- 2. Bölüm -

567 24 7
                                    

"Bir buçuk yıl önce başladı benim çilem. Kemal pisliği beni sevdiğini söylüyordu sürekli. 'İstemiyorum'dan anlamıyordu kahrolasıca. Kaçırdı, tehdit etti, zorladı, rüşvet teklif etti. Ama bir şekilde kaçmayı başardım. Anneme ilk teklif ettiğinde söyledim. Hamileydi o sırada. Ertesi gün yetimhaneye bıraktı beni. Yalvardım, bağırdım, ağladım, arkasına dönüp bakmadı bile. O gün bugündür yetimhanede yaşıyorum ve tacize uğruyorum. Yetimhaneyi de buldu. Rahat bırakmadı beni bir türlü. Beni ayakta tutanlar kardeşlerim. Sadece onlar. Arkadaştan öte onlar. Kardeşler benim için."

Ali bizzat kendisi alıyordu onun ifadesini. Söz vermişti Eylül'e, kurtaracaktı onu. Sözünü tutacaktı. Dikkatle dinliyordu söylediklerini.

-Ali'nin Ağzından-

Ne kadar ağır şeyler yaşıyordu böyle.. Bazen hayatımdan şikayet ettiğim oluyordu, ufak tefek şeyler yüzünden. Eylül'ü görünce kendimden iğrendim. İnsanlar nelerle uğraşıyordu, ben otelden karakola birazcık yürüyorum diye sızlanıyordum...

Ağlamaya başlamıştı. Ağlamaktan konuşamıyordu. Ona destek olduğumu ve olacağımı anlaması için yanına oturdum.

"Eylül.. Ne olur yapma böyle. Koyverme kendini. Güçlü ol."

"Ben artık dayanamıyorum! Nereye gitsem peşimde, ne yapsam dibimde... Tek başına dışarı çıkmaya korktun mu sen hiç? Uyumaya korktun mu? Ya ben evdeyken utancımdan yemek yiyemezdim! Pis bakışları hep üstümdeydi çünkü! Duş almak için annemin evde olmasını beklerdim! Korkuyordum çünkü! İçeri girer diye korkuyordum! Kendi evimde rahat rahat giyinemezdim! Sıcak havalarda bile uzun kollu giyerdim, yine pis pis bakmasın diye! İğrenç imalarda bulunmasın diye! Bana da yazık değil mi ya?! Kendini benim yerime koy, sen olsan ne yapardın ha ne yapardın?!"

Sinir krizi geçiriyordu. Ayağa fırlamıştı, saçlarını çekiştiriyordu. Ben de ayağa kalktım hemen, onu sakinleştirebilmek için sarıldım. Başını göğsüme yasladı, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Benim de gözlerim dolmuştu.

"Kurtaracağım seni. Söz veriyorum kurtaracağım."

"Kurtaramayacaksın. Allah'ın belası ölmüyor, ölmüyor! Hiçbir şey olmuyor resmen dokuz canlı! Delireceğim ya! Hatta delirdim bile! Delirtti beni! YETER ARTIK YETER!!"

Artık çığlıkları benim sesimi de bastırıyordu. Kafasını göğsümden çektim, ellerimi iki yanağına koyarak gözlerine baktım.

"Eylül kendine gel! Artık yanında ben varım, kimse seni korkutamayacak! Kimse sana bir şey yapamayacak bundan emin ol. Buna izin vermeyeceğim!"

Yarım saat boyunca ağladı, sonunda sakinleşti. İşimiz bitince Songül ve Güney ile birlikte evine gitti. O gün çok yorucu olmuştu. Kemal denen o sapığa ise çok ayrı bir öfke besliyordum. Daha önce hiç bu kadar öfkelenmemiştim, ve bu beni şaşırtıyordu. Normalde bu kadar sinirli bir insan da değildim.

Bu biraz tuhaftı doğrusu.

***

Mavinin Yeşil TonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin