Olduğum pozisyondan doğrulup çevrenin dağınıklığına baktım. Elimi saçlarımın arasından geçirerek beynimde oluşan binlerce düşünceye daldım. Masum bir insanı öldürmüştüm az önce gerçi insan diyebileceğimi sanmıyorum ama yine de içimde kötü bir his vardı. Bu düşüncelerle aralık kapıyı kapattım ve eskiden hiç bu kadar harika görmediğimiz ama şimdi gözüme çok sevimli gelen koltuğa oturdum. Belkide yorgunluktan böyle hissetmişimdir. Odadaki berbat kokuyu soluyarak gözlerimi kapattım. Bütün bunların bir rüya olmasını dilerdim...
***
Yüzümde süzülen sıvının ıslaklığıyla gözlerimi açtım. Salona şöyle bir göz attım, yerde yatan cesete baktım. Artık stresten karnıma ağrılar girmeye başlamıştı. Dahasıysa ortada büyük bir problem vardı. Ailem... Onlara ne olmuştu?
Çevreye göz atacaktım fakat önce olayların şokunu atlatmak için banyoya gidip yüzümü yıkadım. Soğuk su yüzüme vurdukça kendime geliyor ve olumlu düşünmeye çalışıyordum. Ellerimi sarı desenli havluya sildikten sonra mutfağa yöneldim. Gerçekten çok acıkmıştım. Tezgah çok düzenliydi ve dahası ocakta çay yoktu ki -her sabah mutlaka çay demlerdik- bu beni daha da endişelendirdi. Dolaba yönelip yiyecek bir şeyler aradım. Yazlığa gelirken aldığımız yumurta ve süt açılmamıştı. Hiçbir sey düşünmemeye çalışarak soğuk süte elimi uzattım. Tezgahtaki kaseyi aldım ve sütle doldurdum. Masanın yanındaki açılmamış torbalara göz atarak mısır gevreğini aldım. Bu küçük kahvaltı bana okul sabahlarını hatırlatarak yüzümün ekşimesine neden oldu. Gerçi bir daha okula gideceğimi sanmıyordum. Sonuçta iki saat önce birisini öldürmüştüm.
Kasedeki küçük çikolatalı topları bitirip, kaseyi kafama dikledim. Doymanın etkisiyle kendime gelmiştim. Şimdi bahçeye çıkmam lazımdı. İki saat önce salonda olanları hatırlayarak kendime bir silah aramaya başladım. Salona giderek cesedin gözündeki tornavidaya uzandım. Gerçekten çok kötü kokuyordu. Cesetten akan siyah kan zemini kirletmişti. İlk defa böyle bir kan görüyordum, şaşırarak cesedi incelemeye başladım. Ama zamanım kısıtlıydı. Çürüdüğü için kanının renginin değiştiğini düşünerek kapıya yöneldim. Derin bir nefes alarak kapının kolunu sessizce bastırdım.
***
Balkona çıktığımda etraftaki o koku daha da yoğunlaşmıştı. Yazlığa geldiğimiz günki kokunun yerini berbat et kokuları sarmıştı. Balkondaki üstünde sinekler uçuşan et yığınına bakıp hemen gözlerimi başka yöne yönelttim yoksa kusabilirdim. Elimdeki tornavidayla merdivenlere doğru yöneldim. Bahçedeki manzara beni şok etmişti. 3 ceset ve 3 tane sürünerek yürüyen o garip insanlardan vardı. İkisi bir et parçasının başında garip sesler çıkararak önlerindekini yiyorlardı. Diğeri ise ayakta yavaş yavaş geziniyordu bana yardım edebileceklerini düşünerek. Balkondan inmeyerek onlara doğru yöneldim:
- Hey, merhaba buralarda ailemi gördünüz mü?
Yürüyenin beni duyup kafasını çevirdiğini görünce iletişim kurabileceğimi düşündüm ama uzak durmalıydım sonuçta tanımıyordum. Yüzünü görünce ani bir küfür savurdum. Diğerleri de bunu duymuş olmalılar ki ayağa kalkıp bana yöneldiler. Bunlar iki saat önce içeride güreştiğim o yaratığın akrabaları gibiydiler. Daha bir tanesi ile zor mücadele etmiştim. Üçünü nasıl öldüreceğimi düşünerek balkonun uç kısmına yöneldim.
Ayaktaki yaratık yaklaşmıştı. Balkonda olduğum için pek dert etmedim:
- Üzgünüm.
Sesim boğuk çıkmıştı ama tek şansım vardı ve fazla zamanım yoktu. Aşağıdaki yaratığın omzuna tornavidayı sapladım fakat hiç hissetmemiş gibi hâlâ hırıltılı sesler çıkarıyordu. Elimi uzatsam tornavidayı alabilirdim fakat bu çok tehlikeliydi. Etrafıma baktım. Kapı kapanmasın diye kapının önüne koyduğumuz taşı gördüm. Hızlı olmalıydım. Diğer ikisi merdivene yönelirse işim bitmişti. Taşı alıp tüm gücümle balkondan sadece kafasını görebildiğim yaratığa vurmaya başladım. Üç darbenin sonunda yerde hareketsiz yatıyordu. Balkondan zıplayıp tornavidayı almam lazımdı. Fazla bir yükseklik yoktu ve o anki korkuyla bu yükseklik beni ürkütmedi ve zıpladım. Yerde yatan cesede bakarak elimi omzuna uzattım. Bir anda kafasını kaldırdı. Darbelerle iyice çürüyen yüzü beni kusturucaktı. Silahım yoktu bu yüzden hızlı düşünmem lazımdı. Yerden doğrularak her balkon mermerinde olan saksılara yetişmeye çalıştım. Ama balkonun merdiven kısmında oldukları için yüksekti. Bir yol bulmalıydım. Kemerimi hızlıca çözdüm ve iki ucunu tutarak saksılara iki denemede geçirdim ve kendime doğru çektim. Saksıyı yaklaştırınca kendimi geriye çektim ve saksıyı yere düşürdüm. Eğilip, kırılan saksının büyük tarafını kaparak, aldığı taş darbeleriyle yerde debelenen yaratığa döndüm ve boynuna elimdeki parçayla vurmaya başladım, kafası bedeninden kopmuştu ama hâlâ çürük kafasındaki yüz kasları hareket ediyordu. Bunun normal bir insanda olamayacağını düşünerek kafasına elimdeki parçayı yüksekten bıraktım. Artık hareket etmiyordu ama elim parçanın keskin yüzeyinden dolayı parçalanıp kanamaya başlamıştı. O an elimle uğraşırken neden onu öldürdüğümü düşündüm. Sonuçta yerde zararsız hareket ediyordu. Yine salaklık yapıp yanlış hareket etmiştim ve o an anladım ki sanırım bu salaklığımın cezasını canımla ödeyecektim. Çünkü o anda farkettim ki boğuşurken bir şeyi es geçmiştim. Diğer iki canavarla aramda şimdi 1 metreden az vardı ve elimde hiçbir şey yoktu...
NOT: ARKADAŞLAR SIKILMAYIN DİYE BÖLÜMLERİ KISA TUTUYORUM. KISA SÜREDE OLUŞAN BU İLGİNİZE TEŞEKKÜR EDERİM. OYLARINIZI ESİRGEMEYİN VE YORUM BIRAKIN Kİ HİKAYEYLE İLGİLİ FİKİRLERİNİZİ ÖĞRENEYİM :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATTA KALMAK İÇİN (ZOMBI)
ActionHer şeyin sıradan ve normal gittiği dünyada ortaya çıkan yaratıklar ve onlara karşı yaşam mücadelesi veren 2 kuzenin macerası... © Tüm Hakları Saklıdır.