BAR

756 37 4
                                    

Arkadaşlar artık beş hikaye birden yazıyorum. Beşinciyi şimdi yayınlamayacağım ama. Kesinlikle yeni yazacağım daha güzel :D YOU'RE FIRST de güzel ama o birazcık daha güzel geliyor bana :D. Diğer hikayeyi daha yayınlamayacağım adını da söylemeyeceğim yakında görürsünüz. Her hafta iki bölüm gelecek ama bazen bir olabilir. Özlemişim burayı. Bir sürprizim var. Sürprizim vaaaaaaaaaar :D => Çoktandır buralarda olmadığım için her gün üç hikayemin de yeni bölümü gelecek. ''Impossible'' ve ''Yıldızları Sayarken'' adlı hikayelerimi de okumanızı şiddetleeeeeee :D öneriyorum. Neyse çok tutmayayım sizi okuyun bölümü hihihihihihihi :D

-Özge :D

-------Bu hikaye 80'li yıllarda geçiyor.-------

Hayatımda ilk kez bara gidiyordum. Eee tabii. Caroline Forbes gibi kültürlü, bilgili, terbiyeli bir kızdan ne beklersiniz ki. Bara gitmeyi mi? Yok canım, imkansız. Tamam. Terbiyeli olmak gözünüze güzel gözükebilir ama benim gibi baskıcı bir aileniz olunca hiç de öyle değil. Baskıcı, hırslı, hep benim yerime karar veren bir ailem var benim. Asla bir sözlerini iki ettirmezler. Tek kelimeyle anlat aileni derseniz: ''SIKICI'' derim onlara. Aslında bu zamanlarda da bar yeni yeni popüler olmaya başladı. Uzun şekilli saçlar, barlar, pop/rock/metal gruplar gibi şeyler popüler artık. Artık tüm gençler kesinlikle gitmiştir denilebilir bara. Benim dışımda.

Her zamanki gibi evde sıktılar beni bende sinirlenerek attım kendimi bu ıssız sokaklara. Korkmuyor değildim. Yavaş ve sakin adımlarla karanlıkta yararak yürüdüm.

-Pışt. Güzellik. Senin ne işin var burada bu halde?

Güldü. Korkuyordum. Fazlasıyla. Adımlarımı hızlandırdım. Adamın sesi yaklaştıkça koşmaya başladım. Birinin beni kollarımdan kavradığını hissettim. Gülüyordu.

-Beni bırakır mısınız?

-Neden ki? Bak burada çok yabancı vardır sana birşeyler yapabilirler.

-Affedersiniz bayım ama bunu yapmak zorundayım.

Dediğim anda adamın yüzüne yumruğumu geçirdim. Adam gözünü tutuyordu. Hayatimda ilk kez birine yumruk atıp acıtmasının sevinciyle koşmaya başladım. Önümde evler ve mekânlar görmeye başlayınca rahatladım. Adam da peşimden gelmiyordu zaten. Barı görünce durdum. Elimdeki adrese baktım. Doğru sokaktaydım. İçeri girince herkesin kıyafetlerinin benden çok daha farklı olduğunu gördüm. Kesinlikle yanlış kıyafet seçimi yapmıştım. Herkesin bana bakması demek o yüzdendi. Gülmeye başladılar. Bir iki dakika güldükten sonra arkalarını dönüp içkilerin içmeye devam ettiler. Bara ilerledim. Hayatımda ilk kez içki içecektim. Ama ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Barmene Elena'nın nerede olduğunu sordum. Bir saat önce mesaisinin bittiğini ve eve gittiğini söyledi. Harika. Elena benim en iyi arkadaşım. Ailesiyle birlikte yaşamıyor. Öldüler çünkü. Bu barda üniversite parasını kazanıyor. İkimiz de lise sondayız ama farklı okullardayız. O şimdiden üniversite parasını biriktirmek sonra da zorlanmaktadır istemiyor.

----------- Flashback (Geçmişe bir bakış) -----------

*Parkta kum havuzundayken*

-Anne! Bu kız bana dil çıkardı.

-İspiyoncu!

-Hayır ben ispanyolcu değilim. Anne! Bana ispanyolcu dedi. Burası ispanya bile değil ki!

Küçük kız güldü.

-Bu arada adın ne?

-Elena. Senin?

-Caroline. Oyun oynayalım mı?

-Tamam. Kumdan kale yapalım mı ?

-Olur. Hadi gel.

----------- Şimdi -----------

Al işte adresi ver, ben oraya geleyim sen burada olma. Tam Elena'dan beklenecek hareket. Barmen bana ne istersiniz diye sorunca afalladım. Yanımda bir adam vardı. Adam barmene: "Bana bir tokatla çarp." Ne?! Tokatla çarp mı? Bu adam salak mı? Tokat istedi resmen. Barmen hemen geliyor deyince acaba elini mi yağlayacak [veya eline mi tükürecek osmanlı usülü :D] diye düşünmedim değil. Barmen adamın önüne içki koyunca anladım. Öyle bir içki mi var? Ne saçma isim. Neyse içki içkidir.

-Bana da bir tokatla çarp lütfen.

-Efendim?

-Tokatla çarp diyorum.

-Böyle bir şey yapamam.

-Ya istiyorum. Parası neyse veririm.

-Anlamıyorum.

-Ya nesini anlamıyorsunuz? Şu adamın içtiğinden istiyorum!

Adam gülmemek için kendini zor tuttuğu belli oluyordu.

-Yani bir tequila shot istiyorsunuz. Değil mi?

Dediği anda yerin dibine girdiğimi hissettim. Yanımdaki adam da gülüyordu.

-Benden olsun.

Bana içki ısmarlamıştı.

-Gerek yok. Kendim öderim.

-Israr ediyorum.

-Peki.

----------- Bir Saat Sonra ------------

-Hahahaha! Evet ispiyoncu dedi ve bende ispanyolcu dedi sandım. Öyle tanıştık onunla.

-Peki bu kıyafetle buraya gelmenin nedenini anlatır mısın? Balo gibi bir yer zannettin burayi herhalde.

-İlk kez geliyorum böyle bir yere. Ne giyeceğimi bilemedim. Ne yapayım? Ailemin de etkisi var. Neyse artık gideyim. Beni merak etmişlerdir.

-Araban var mı?

-Hayır. Yürüyerek geldim.

-Tamam o zaman seni ben bırakıyorum, Caroline.

-Hiç gerek yok ben...

-Hayır ısrar ediyorum.

-Tamam.

Ona evimin yolunu tarif ettim. Annem ve babam barda tanıştığım bir adamın arabasına binmeme ne kadar kızacak kim bilir. Tabii ki onlara söylemeyeceğim.

-Teşekkür ederim, Klaus.

Gözlerine baktığımda onların ne kadar güzel olduğunu fark edip bir kaç dakika oraya boş boş baktım.

-Benim için bir zevkti. Bir daha ne zaman?

Gülümsedim.

-Neyse eve girsem iyi olacak.

-Tabii.

Tam arabanın kapısını kapatıyordum ki bana;

-İyi geceler Caroline.

-Sana da.

El sallayıp içeriye girdim. Annemle babam beni kapının önünde azarlamak için bekliyorlardı.

-Nerdeydin Caroline?

-Sana hesap vermek zorunda değilim.

-Zorundasın ben senin annenim!

-Annenle düzgün konuş Caroline.

-O yanındaki adam kimdi?

Onları umursamadan yukarı çıktım. Yatağıma yattığım anda uyuyakalmışım.

Evet arkadaşlar yeni bölüm yarın. Sonunda paylaştım ya bölümü. Oh be. Yarın kesin yeni bölüm geliyor. Sınır  koymuyorum ama +200 okuma ve +15 vote olursa bir de yorum yaparsanız birazcık daha çok sevinirim ve daha güzel bir bölüm yazarım. Impossi Neyse umarım beğenmişsinizdir.

You're FirstHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin