Bir kaç yıl önceydi. Paris’ten Istanbul’a bir iş gezisinden dönüyordum. Hafta içi giderken uçak nerdeyse bomboştu ama hafta sonu dönerken tıklım tıklım idi. Tek bir boş koltuk bile yoktu. En son sıradaki koltukta yer bulabilmiştim. Meğerse kalabalığın sebebi okulların kapanmasıymış. Bunu da yanıma oturan 20 yaşlarındaki bir türk kızından öğrendim. İzmirliymiş. Nişanlıymış. Fransa’da öğrenciymiş. İlk senesiymiş. Şimdi memlekete yaz tatiline gidiyormuş.
Pek cana yakın bişeydi. Nerdeyse uçak daha kalkmadan sohbete başlamıştı. Geceden kalmayım diyordu. Muhtemelen halen damarlarında alkol dolaşıyordu. Çünkü hala alkol kokuyordu. Konuşmalarından sadece alkol değil bir sürü şey aldığını da tahmin etmek güç değildi. Öğrenim yılının bitisini kutlamışlar. Sabaha kadar partilemişler ve hiç uyumadan hazırlanıp direkt alana gelmiş.
Yol boyunca bıcır bıcır konuşuyordu. Bir ara ayakkabılarını çıkarıp ayaklarını ovmaya başladı. Sabaha kadar zıplamaktan sızlıyorlar dedi. Uzat kucağıma masaj yapayım istersen dedim. Sanki dünden hazır hemen uzattı. Alenen benimle flört ediyordu. Gelip geçen hostesler durumu farketmiş hafif tebessüm ediyorlardı bizden yöne bakınca.
Istanbul’a vardığımızda rötar nedeniyle bağlantı uçağını kaçırmıştı. Ancak akşam uçabilecekti. Ben de istersen benle gel. Saatlerce alanda bekleyerek sefil olma dedim. Kabul etti. Cepten nişanlısını arayıp uçağı kaçırdığını, geleceği uçağın saatini vs bildirdi. Başka birşey söylemedi.
Otoparktan arabamı alıp eve geçtik. Uçakta zaten içmiştik. Ben dolaptan bir şampanya çıkardım. İçmeye başladık. İçerken ben “yazık çocuk alanda seni beklemiş saatlerce. bayağı özlemiştir” dediğimde, “beklesin köpek” deyince şaşırdım. Meğerse nişanlısına kızgınmış. Onu en yakın kız arkadaşı ile aldatmış. Sonra bir sürü detay detay detay. Çenesi bir an durmuyordu. İçkinin etkisi mi, yoksa sırf kızı susturayım diye mi bilmiyorum, yerimden kalkıp sarıldım ve “o zaman rövanşı alma zamanı” deyip dudaklarına yapıştım. Sanki uzun bir zamandır bunu bekliyormuş gibi bir yapıştı dudaklarıma şaşırdım. Sevişmeye başladık. Çok ateşli öpüşüyordu.
Birbirimizi telaşla soymaya başladık. Çırılçıplak kaldığımızda bir hamlede kucağıma alıp yatak odasına götürüp yatağa attım. Sevişmeye başladık. Bir ara başucumdaki çekmecedeki condomlara uzandım. “gerek yok, hap kullanıyorum, içime boşalabilirsin” dedi. Canıma minnet. Zaten nefret ederim condom denilen plastik şeyden. Bir barbi bebek kadar güzel değildi belki ama genç yaşının verdiği dirilikle vücudu harikaydı. Dahası yatakta çok ateşliydi. Ufak tefek bedenine rağmen ( sadece 42 kiloymuş) zapt etmesi meseleydi. Çığlık çığlığa sevişiyordu. Eh komşular seslerden biraz rahatsız olmuş olabilirler. İki kez içine bir kez de göğüslerine boşalmıştım. Son zamanlarda bu kadar kısa süre içinde böyle bir skor yapmamıştım. Son kez içinde patladığımda artık takatim kalmamıştı. Yana devrilmiştim ki saati farkettik. Kalkıp giyinip yola çıkmaz isek uçağı kaçıracaktı. Hızla fırladık. Duş almayacak mısın dedim. Boşver dedi.
Apar topar giyinip çıktık. Arabada giderken iyi bir rövanş oldu dedim. O zaman bana aslında rövanşa partide başlamıştım demez mi? Ve partide tam 4 çocukla beraber olmuş. Bir tanesi faslı bir öğrenciymiş. DP dahil herşeyi yapmış. İçimde seninkiler dahil minik bir sperm bankası taşıyorum deyip bastı kahkayı.
Alana geldiğimizde dakikalar kalmıştı. Telaşla vedalaşırken o an aklıma geldi ki kızın ne soyadını ne de telini biliyordum. Alelacele cep numaramı yazıp verdim. Kontrıol noktasına doğru koşarken ben de arabama döndüm.
Ertesi gün saat 3-4 gibi telefonum çaldı. Arayan o kız idi. Bana telefonda bir çırpıda herşeyi anlattı. Nişanlısı ile alanda buluştuktan sonra doğru otele gitmişler. ( her ikisi de aileleri ile yaşadıkları için ev müsait değilmiş). Odaya girer girmez sevişmeye başlamışlar. Göğüslerini emen nişanlısının başını saçlarından tutup bacak arasına bastırmış. Bana telefonda demez mi: ” vücudumdaki tüm spermleri ona yalattım. Hepsini yalayıp yuttu sersem”.
"ne yaptın sen? deli misin?" dedim. "az bile yaptım. beni aldatmadan önce düşünecekti". dedi.
O an kanımın donduğunu hissettim. Kadın milletinden korkulur dedim kendi kendime. Konuşma bittikten sonra ekrandaki telefon numarasını kaydettim. Ama aramadım.
3-5 gün sonra beni tekrar aradı. Tam 2 saat 10 dakka nefes almadan konuştu. Nişanlısına herşeyi en ince detayına kadar anlatmış. Eee ne yaptı adam diye sordum. ” ne yapacak çıldırdı salak” dedi.
Telefonu kapadığımda resmen kulağım ısınmıştı. İyi kız hoş kız da biraz fazla konuşmasa….
Bir daha ses çıkmadı. Bir gün aklıma düştü. Kaydettiğim numarayı arayayım dedim. Bir erkek açtı. Ve daha ben birşey diyemeden bana ana avrat sövmeye başladı. Bir daha bu numarayı ararsan seni…… diye başlayan cümlelerle tehditler savurmaya başladı.
Durumdan tedirgin oldum ve telefon numaramı iptal ettirdim. Kızgın bir nişanlının aptal saptal bir tacizini kaldıracak durumda değildim. Bir daha da ne o kızdan ne de nişanlısından bir haber almadım.
Bu satırları yazarken aslında merak ediyorum. Acaba bir gün tesadüfen bu yazıyı görür mü? Ve bir de nişanlısı ile ne oldu? evlendiler mi? yoksa ayrıldılar mı?. Soyadını bilsem face de filan arayacağım ama isimle aramalarım sonuç vermedi. Belki de okul bitince Fransa’ya yerleşti. Kim bilir.
Yazan: Midnight Cowboy
2011