2. bölümü yarın veya 10 vote olunca yayınlayacağım demiştim ama gaza geldim, o zaman yeni bölüm başlasın ağağağağa
Hogwarts'a vardılar ve Hermione ile Ron trenden erken indi, sınıf başkanı oldukları için Hagrid'le beraber 1. sınıflara yol göstermeleri gerekiyordu. Harry yine yalnız kaldı ve belli etmeden Draco'ya bakmaya çalıştı. Draco Crabbe'le konuşuyordu, pek şüphe uyandıracak bir şey yoktu aslında. O yüzden Harry yoluna devam etti ve Hogwarts'ın o görkemli görüntüsüne bakarken buldu kendini. Burası onun eviydi, burayı seviyordu. 3 ay görmemişti ve sanki ilk defa görürcesine hayretle baktı okula. Sonra herkes gibi o da girdi.
Seçmen şapka her zamanki gibi şarkısını söyledi ve sonunda 1. sınıflar binalarına seçildi. Şölen başladı ve Hermione Harry'nin pudingini yemeye başladığını görünce (yani yemeğini bitirmiş, onunla rahatça konuşabileceğini anlamış) onun yanına gidip "Harry, trende biraz tuhaftın, pek konuşmadın hatta hiç konuşmadın. Daha sonra anlatırım gibi bir şey demiştin ama anlatmadın, merak etmeye başladım." dedi. Harry tamam anlamında başını sallayıp şölenden sonra ortak salonda buluşmak istediğini söyledi.
Şölen bitince Harry ortak salona gitti ve Hermione de ondan 5 dakika sonra orada oldu. Heyecanlıydı ve belli ki merak ediyordu. Harry ise nasıl başlayacağını bilemiyordu.
"Hermione, ben trende bazı şeyler duydum, yanii, nasıl söylesem ki..." diye söze girdi Harry, ya da söze girdiğini sandı, çünkü Hermione ona bir şey anlamadığını ifade eden gözlerle bakıyordu. "Yani, ne demek istediğini hiç ama hiç anlamadım Harry." dedi. "Draco, yani şey, o, galiba senden hoşlanıyor Hermione. Onu duydum, 'O bir bulanık, o bir Gryffindor ve sen bir Slytherin'sin Draco, kendine gel!' diyordu kendi kendine." diye açıkladı Harry. Hermione'nin yüzündeki şok ifadesini görebiliyordu, ama yüzünde farklı bir ifade daha vardı, anlayamadığı bir ifade. Sanki biraz da mutlu olmuş gibi görünüyordu. "Bir şey söylemeyecek misin Hermione?" dedi Harry. Hermione bir şey söylemek için ağzını açar gibi oldu ama sonra hemen ortak salondan çıktı, kütüphaneye doğru gidiyordu. Harry de bir şey diyemeden erkekler yatakhanesinin yolunu tuttu.
Hermione'nin yüzündeki o tuhaf mutluluk ifadesinin nedeni belliydi aslında, o da Draco'dan hoşlanıyordu ve bunun her zaman karşılıksız kalacağını düşündüğü için de kimseye bahsetmemişti. Şimdi Harry'den bunları duymak onu mutlu etmişti, ona umut vermişti. Harry'nin ona özellikle de böyle bir konuda yalan söylemeyeceğini biliyordu, o yüzden bunun asılsız olduğunu da düşünmedi, sadece onun dediklerinin verdiği mutlulukla ve sonraki gün ilk dersin Slytherin'lerle yapılacak olan iksir dersinin olmasının verdiği heyecanla Sihir Tarihi kitabını açtı, biraz okumaya çalıştı. Ama ilk defa bir kitabı hiçbir şey anlamayarak okudu, çünkü düşünceleri onun okuduklarından bir şey anlamasını engelliyordu. Bu yüzden kitabını kapattı ve kızlar yatakhanesinin yolunu tuttu.
tam 412 kelime 🤤 kendime inanamıyorum, mutluyum ya 💖 beğendiyseniz vote'lamayı unutmayın, bu sefer ciddiyim, 10 vote olana kadar bekleyeceğim xoxo💁♀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In My Dreams ~Dramione
Fiksi PenggemarBir Potterhead'in hayalindeki Dramione hikayesi. Umarım Dramione şipleyenler okurken yüzlerinde minicik de olsa bir tebessüm oluşur.