03.15

38 7 9
                                    

GECE 3.15

KİM TAEHYUNG'UN AĞZINDAN:

Bugünlerde kafam çok bozuktu. Kendimi toparlamam lazım acilen. Kafamdaki düşüncelerimle oturduğum yerden doğruldum. Masanın üzerindeki telefonuma uzandım ve
ekranını açtım. Ekranı açmamla 12 arama ve 50 ye yakın mesaj görmem bir oldu. Şaşırdım mı? *Şaşırmadım. Eski sevgilim Eun-Kyung. Beni kandırdığı yetmiyormuş gibi birde hiç bişey olmamış gibi arıyıp benimle konuşmaya çalışıyordu. Telefonu koltuğa bırakıp banyoya geçtim. Banyoda yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Odama geçip üzerimi çıkardım ayakkabılarımı giyip dışarı çıktım. Her gece gittiğim sahile inip denizle aşk yaşıyacaktım. Sahil evime çok yakındı bu evi bilerek seçmiştim. Araba kullanmak yerine müzik dinleyerek yürümeyi daha çok seviyorum. Sahile gitmek için girdiğim ara sokakta bağırış sesleri geliyordu. 2 kız kavga ediyordu. Kumral olan kız bağırıyordu. Sarışın olan elini tutuyordu. Neden elini tutuyordu? Biraz daha yaklaşınca anladım çünkü kumral olanın elinde bıçak vardı. Biraz daha yaklaşınca kumral olan kafasını kaldırıp bana baktı. Ne kadar sinirli olduğunu görebiliyordum. Sarışın kız fırsatı kaçırmadan kumral kızın saçından tutup bıçağı alıp arkaya doğru atmıştı. 2. kez kız kavgası izliyordum. Kızlara döndüğümde kumral kız bir tane daha bıçakla kıza saplandı. Hemen yanlarına gidip kızın elinden bıçağı aldım ve attım. Kız bana ne yaptığımı sorgular gibi bakıyordu.

" Ne yaptın sen ?" diye bağırdım. Kız yanıma sessizce yaklaşıp :

" Sanane." dedi ve telefonunu yerden aldı. Bana dönüp:

" O kıza yardım filan etmeye kalkışmayacaksın heralde hani kendini öldürmüş olursun."

Cidden fazla iddialı konuşuyordu. Telefonumu çıkartıp 112'yi tuşladım. Hattın diğer ucunda gelen sese karşılık verdim:

" Alo merhaba polismi? Bir ihbard-"

"Ne yapıyorsun sen! Senide mi öldüreyim burada?(!)" Tam tahmin ettiğim gibi deliye dönmüştü.

"Hayır bu kızı hastaneye götüreceğiz! Sende polise gidiceksin ve ihbar ediceksin, kendini." Kızın surat ifadesi bir anda değişti. Arkamdan gelen sesle arkamı döndüm 7 tane silahlı adamlar buraya doğru koşuyordu tek bir adam koşmuyordu ve deli gibi bağırıyordu.

" KİM QUİNN Bİ! SONUN GELDİ KAÇMAYA ŞANSIN YOK!" Kim Quinn Bi kim be diye düşünürken arkamdaki kız konuştu:

"YOUNG-SOO? Siktir." Bir anda elimden tutup yerdeki kızı kucağına almaya çalıştı ve bana dönüp:

"Yardım et hadi lütfen." Başımı olumlu anlamda sallayıp Iseul'u kucağıma alıp Quinn Bi ile koşmaya başladık. Arkadaki adam hala bağırıyordu. Ben Quinn'i takip ediyordum o nereye gidiceğini bilir diye düşünüyorum. Hiç görmediğim bir araya girdik ve saklandık.

"İsmin ne?" Quinn'in sorusuyla ismimi söyledim.

"Taehyung. Kim Taehyung." Başını onaylar gibi salladı ve etrafı kontrol etti.

"Evin müsait mi? Sadece 2 gece kalacağım lütfen çok ihtiyacım var."

"Müsait kalabilirsin." Ağzımdan bu kelimeleri nasıl çıktığını bile anlamamıştım ama zor durumdaydı bu yüzden 2 gece idare edebilirdim. Umarım. Etrafı kontrol ettikten sonra yerden yavaşça kalktım ve Iseul'a baktım. Çok fazla kan vardı ve baygındı. "Hadi gidelim bir an önce." Quinn-Bi tamam anlamında ayağa kalktı ve dengede durmaya çalışıyordu bana fark ettirmemeye çalışsada anlamıştım. Elleri titriyordu korkudan. Ah tabi benimde ondan bir farkım yoktu. "Eğer çok kötüysen koluma girebilirsin. Utanmana gerek yok."

"Hayır iyiyim ben." diye birden tersledi. Anlamamış gibi baktım ve yürümeye başladım. Hayır yani sanki hayır teşekkürler diyemiyor.

Eve geldiğimde Quinn-Bi'ye anahtarı uzattım açması için. Elimden anahtarı alıp kapıyı açtı. Etrafı kontrol edip içeri geçti ve yol verdi. Bende geçtim. Kızı koltuğa yatırıp odamdan yardım çantasını getirdim. Quinn-Bi anlamamışçasına bakıyordu.

"Ne yapıyorsun?(!)" diye birden bağırdı.

"Ne yapıyor gibi görünüyorum. Tedavi edeceğim." Bir anda koltuktan kalkıp yanıma geldi. Elimdekileri almaya çalıştı.

"Saçmalama ver şunları ölecek o bırak!" diyerek çekiştirmeye başladı. Bir anlık sinirle karnına vurarak ittirdim. Yere düşüp bana sinirli bir şekilde baktı.

"Asıl sen saçmalama insanları öldürerek bişeye varamazsın hemde daha bu yaşta! Kaç yaşındasın sen?"

"19. Hem sanane ya! Belki o da birisini öldürdü. Ceza olarak onunda ölmesi lazım." Nasıl bu kadar rahat ve vicdansız olabilir? Bir de kız olacak.

"Eğer tedavi etmeme izin vermezsen polis çağıracağım ve seni kovacağım." Derin bir iç çekerek:

" Peki et bakalım." Zafer kazanmışçasına gülümseyerek karnını açtım ki şaşırmama engel olamadım. Kızın karnı çok kötü olmuştu. Quinn-Bi'ye baktığımda o da beni izliyordu. Neden beni izliyordu? Ben bakınca birden doğrulup Iseul'un karnına baktı. Elimi ittirip:

"Ben yaparım geç şu koltuğa." dedi dediklerini yapıp koltuğa geçtim ve onu izlemeye başladım. İşini profisyonelce yapıp karnını kapattı. Karşımdaki koltuğa oturup başını geriye doğru attı. Birden telefonu çaldı. Telefonu cebinden çıkartıp baktığında yüz ifadesinden korktuğu belli oluyordu. Açmakla açmamak arasında kalmıştı. Bana bakıp telefonu açtı.

"Alo efendim baba?" arayan babasıydı.

"Ne yaptın kızım? Iseul yaşıyor mu?" telefonun sesi buraya kadar geliyordu ama Quinn-Bi cevap vermiyordu. Hattın ucundan birden bağırma sesi geldi.

" BEN DEDİM SİZE YAPAMAZ DİYE! ZATEN BİR BOKU BECERSEN ŞAŞIRACAĞIM QUİNN!"

" ABİ BAĞIRMAYI KESTE Bİ DİNLE. Tam öldürecektim Young-Soo geldi. Bende kaçtım. Iseul'u da aldım. Şuan yanımda."

"Başka birisi var mı yanında? Başka biri gördümü?" Bana baktı.

"H-hayır görmedi."

" Hemen buraya gel. Nerde saklanıyorsan orda bulur seni Young-Soo. Hızlı ol. Iseul'un işini bitirmeden buraya gelme."

" Baba, ben öldürmek istemiyorum."

" NE DİYORSUN SEN YA! "

"Öldürmeden gelsem?"

" O kız kız kardeşini öldürdü hatırlıyorsan." Biraz bekledi ve telefonu kapattı. Birden kapı çalmaya başladı. Kesinlikle Young-Soo geldi.

"QUİNN? ORADASIN BİLİYORUM. AÇ ŞU KAPIYI! AÇSANDA ÖLECEKSİN AÇMASANDA." Qunn-Bi'ye baktığımda ağlayacak kadar kötü olmuştu. Tam yanına gidicektim ki kapı kırıldı. Young-Soo denilen adam içeriye girer girmez Quinn-Bi'ye tokat atıp Boğazını sıkmaya başladı.

"Seni orospu. Sen benim Iseul'uma nasıl dokunursun." Daha çok sıkmaya başlamıştı ister istemez kötü olmuştum. Tam yanına gidecektim ki birisi arkadan beni tuttu.

" Ona sadece dokunmadım, Young beycik. Onu kestim." bu kız napıyor? Kendisini öldürtecek heralde.

" Sen nasıl?" diyerek yumruklamaya başladı. Quinn-Bi bayılacak kadar dayak yemişti. Silah çıkartıp başına dayadı. Tam vuracaktı ki Iseul dan gelen sesle durdu:

" Young dur bı-bırak onu ben halledeceğim ama ilk burdan gidelim lütfen." Young-Soo Quinn'e bakıp karnına tekme attı ve Iseulun yanına gidip kucağına aldı. Bana bakıp:

" Seninlede sonra görüşeceğiz." diyip gitti. Quinn'in yanına gittiğimde baygın olduğunu gördüm. Kucağıma alıp koltuğa yatırdım ve karnını açtım. Çok fazla kızarık ve morarık vardı. Karnına krem sürüp sardım. Kucağıma alıp kendi odama çıkardım. Üstünü değiştirdim ve yatağıma yatırdım. Kendi üstümüde banyoda çıkartıp son bir kez Quinn'e baktım. Çok güzel uyuyordu. Yanına yatsam bana kızar mıydı? Ayağa kalkıp yanına yattım ve arkasından sarıldım. Çok güzel kokuyordu. Ellerimin üstünde küçük bir el hissettim, ellerimi tutmuştu..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 11, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÖLÜM SEBEBİM -KİM TAEHYUNG-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin