Tüm Belalar Beni Bulur

183 22 9
                                    

Doğrudan bana bakıyordu. Alaycı bir gülümsemeyle. Baştan aşağı beni süzdüğünü hissettiğimde hem rahatsız olmuş hem de sinirlenmiştim. Ona doğru bir hamle yaptım ama taş gibi bir şeye çarpınca 'doing' oldum. Ne lan n'oluyo hop derken çarptığım şeyin ne olduğuna bakmak için kafamı kafamı kaldırdığımda en az iki metre olan bir kas yığınıyla karşılaştım. Taştı hem de her bakımdan. Yüzümde istemeden mal bir gülümseme oluşurken adam bana tepki bile vermemişti. Bozuntuya vermeden 'dingilin' daha deminki olduğu yere baktım. YOKTU!!

Hayır, anlamadığım şey neden ben onun olmasını beklemediğim bir anda ortaya çıkıyordu ve neden bir anda ortadan kayboluyordu ? Bunun iki açıklaması olabilirdi. Ya ışınlanmayı bulmuştu ya da ben şizofrendim. İkinci seçenek daha mantıklı gelince etrafıma bakınmayı bıraktım.

Aslında benim için gayet mantıklı bir şeydi. Etrafımdakiler bana hergün beş porsiyon şizofren derdi. Onlar haklı olabilirlerdi ya da onların bana bu kelimeyi sık kullanmaları sonucu bilinçaltım durumu kabullenmiş olabilirdi.

Kermese geldiğimden beri yaşadığım olayların ve esmer dingilin beynimin bir kurgusu olduğuna kendimi inandırıp Kübra'ya döndüm.

"Ben şizofrenim herhalde." dedim sırıtarak.

"Manyak mısın lan sen, duygularının değişim hızı ışık hızıyla yarışacak neredeyse!!"

"Haha komiksin tamam ama ben gerçekten şizofrenim"

"İyi o zaman ben okula gidiyorum bir 'şizofrenle' uğraşamam."dedi Kübra şizofrenin üstüne basarak ve yürümeye başladı. Bir yandan da söyleniyordu:

"Mal kız cidden, insanlar bize bakarken şizofrenim demesi gerçekten şizofrenik bir davranış ama bunu anlayacak kapasite nerede aklı anca midesine çalışır. Birazcık beni örnek alsa ah ahh" dedi bana mesaj göndermek istercesine.

Arkasından ona yetiştim "O neydi gız?" dedim muzipçe. "Kendini mi övüyorsun yoksa sen?"

Gözlerini devirdi. Kim bilir benim hangi özelliklerimden muzdaripti? Bazen saçmalıyordum hatta çoğu zaman saçmalıyordum, bazen karışmamam gereken işlere profosyenelce burnumu sokabiliyordum, bir anda beklenmedik tepkiler verebiliyordum, arada bir de insanların yemeklerini çalabiliyordum ama bunların hepsi masum hatalardı. Yani bence öyleydi. Ama bu bendim, en azımdan kendimdim. Dışarıdaki insanların çoğu elalem ne der diyerek hareket ettiği için kendini unutuyordu. Aslında insanlar beni örnek almalılardı ya da düşüncelerimi.

Bazen Kübra'yı kıskanıyordum. Çoğu zaman mantıklı şeyler düşünür mantıklı konuşurdu. En azından bir dediği diğerini tutardı. Doğru kararlar verir, verdiklerini de uygulayabilirdi. Belki de biz bu yüzden yakın arkadaştık. Çünkü benim arkamı toplayabilecek kapasitedeki sayılı insanlardandı. Fiziksel bakımdan da kıskanıyordum. Uzun boylu, incecik çok güzel bir kızdı. Giydiği her kıyafeti kendine yakıştırırdı. Bu yüzden bulunduğu her ortamda dikkat çekebilirdi.

Bense onun tam tersiydim. Sarışın bir kız olmam dışında her bakımdan farklıydım. Aklım gerçekten de yemekten başka bir şeye çalışmazdı. Nerede bir kavga görsem orada bitiverirdim. Anında karar verme yeteneğimin dışında verdiğim kararlardan dolayı hep bir pişmanlık yaşardım. Fiziksel olarak da aşırı zıttık. Bir kere o esmer ben sarışındım, o zayıf ben şişmandım, o çok güzel ben çirkindim. Tamam aslında o kadar da çirkin değilim, yani bence. Biraz kendime dikkat etsem, az yesem spor falan yapsam gayet güzel olabilirim. Ama kim uğraşacak ki ben böyle iyiyim.

"Otobüse binmeyi düşünüyor musun ?" dedi Kübra sabırsızca

"Yoo, üç saat burada bekledikten sonra bineceğim" dedim tersleyerek.

Diğer insanlara olan sabrını bende nedense uygulayamıyordu. Sebepsiz yere ve durmadan bağırıyordu. Ve ben de çoğu zaman sabredemiyordum. Bu yüzden kaç kere olup olmadık yerlerde birbirimizi kırmıştık.

"Haha tamam komiksin şimdi otobüse biner misin!" dedi Kübra otobüsün içinden bana doğru bakarak.

Hiç konuşmadığımız otobüs yolculuğu boyunca System Of A Down dinledim. Arkadaşlarım müzik zevkimi beğenmezlerdi, çünkü çok ağır dinliyormuşum.

Okula girdiğimizde bahçede hiç kimse yoktu. Saate baktığımda dersin ilk yirmi dakikasının bittiğini gördüm. Bu saatten sonra da fizik hiç çekilmez diye kantine yönelmiştim ki Kübra kolumdan tutarak sınıfa yürümeye başladı. Evet her zamanki inekliğini yine yapmıştı.

Sınıfa girdiğimizde hoca önce pis pis bana baktı ve Kübra'ya bakarak konuşmaya başladı

"Hadi yanındaki kılıksızı anladım da sen neden geç kaldın yavrucuğum? Açıkçası beni biraz hayal kırıklığına uğrattın." dedi ve o yaşına bakmadan yavru köpek bakışı attı. Hayır lan kim oluyorsun da bana kılıksız diyorsun ha, pis moruk n'olacak.

"Özür dilerim hocam bir daha geç kalmayacağım" dedi Kübra benimle son konuştuğunun aksine. Ben olayın şokunu atlatmaya çalışırken canım arkadaşım benden önce davranarak sıraya oturdu. Garip bir ifadeyle Kübra'ya bakıyor olacağım ki sınıf hafif kıkırdamaya başladı. İfademi düzeltip sıramdaki yerimi aldım. Normalde bu mal hareketime ben de gülerdim ama hiç havamda değildim.Bir kere bugün hem çok değerli dönerimi yere şehit vermiştim hem de Kübra'nın tribini çekmiştim. Bir de esmer dingil vardı tabi.

Sıraya kafamı koydum, kafamdaki tüm düşünceleri atıp bugün yaşadığım olayları düşündüm. Acaba gerçekten öyle biri var mıydı yoksa sadece benim hayal ürünüm müydü? Eğer varsa cidden yakışıklıydı ama  pisliğin tekiydi. Onlara verdiğim tepkileri, konuştuğum şeyleri anlıyormuş gibi davranmıştı. Ama Antalya'ya sadece tatile gelen gavurun teki olduğuna emindim.

"Sude kalkacak mısın yoksa burada mı sabahlayacaksın?"

Duyduğum sesle gözümü araladım. Kübra mal mal bana bakarken sınıfın dağılmış olduğunu farkettim. Bir dersi daha uyuyarak tamamlamıştım.

"Kalktım ben, kulağımın dibinde bağırmasan da olurdu yani." dedim eşyalarımı toplamaya başlarken.

"Bir saattir seni uyandırmaya çalışan ebemdi sanki, bırakıp gidecektim ama arkadaş yüreği işte" dedi. Mal ya bir de utanmadan duygusala bağlıyordu.

" He tamam ya şimdi o arkadaş yüreğini de alıp gidebilirsin canım." dedim gıcık ve şirin bir sesle.

"İyi be sana da iyilik yaramıyor. Ben gidiyorum o zaman, hadi görüşürüz." dedi ve yanağımı öpüp gitti.

Ben de eşyalarımı toplamıştım. Dışarı çıktığımda okul servislerinin gitmiş olduğunu görünce içimden bir 'of ' çekip yürümeye başladım. Kulaklığımı takıp Imagine Dragons'tan "Bleeding Out" u açtım. Nedense çok dalgındım, sanırım uykudan hala tam uyanamamıştım. Dinlediğim şarkı nakarata gelince insanların gürültüsünü duymaz oldum. Kafamı istemsizce sallarken müziğe yoğunlaştım ve gözlerimi kapattım.

Şarkının nakaratı bitince gözlerimi açtım. Bazı insanlar bana dehşetle bakıyorlardı. Karşımda bana hızla yaklaşan arabayı gördüm ve korkudan olduğum yerde kalakaldım. Hareket edemiyordum. Arabanın sağır edici kornasıyla birlikte duyduğum son şey bir kızın tiz çığlığıydı.

 

Umarım beğenmişsinizdir. Her zamanki gibi yorumlarınızı (olursa eleştirilerinizi :)) ve votelarınızı bekliyorum. 

Not: İki yerde müzik grubundan bahsettim, bakmanızı tavsiye ederim. Bana sorarsanız çok iyiler :D Eğer hoşunuza giderse ileriki bölümlerde de buna benzer şarkı  veya şarkıcı paylaşabilirim. Neyse kendinize iyi bakın, seviliyorsunuuz ♥

Aynı Kermesin AltındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin