Sanki nefesini hissedebilirmişim gibi telefona biraz daha sokuldum. Hızlı konuştuğundan cümlesi bittiğinde ki o uzun nefesini yüzümde hissetmek istedim. Hissettiğim tek şeyin telefonun sıcaklığı olması kim bilir kaçıncı defa dinlediğim sesli mesajını kapatmama sebep oldu. Telefonu bırakıp kafamı kaldırdım. Kahvemden yudumumu alıp tekrar yerleştim yerime. Anın tuhaflığını fark eder gibi oldum. Üç yıl önce kaydedilen bir mesajın şimdiden bu kadar farklı olması canımı yaktı. Kahkahalarının arasında eve geç geleceğini söyleyen birinin ardından sessizliğin hâkim olduğu bu ev kalmıştı. Evden kokusu gitmişti ama ses kaydını her başa alıp oynattığımda geri geliyordu sanki. Böyle olan fotoğraflarımızda vardı. Karşımdaki komodinin üzerinde özenle seçilmiş çerçevenin içinde gülümseyerek bakıyorduk. Bir daha bir araya gelmeyeceğim insanla karşımdaki fotoğrafta sonsuza kadar öyle kalacaktım. Tuhaftı. Geçen üç yılı hiç geçmemiş gibi hissetmem daha da tuhaftı. Akıttığım gözyaşının zamana hiçbir etkisi olmaması da zamanla iyileşir cümlesini tarihe gömüyordu. Ki ben zamanla alışıldığından yanayım ama alışmanın yanından bile geçmiyordum. Sadece iyi hissettirdiği için o ses kaydının düğmesine defalarca basıyordum. Birazdan sessizce anahtarıyla içeriye girip uyumadığımı görünce neden beklediğimi soracak ve geç geldiği için binlerce özrünü diledikten sonra beraber uyuyacaktık. Ama o birazdan hiç gelmemişti.
Uyku tutmayan gecelerin ardı ardına gelmesi iyice dengemi bozmuştu. Aynadaki yansımam bunun en iyi örneklerindendi sanırım. Bir ara aynaların üstünü kapatmayı düşünmüştüm tabi ama kendimi, dibe vuruşumu görmezsem hiç kalkamazmışım gibi geliyordu. Gerçi her gün gözüme takılan yansımamın bende bir etkisi olduğu da söylenemez. Bende etki yaratacak pek bir şeye de rastlamadım uzun zamandır. En son ne zaman gülümsediğimi hatırlamıyorum. Bu cümleyi kurabilecek noktaya gelmek üzdü beni. Sanki daha fazla üzülebilirmişim gibi. Sahi daha ne kadar üzülücemki. Ne kadar devam edecek bu. Hayat devam ediyor cümlesini içselleştirip hayatımın merkezine ne zaman koyucam. Tek gayemin iyi hissetmek olduğu safhalara ne zaman gelicem. Sonra her şeyi batırıp tekrar en başa ne zaman dönücem. Sonum hep bu olacak çünkü insan bir kere düşünce tekrar düşmekten kaçınamazdı. Birden dipten ayağa kalkması zaten zordu bir de ayakta duracaktım. Benim için dip dediğim yer bu evdi, ses kaydının tekrar oynat tuşuna bastığım telefon, o gülümseyerek baktığımız fotoğraf. Şimdi ceketimi alıp şu evden çıkmak bütün anıları silip atmak vardı. Çünkü yıllarca kazıdığın anıları tek silgiyle silmek kalıcı çözüm gibi gözükür. İzi kalır dedikleri bu olsa gerek. Ama kalan her iz ondan banaydı ve de kalmalıydı. Kahvemin son yudumunu yudumlayıp ceketimi alıp çıktım evden. Dipten daha bir adım bile uzaklaşmadan çektiğim acı geri dönme isteğimi daha bir artırdı. Ama kapıyı kapatmıştım bir kere. O hep birazdan gelecek diye açmasını beklediğim kapıyı kitledim. O birazdan dediğim zaman gelmicek belki ama ben beklemeyi bırakmış olucam. Tekrar dibe gelir miyim bu kilit tekrar açılır mı bilmiyorum ama ben şimdi dipten sonraki adımlarımı atıcam.