''Beste dur!'' diye bağırdığını duydum Berke'nin. Arkamı döndüğümde elinde çantam ve telefonum vardı. Hayır hayır hayır hayır. Lütfen görmüş olmasın.
''Ne var!'' diye bağırdım. Bir yandan hızlıca havuza doğru yürüyordum.
''Beni yanlış anladın!'' dediğinde resmi gördüğünü anlamıştım zaten.
''Neyi yanlış anladım he?'' diye sordum. İyi bir cevap vermesi için dua ediyordum.
''Ben seni düşündüğüm için yaptım bunları.''
''Öyle mi ? O kızı öperken ve sarılırken düşünceli davrandığını mı söylüyorsun ? Hemde benim için.''
''Eğer öpmessem senin peşini bırakmayacağını söyledi.'' dediğinde beş saniyelik şoka girdim.
''Sana inanmıyorum.'' diyip yanınfan geçerken beni kolumdan tuttu. Bende onu ittim ve yere düştü. Ama kalkmıyordu.
''Berke kalk.''
''Berke kalksana''
''Berke şaka yapmanın sırası değil. Kalk hemen!"
Bağırışlarıma cevap vermiyordu. Koşarak yanına gittim ve çömeldim. Başı kanıyordu. Hemen yere düşmüş olan telefonumu aldım. Ama kırılmıştı. Berke düştüğünde olmuş olmalı. Elimi hemen Berke'nin cebine attım ve telefonu çıkardım. 112'yi aradım. Hastanın bilgileri , adres vs. verdikten sonra kapattım. Telefonda numaram kayıtlı mı diye bakmak geldi içimden. Ama şuanda Berke'nin durumu daha önemli sanırım. İçim içimi yicek. En iyisi bakıyım ben. Baktığımda telefon elimden düşecek dercedeydim yani. Hani hep filmlerde olur ya. Beni 'Açılamadığım kız' olarak kaydetmişti. Bende telefonumu tamir ettirir ettirmez onundan bakma ihtimaline karşı böyle bi şey yaparım. Ne olur ne olmaz. Berke'ye baktım. Çok masumdu. Tabi başındaki kanamayı saymassak. Ne kadar rahattım böyle. Ya ona bir şey olursa ? Yıkılırdım. Hele benim yüzümden olursa ki şuanki durum gibi. Ölürdüm.
Ambulans geldiğinde hemen Berke'yi hastaneye götürdük. Ailesi var mıydı ki acaba ? Ama yurtta kaldığını söylemişti. Hemen onun telefonundan rehbere baktım. Ne 'Anne' ne de 'Baba' adlı kişi yoktu. Ben de gruptan arkadaşlarını arayıp , durumu anlattım. Onlarda hemen geliyoruz diyip kapattılar. Vay be. Hiç 'Naptın ona!' gibi şeyler sormadılar. Ben koridorda bekliyordum. Doktor odadan çıktığı gibi yanına koştum. O sırada Berke'nin arkadaşları geldi ve hep birlikte dinlemeye başladık.
''Durumu gayet iyi. 10 dakikaya uyanır.'' dediğinde tuttuğum nefesimi verdim. Hemen odaya daldık. Yani onlar daldi, ben yürüdüm-ssdf-. Doktor 10 dakika demişti ama bi yarım saatten sonra anca uyanabilmişti. Ben yatağın tam karşısındaydım. Arkadaşları da yatağın yanında.
''Bizi korkuttun dostum.'' diyip tokalaştılar falan. Sonra Berke'nin gözleri beni buldu.
''Bu salak bakışlı kızda kim ?'' diye sorduğunda ilk başta anlamamıştım. Sonra kafama dank etti. Ve hızlıca odadan çıkıp doktorun yanına gittim. Olanları , hafıza kaybını anlatınca Berke'yi bi makineye soktular.Doktor resimlere bakıyordu ve konuşmaya başladı.
''Bir tek seni unutması tuhaf. Ama sanırım bu Ontrikolaf'a benziyor.''-Yanlıs anlamayın ben uydurdum asdfg-.
''Anlamadım ?'' diye sordum. O da gözlerini devirdi ve konuşmaya başladî. Yani doktor.
''Bayılmadan önce senleymiş. Stres altındaymış sanırım doğru mu ?'' dediğinde kafamı salladım.
''Stres altında olmasının sebebi sen misin peki ?'' diye sorduğunda kafamı yine hızlıca salladım. Artık birşey söyle doktor!
''Stres altında olma sebebini unutmuş.'' dediğinde ona 'ee?'' der gibi baktım. Lütfen hatırlayacağını söyle!
''Bu gibi durumlar genelde 6 ay sürer ama hiç hatırlamayan vakalarımda olmuştu.'' dediğinde istemsiz dizlerimin üstüne çöktüm. Hayır. Olamaz! Beni hatırlaması lazım. Sonuçta ben onun açılamadığı kızım değil mi ?
