"Demek beni arayan o Güney sendin?"
*Konuştuğum kaba kız sen miydin yani?
" Ben bir tek sana kabayım."
* Bu kadar güzel olduğunu bilsem kötü davranmazdım.
Yavaşça bana yaklaştı.
"Ne yapmaya çalışıyorsun sen?!"
*Pardon, amacım kötü bir şey yapmak değildi.
"Umarım değildir."
* B-ben Burakların yanına geçiyorum.
"Buna sevinirim."
Sebebini bilmiyorum ama bir anda halay çekmeye başladım.
"Lililililililililill tey tey tey."
Sanırım Gökçen'e yakalanmıştım.
-Ne oldu lan burda?
"Halay çekiyodum görmedin mi? Senin anan baban halay çekene saygı göstermen gerektiğini öğretmedi mi?"
-Of Sıla. Kapa çeneni.
"Temam sustum"
*Telefonun çalıyo.
"Annem arıyo, siktir et"
*Kadına yazık, bari aç lan telefonu.
"Bana da yazık, beni hiç düşündü mü? Şimdi ben mi onu düşünücem. Telefonu ağzına sokarım, sus."
*Soksana
" Gel lan buraya"
* Terlik fırlatmak yok
" Böyle bir kural yok"
Gökçen salona kaçtı, terliği ayağımdan aldığım gibi ona fırlattım. Ama Güney'in kafasına geldi.
"Ayy, özür dilerim. Çok acıdı mı?"
*Offf, sanırım beyin kanaması geçiyorum. Başım, başım dönüyor.
"Burak, Burak çocuğa bir şey oluyo tutsana çocuğu bir şey yap!."
*Ahh kafam!
" Of katil olucam.."
* Ölüyorum.
" Ayyi lütfen bir şey olasın sakın ölme her şeyi yaparım.."
*Herşeyi mi?
"Evet."
*Öpsen geçer* diyerek gülmeye başladı.
Bende yastık alıp kafasına vurmaya başladım
" Geber gerizekalı. Manyak, orangutan yavrusu.!"
Koltuktan kayarken tişörtü biraz yukarı çıkmıştı ve o baklavalarını gördüm.
"Oha o baklava senin mi?"
* Çok mu beğendin?
"Hehe. İşim gücüm yoktu senin baklavalarını beğenicem."
*Tabi kızı-. Ahan telefon çalıyo.
"Kim?"
* İlgilendirir mi?
"Soru sorduk sadece be."
*Kız arkadaşım.
"Oha bu tiple kim baktı sana?" dedim ama, yıqıldım. Bunlarıdamı görecektim lan ben. Aağağağağğa.