*~Bölüm 14~*

81 13 42
                                    

Hatırlatma:

" Tamam, iyi geceler! Ve George'lu rüylar😉''

" Teşekkürler, sana da Blake'li 🤗''

Sonra ışığı kapatıp odadan çıktı. Bense George'u hayal ederek uykuya daldım.

Sabah yine erkenden uyandım. George 1 saat içinde burada olacaktı. Zor da olsa kendimi yataktan atmayı başarıp tuvalete gittim ve rutin işlerimi hallettim. İşlerimi bitirip kahvaltıya gitmek için odadan çıkarken Azra ile karşılaştım. O da aynı şekilde işlerini halletmiş ve aşağı iniyordu. Mutfağa kadar itiş kakış içinde gittik. Hep anaokulu çocukları gibi davranmayı çok seviyorduk.

Kahvaltının ardından Azra ile birlikte kapının önüne çıktık. Blake ve George bizi beklemekteydi.

George beni görür görmez koşup sarıldı. Biz uzun bir süre bu şekilde dururken Blake ve Azra'nın "Neyse biz gidelim" dedikten sonra kıkırdaşarak uzaklaştıklarını duydum.

Sarılmamız son bulduğunda George yüzümü ellerinin arasına aldı ve" Çok güzelsin... ve sana sahip olduğum için çok şanslıyım" dedi. Ben ise o anda yanaklarımın kıpkırmızı olduğundan emindim. Gülümsedim ve ellerimizi kenetliyip yola koyulduk.

İlk dersimiz tarihti. George ile tarih sınıfına ilerlerken Crystal ile karşılaştık. George ile beni el ele görünce 'siz hayırdır?' Dercesine kaşını kaldırdı. Ben de 'anlatıcam merak etme' anlamında göz kırptım. Zaten çıkışta konuştuğumuz gibi birlikte olacaktık.

Tarih hocamız tüm sınıfın 3'lü gruplar a ayrılmasını istedi ve her gruba da birer araştırma konusu verdi. George ben ve Crystal bir grup olmuştuk. Ödevin teslim tarihine 5 gün gibi kısa bir süre olduğu için yarın kütüphanede buluşup kaynak toplamaya karar verdik.

Öğle arası olduğunda George ile birlikte yemeğe indik. Yemek yerken birden George'un telefonu çaldı: arayan Reece'ti. George telefonu açıp masadan kalktı ve uzaklaştı. Konuşmasına masanın bir kaç adım ötesinde devam ederken ben ise ne konuştuklarını merak ediyordum. George işi bitip de tekrar masaya oturduğunda sanki hiç bir şey olmamış gibi yemeğini yemeye devam etti. Sonra dün Azra'nın da dedikleri aklıma gelince ne olduğunu sordum.

"Reece ve sen ne işler peşindesiniz?" Diye sordum alaylı bir şekilde.

"Hiç... yani erkekler arasında olan sıradan şeyler."dedi ve tekrar yemeğine döndü.
Eğer onu tanımasaydım kesinlikle üstelemezdim fakat bu kaçamak bakışlar resmen 'ben yalan söylüyorum' diyordu bana.

Elini tuttum ve bunu anladığımı belirtircesine gülümseyerek gözlerinin içine baktım.

"O kadar belli oluyor mu ya..." diye sitem etti gülerken.

" Hem de nasıl " diye yanıtladım onu kahkahaya dönüşen gülüşümün eşliğinde. "Hadi dökül bakalım"

"Bak Rain, sana güvenebileceğimi biliyorum ama lütfen kimsenin bundan haberi olmasın. En azından şimdilik..."

George konuşmasına devam ederken heyecanım gittikçe artıyordu. Nedensiz bir şekilde kalbim hızlanmıştı.

" Tamam kimseye söylemicem G. Benden sır çıkmaz"

"Tamam söylüyorum... Reece birinden hoşlanıyor."

"Bunda ne var ki? Yani bu kadar gizli tutacak ne var?"

" Çünkü... o Crystal'dan hoşlanıyor"

George'un bu son cümlesiyle sanki başımdan aşağı kaynar sular dökülüyormuş gibi hissettim.

•Impossible Love• [George S. G. Smith]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin