağlayıp "Kim peki bu arkadaşın ve kafanın dağınık olmasının sebebi nedir?"sorusunu yöneltti kardeşine. Dewran konuyu uzatmak istemedi ve açıklamasını yaptı"Harzem aşiretinin en küçük oğlu Berat" "Ooo demek Harzem aşireti" dedi Azad ve ekledi "Peki kafanız niye dağınıktı Dewran Ağa?" "Ağabey artık gidebilir miyim?"dedi Ardil'e. Ardil olumlu anlamda başını salladı "Yakın bir zamanda evimize davet edelim onları" Dewran giderken "Babamla konuşursun bıremın" deyip eve girdi. "Bu oğlan delirtecek beni. Bir de Harzemlerin oğluyla kavga etmiş" dedi Azad. "Niye bu kadar önemsedin Harzemler olmasını " diye merakla sordu Aras. Ardil ise sessizce iki kardeşinin konuşmalarını dinliyordu."Bıremın senin Rıha'dan haberin yoktur?Harzemler Rıha'nın en barbar aşireti, biri bir şey dese de vursak diye bakıyorlar.Bilmez misin Amed'de ki vukuatlarını?Yakıp yıkıyorlar. Hele bir kız kardeşleri varmış daha görmek nasip olmadı aynı şehirde olmamıza rağmen erkek gibi kız diyorlar.Kardeşleri gibi manyakmış." Aras ve Ardil Azad'ı pür dikkat dinliyorlardı. Azad devam etti" Amed'de ki olayda evi silahla basan o kızmış" "Bak güçlü bir aşiret olduğunu biliyordum ama bu kadarını duymamıştım.Napayım üniverseteye gittim sonra zaten askerdeydim.Daha yeni geldim sayılır. Bilmemem normal." Azad 'doğru' anlamında başını salladı. Azad tekrar konuşmaya başladı. "Ayrıca kız çok güzlemiş,bastığı yeri titreten yiğit,cesur bir kızmış." Ardil ve Aras bakışıp gülüştüler. "Sen kızı görmediğin halde böyle hayran hayran anlatıyorsun görsen dilin tutulup konuşamayacaksın herhalde?" Azad gözlerini devirdi. "Ha ha ha çok komik gerçekten ağabey. Geldiğinde hepimizin nutku tutulursa hatırlatırım bu sözleri"Ardil, Aras ve Azad' a gülerek " Hadi hadi içeri girelim senin övmelerini sonra dinleriz" deyip kardeşleri önde o arkada eve doğru yürüdüler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
URFALI SEVMİŞ
General FictionAnnesinin ölümüyle yıkılmış, baba sevgisinden zerre haberi olmayan her türlü zorluğa karşı göğüs geren bir kız... Sevdiği kızdan senelerce uzak kalmış ama sonunda onunla evlenecek bir adam... Aşktan bi haber olup Urfalı bir güzele gönlüne kaptıran b...