i dont want someone like you,i want you.

356 24 15
                                    

"Bugünlük bu kadar arkadaşlar,çıkabilirsiniz." Genç çocuk, hocasının dersi bitirdiğini bildirmesiyle yavaşça ayaklandı sırasından. Masanın üzerindeki kitaplarının yanına koyduğu sırt çantasının kulpunu omzuna attıktan sonra masanın üzerinde geriye kalan kitaplarını da toparlayıp yavaşça sınıftan çıkmak için sınıfın kapısına doğru ilerlemeye başladı. Koca sınıftaki kalabalığın bir anda kapıya doğru ilerlemesi ufak çaplı bir sıkışıklığa neden olmuştu tabi ancak genç çocuk kolayca bu kalabalığın içinden çıkıp kendini sınıftan dışarı atabilmişti.

Kitaplarını bırakmak için koridordaki dolaplara doğru ilerlerken kolundaki saatine baktı,normalde dersinin bitmesi gereken saatten erken bitmişti ve büyük bir ihtimalle de arkadaşları şu an dersteydi.'En iyisi onları kantin de beklemek' diye geçirdi içinden. Cebindeki telefonu çıkarmış arkadaşlarına dersten erken çıktığını ve onları bekleyeceğine dair bir mesaj yazmaya çalışırken bir yandan da üzerinde kırmızı renkte beş harfinin bulunduğu altındaki küçük hazne de ise beyaz kağıdın üzerine Jeon Jungkook isminin yazdığı dolabının kapağını açmaya çalışıyordu.

Dolabın şifresini girmiş kapağına uzanıp açtığı sırada dolabın içerisinden bir kağıt yavaşça yere doğru süzülmüştü. Genç çocuk düşen kağıdı son anda farketmiş ve elindeki telefonu yavaşça dolabının içerisine bırakırken tanıdık gelmeyen bu kağıt parçasının ne olduğunu anlamaya çalışırcasına kaşlarını çatmıştı. Eğilip kağıdı aldı yerden. Hala çatıktı kaşları ve sorgularcasına kağıda bakmaya devam ediyordu. Böyle bir şeyin ona ait olması imkansızdı çünkü dolabının içinde sadece ders kitaplarını koyuyordu,notlarını tuttuğu defterleri ise yurt odasındaydı ve o böyle küçük kağıtları kullanmayı sevmezdi notlarını sadece düzgünce defterlerine geçirirdi. Derse girmeden önce kitaplarını almak içinde uğramıştı dolabına ve kesinlikle bu kağıt parçasına dair en ufak bir iz yoktu o zaman,zaten dolabın kapağını açmasıyla yere düşmesinden belliydi birisi ders sırasında dolap kapağında bulunan ufak aralıklardan içeriye atmıştı bu kağıt parçasını.'Kim neden böyle bir şeyi yapsın ki?' diye geçirdi içinden.

Daha fazla kendini merakta koymamak adına yavaşça aralamaya başladı dörde katlanmış beyaz kağıdı. Avuç içi kadar olan bu kağıt parçasının üzerine hemen yapmaya çalıştığı ufak bir göz taramasıyla birlikte  oldukça düzgün bir el yazısıyla birkaç cümle sıralandığını farketmişti. Ne yazdığını anlamak için içinden okumaya başladı yazan metni.

"Sevgili Jungkook" diye başlıyordu bu ufak kağıt parçası üzerine yazılmış olan metin,ki anlaşılan bir mektuptu bu ve kesinlikle kendisine yazılmıştı,-tabi okulda geriye kalan diğer jungkooklardan biriyle karıştırılmadıysa-, şimdilik bu mektup kendisine yazılmıştı.

"Bu mektubu eline geçtiğinde ne kadar şaşıracağını şu an bu mektubu kaleme alırken gözlerimin önünde canlandırabiliyorum. Eminim şu anda o güzel beyninden milyonlarca soru geçiyordur. Örneğin bu mektubu kim yazdı,ne için yazdı,gerçekten bana mı yazdı yazma sebebi neydi ve daha bir sürü ardı  arkası kesilmeden devam eden sorular zincirine sahipsin, biliyorum.

Sana kim olduğumu şu an için söylemeyeceğim bunun için biraz daha beklemen gerekecek  ancak ilk önce şunu bilmelisin ki bu mektubu sana yazdım Jeon Jungkook emin ol bu mektup senin için yazıldı ve zamanla bulacağın diğer mektuplar da senin için yazılacak. Bu mektubu ne için,hangi sebebe dayanarak yazdığımı sorarsan da bunu ancak şu şekilde açıklayabilirim sanırım, arkadaşlarım sana ne kadar umutsuz bir şekilde aşık olduğumun farkındalar Jungkook,fakat seninle konuşup sana açılacak cesarete sahip değilim bunu da biliyorlar ve bu cesarete sahip olmama sebebim sadece birkaç tane değil emin olabilirsin bundan sana zamanla diğer mektuplarımda bu sebepleri de açıklayacağım belki beni anlayabilirsin o zaman. Ve onlar benim gün geçtikçe senin için ne kadar üzüldüğümün,kalbimin kırıldığının ve sana gün geçtikçe daha da çok aşık olduğumun farkındalar ve onlar maalesef ki birbirimize uygun olmadığımızı düşünüyorlar Jungkook,başka birini sevmem için beni ikna etmeye çalışıyorlar,haberim olmadan benim için randevular ayarliyorlar ve kendimi bir anda hiç tanımadığım biriyle bir masada yemek yerken ya da bir şeyler içerken buluyorum. Ancak sadece bedenen ordayım kalbim ve ruhum tamamiyle senin yanında. Sadece zorla randevuya çıktığım o insanlar da değil etrafımdaki herkeste seni aradığımı zamanla farkettiler ve sana benzeyen bazen dıştan bazen içten insanlarla beni buluşturmaya hatta bazen sanki tesadüfmüş gibi tezgahlar kurarak bizi karşılaştırmaya çalıştılar,ne yazık ki bunların hiçbirini yutmadım çünkü ben sana benzeyen birini istemiyorum,ben seni istiyorum Jungkook her ne kadar imkansız olsa da ruhumu parçalara ayıran bu istekten vazgeçemiyorum. Belki de şu an içinden bütün bunlardan banane diye geçiriyorsun ya da belki de benim kim olduğumu bilme isteğin daha da körüklendi daha da meraklandın benim için bilemiyorum kestiremiyorum düşüncelerini her ne kadar uzaktan da olsa tanımaya çalışıyorum seni ama seninle bire bir iletişim de olmadıkça nasıl bu konuda kendime güvenerek söz sahibi olabilirim ki ama degil mi? 

Sana söylemek istediğim daha milyar tane şey var ama bu daha ilk mektubum ve seni hemen hepsiyle  boğmak istemiyorum zamanla her mektupta daha da açıklayacağım kendimi düşüncelerimi seninle paylaşmak istediklerimi belki bir umut sende bana bir yerden sonra yazmaya başlarsın ha Jungkook ne dersin?


Sanirim şimdilik söyleyeceklerim bu kadar,mektubun eline geçtiğini ve onu okuduğunu görmek için gizli bir köşeden seni takip ediyor olacağım jungkook, eğer beni merak ettiysen ve bir sonraki mektubumu bekliyor olacaksan lütfen bu mektubu ceketinin montunun pantolonun ya da ne bileyim gömleğinin cebine koy bunu göreceğim ve diger mektubumu beklediğini bileceğim. Ama yok bir daha bu mektuplardan biriyle karşılaşmak istemiyorsan o zaman bu kağıt parçasını milyon parçaya ayır ve dolapların biraz ilerisindeki çöp kutusuna at lütfen,bunu da görmüş olacağım ve bir daha bu mektuplardan biriyle karşılaşmayacağının temennisini veriyorum şimdiden sana -en azından benim yazdiklarimdan biriyle karşılaşmayacağını söyleyebilirim-, tekrar görüşene -umuyorum ki öyle olur-kendine iyi bak Jungkook,seni sevdiğimi şimdiden bilmeni ve bunu hep hatırlamanı istiyorum her ne kadar hakkım olmasa da buna,

ve son olarak arkadaşlarım denizde birden fazla balık olduğunu söylüyorlar Jungkook ancak sen benim Nemo'msun."


Genç çocuk,şaşkınlık dolu yüz ifadesiyle elleri arasında sıkıca tuttuğu kağıt parçasına bakmaya devam ediyordu. Allak bullak olmuştu,ne yapacağını nereye gidecegini ne düşüneceğini hatta kim olduğunu bile biraz unutmuştu.
'Kendime gelmeliyim' diye fisildadi yavaşça önündeki kağıda doğru bakarken.Bir anlık kendisini toparlamasinin verdiği etkiyle hızla kitaplarını dolaba atmış az önce dolaba bıraktığı telefonunu kapıp dolabının kapağını örtmüştü ve tam bu sırada gözlerine biraz ileri de duran mektupta da bahsi geçen çöp kutusu takılmıştı.

Gözleri bir elinde tuttuğu kağıt parçasına bir çöp kutusuna kayarken en sonunda ne yapması gerektiğine karar vererek elindeki kağıdı sarsak hareketlerle katlayip ceketinin cebine koyarken aynı anda çöp kutusuna arkasını dönüp geldiği yöne doğru ilerlemeye başlamıştı.







şimdiden okuyan gözlerinize teşekkür ederim,yorumlarınızı bekliyor olacağım 🙏

Dear Jungkook, |J.jk + P.jm| Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin