Bölüm Üç: Tayfa

42 3 0
                                    

Sabah gözüme yansıyan güneşin, Ares'in havlamalarının ardından uyandım. Elimi yatağın yanındaki komidine uzattığım an telefonumu aldım. Saat on biri geçiyordu, normalde saat dokuzda kalkan ben, uykuya iki saat daha öncelik etmiştim. Daha da oyalanmadan yüzümü yıkayıp aşağıya indim.
İndiğimde babamın çoktan kahvaltıyı hazırlamış bir şekilde gelmemi bekliyordu.

"Günaydın"

"Günaydın baba"

Fazla aç olmamama rağmen kahvaltı da ona eşlik etmek istiyordum. Sanki garip bir şeyler varmış ve konuşmak istiyormuş gibi yüzüme bakıyordu. Bir süre sonra dayanamadım ve konuşmaya başladım.

"Bir sorun mu var?" bir süre yüzüme baktıktan sonra

"Hayır tatlım sorun yok, neden?"

"Hiç, sadece biraz durgun gördüm sormak istedim."                                                        

Hissediyorum, bir konu hakkında konuşmak istiyor ama nerden başlayacağını bilmiyordu. Hızlıca kahvaltımı bitirdikten sonra odama çıkmak üzere merdivenlere ilerledim. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamış bir şekilde yaklaşık iki saattir müzik dinliyorum. İçimden bir his sıkıldığımı fark etmemi istiyor gibi davranıyordu. Dayanamayıp aşağıya doğru ilerlemeye başladım. Salona geldiğimde birden Martin Garrix'in Türk hali karşıma gelmiş gibiydi. Resmen çocuğun karşısında donakalmıştım. Kim olduğunu bilmiyordum ama eğer babamın bahsettiği yaşıtlarımdan olan kişilerden biri ise onunla kesinlikle tanışacaktım.                                Babam beni gördüğünde direkt konuşmaya başladı.

"Ooo nihayet odanızdan çıkabildiniz Masal Hanım." dediğinden sonra karşımdaki çocuğa dönerek    

"Sizlere hep bahsettiğim kızım Masal, yaz tatili boyunca burada kalacak." bana doğru dönerek

"Karşında gördüğün delikanlının adı Ege"

Mavi gözleri, bir denizin olamayacağı renkteydi. Olağanüstü bir mükemmellikteydi gözleri. Gerçi kendisi de Martin Garrix gibi çok yakışıklıydı.

"Tanıştığıma memnun oldum Masal. Benim yanımda bir kaç arkadaşım var onlarla birlikte arada geziyoruz, burada olan festivallere falan gidiyoruz. İstersen sende bizim tayfaya katılabilirsin."

"Bende memnun oldum. Arkadaşların kızmazsa tabii neden olmasın."

"Yok yok kızmazlar merak etme. O zaman eğer baban izin verirse biz bu akşam Alaçatı'ya gezmeye gideceğiz sen de gelebilirsin." dediğinde babam döndüm ve direkt kafasıyla bana  "Evet, gidebilirsin." anlamında mesaj verdi.

"O zaman akşam saat yedide görüşürüz Masal"
                                                      "Görüşürüz Ege."

Neredeyse bugünün sonunda herkesle tanışmış olacağım. Diğerlerini tanımıyorum ama egoist ya da kötü birilerinin olacaklarını sanmıyorum. Meraktan ölmek üzereyim. Yeni insanlarla tanışırken hep heyecenlanırım. Bir gün bu heyecanım ve merakım yüzümden başıma bir bela geleceğinden eminim.
*Bir kaç saat sonra*

Şuan saat altı buçuk ve giyinmiş bir şekilde Ege'nin gelmesini bekliyorum. Buranın sıcağı Antalya'daki gibi olmasa bile nemi insanı öldürüyor. Dondurmaya aşık olan bir insan olarak her saatimi burada koca kutulardaki dondurmaları yiyerek geçirebilirim.

"Masal!" Ege'nin sesini ve kendisini görünce ufakta olsa bir tebessüm attım.

"Selam Ege! Bende gelmeni bekliyordum. Babam Ares ile yürüyüşe çıkmıştı. Uzağa gitmediler gelirler herhalde, gerçi gelmelerini beklersek geç kalabiliriz dimi ?"

Ayın NotasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin