*Lana Del Rey- Ultraviolence * Bardaki Azrail Tablosu
*Bölümlerde yer alan kötülerin bakış açısı bildiğinizden farklı olabilir ve değiştirilebilir.
Keyifli okumalar... :)--
Yaz mevsiminin toz kalkan sokaklar arasında kendini son derece belli ettiği günlerden biriydi.
Sıcak çöl kumları yıkık dökük bir barın kanatlı kapısının altından mekana dağılmıştı.
Mekanın zamanında özenilmiş tabelası, tek çiviyle duvara asılı mücadele veriyordu.
Barın etrafı sakindi. Duyulabilecek tek ses, sarı kum ile kuru toprağın birleştiği zeminde sürüklenen kuru otların sesiydi.
Barın sol yanını ufuğa kadar süren bir yalnızlık kaplıyordu kaktüsleri yok sayarak. Diğer yanı ise çatıları uçmuş, yarıdan fazlaları dökülmüş, hastalık gibi yayılan kötülüklere yer olmuş evlerle kaplıydı.
Zeminde ayak izi yoktu. Kum durmadan hareket halinde, sanki olabilirmiş gibi her şeyin üstünü kapatma merakındaydı.
Barın verandasında bir çift kovboy botu göründü. Püsküllü ceket ve eli silahının kabzasında duran bir el... Saf samandan şapkası ve öz güveni görünemedi ilk. Boyu kapıyı geçiyordu.
Arkasında iz bırakmadan yürüyüp girdi bara."Dostlarım!" dedi. Bir anda etrafa el kol işareti yapmaya başlamıştı.
"Bizler bir dünya yaşamıdır kötüyüz, kötü olacağız. Fakat bunu değiştirmek elimizde."
Bütün masal ve hikayelerdeki kötüler birbirlerine bakıp sık sık başlarına gelen bu toy kötünün hevesine karşı içten içe güldüler. Adamı bir taraflarına taktıkları yoktu kısaca. Çünkü her -yeni- gelen geçen bunu dile getirir fakat işleve gelince konuyu onlara bırakırdı. Adam orada değilmişcesine son kuruşlarıyla aldıkları biralarını yavaşça yudumlamaya devam ettiler. Ağustos Böceği ise adama odaklanacağım diye bira bardaklarından birinin içine uçuyordu neredeyse.
Adam sabrı taşmışçasına bağırdı. "Hak ettiğimiz yaşam bu değil!"
Herkes pür dikkat kesilip adamı dinlemeye başladı. Koltuklarında yarım tur dönüp devam etmesini beklediler. Barın çürümeye başlamış koyu kahverengi tahta zeminine kıvrılmış siyah gür tüylerini ve yaşlılıktan buruşmuş tenini yalayan kurt ise kulaklarını dikleştirdi. Ne soluyor ne yalanıyordu.
"Diyorum ki bir isyan?"
Kötüler oflayıp dönmeye yeltendiler.
"Ya da yeni bir yaşam?"
Tekrar dikkat kesildiler. Adam kuşkulanmıştı. Çok bira içmekten mi yoksa kaybetmekten miydi acaba bu halleri, diye düşündü. Çünkü ne zaman 'yaşam' dese dikkat çekiyordu.
Kolları ve bacakları sargı olan cadı sabrını kontrol edemedi. "Konuşsana be adam!"
Yeni nesil kötüleri işaret etti. "Aylarca..." Uzun zamandır kötü varsayılanların yanına gitti. "Yıllarca..." Tezgahtan bir şişe aldı. Azrail'in portresinin yanında bitti. Çalkaladı ve çok emin bir şekilde şişenin mantarını açıp fırlattı. "Asırlarca zamandır kötü sayıldık. Oysa bunu hak ediyor muyduk?"
Topluluktan bir 'hayır' tufanı yükseldi. Adam Azrail portresine kadeh kaldırıp "Peki bize nedenini soran oldu mu?" dedi.
Yine bir 'hayır' sesi yükseldi barda. Adam tezgahın başına gidip sandalyeye oturdu. Barmene kafasıyla selam verip " Onu geçtim! Onların bize böyle bir hayat vermesi kötülük değil mi? Şimdi nasıl oluyor da iyiler onlar oluyor? Biz yeterince ders almadık mı? Yetmez mi bu?"
Bar ayaklandı. Hep bir ağızdan 'HAK' diye bağırır oldular. Çatal bıçaklar olmadı eller masaya vurulup ritim tutuldu. Adam bundan haz alıp masanın birine çıktı. "Var mısınız benimle yolculuğa?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bakış Açısı 1 : Kötüler
AdventureBu seride asla empati kurmak istemediklerimize odaklanacağız. Artık başka bakış acılarından bakma zamanı geldi de geçiyor bile. ↓ Varoluştan beridir - ırk, dil, din, kültür ayrımı yapmadan- kötü saydığımız kahramanlar, masallar, öyküler ve efsanele...