nine

26 8 10
                                        

"Şöyle bakmayı kesecek misin?"

"Nasıl?"

Jiwon onun taklidini yaparak,

"Böyle işte."

"Tacizci gibi."

Daha sonra kafasını çevirdi ve kahvesinden bir yudum aldı. Hanbin'e bakmayarak konuşmaya devam etti.

"Neden geldin?"

"Bilmiyorum."

"Aslında, seni özledim."

"Yani bunun için geldim sanırım."

Jiwon, kupasını önündeki masaya bıraktı ve tüm vücuduyla Hanbin'e doğru döndü. Parmaklarını elmacık kemiklerinde gezdirdi.

"Yine."

"Yine kavga etmişsin Hanbin."

"Cidden..."

Hanbin elmacık kemiklerinde dolanan parmakları sıkıca kavradı ve yanaklarına bastırdı. Bir süre gözlerini kapattı. Gözlerini açtıktan sonra yanaklarında olan ellini dudaklarına götürüp avuç içini öptü. Derin bir nefes aldı.

"Seni çok özledim."

Başını mahçup bir şekilde yere eğdi.

"Yemin ederim. Seni çok özledim."

"Başka bir şey düşünemiyorum."

"Delireceğim yakında."

"Peki, benden ne yapmamı istiyorsun?"

"Doğru."

"Bir şey beklemiyorum."

Jiwon tam konuşacakken elinde bir ıslaklık hissetti.
*Hanbin elini yaladı falan*
Hanbin'in gözyaşlarından başka bir şey değildi bu.











eenbr




















beautiful sky || double b Where stories live. Discover now