MEDYAYA ÖLÜYORUZ 💀
"TaeTae, çok sıkıldım ben!" Dudaklarını büzüp, suratını asarak söylemişti bunu Jimin. İki haftadır tüm yaptığı evde oturmaktı. Spor salonu harici dışarı çıktığı bile olmamıştı.
"Müstahak sana! Sabahtan beri gel dışarı çıkalım, diyorum sana. Ama yok, koca kıçın zarar görür dışarı çıksan, değil mi?" Arkadaşının söylenmesine verecek cevabı yoktu. Yoktu çünkü dışarı çıkmaya korkuyordu. Min Yoongi'yi göreli iki hafta olmuştu, skandal olmaları da yaklaşık o zamana tekabül ediyordu. Geçirdikleri yemek oldukça güzel olmasına rağmen, sonrası pek öyle olmamıştı. Restorandan ayrılacakları zaman Yoongi onları arabaya kadar geçirmişti. Eğer ayağı takılıp yere yuvarlanmasaydı ve yuvarlanırken Yoongi'yi de yanında sürüklemeseydi; gazeteciler onları yerde birbirine sarılmış bir vaziyette fotoğraflamazdı ve magazine 'yeni çift' olarak düşmezlerdi.
Haberler çıktıktan sonra ne kadar mahçup olduğunu söylemek için Min Yoongi'yi aramıştı ancak kendisine ulaşamamış, sekreteri vasıtasıyla geri aramasını rica etmişti. Şaşırtıcı olmayan şekilde asla geri aranmamıştı.
Arkadaşının tekrar üzüldüğünü gören Taehyung, bu konuyu açtığı için üzgün hissetmişti. "Tamam, bu kadar yeter. Sen yanlış bir şey yapmadın! Olayı çarpıtan gazeteciler, sonrasında yanlış anlaşılma olduğunu söylediler zaten. Min Yoongi'nin de sana geri dönmemesinin iyi bir sebebi olduğuna eminim. Şimdi kendini üzmeyi bırak ve hazırlan. Seokjin hyungun yanına gidip güzelce yiyeceğiz."
Asık yüzüyle de olsa kafa sallayıp hazırlanmaya gitmişti Jimin. Arkadaşının buyurtgan sesine asla karşı gelemiyordu. Taehyung nadiren ciddileşirdi ve ciddileştiği zaman da ortam kızışırdı.
Restorana girip bir masaya oturmuşlardı. Akşam üstüne geldiği için etraf epeyce kalabalıktı. Seokjin'e geldiklerini belirten bir mesaj atıp beklemeye koyuldular. Biraz süre sonra hem siparişleri hem de Seokjin gelmişti.
"Hyung etraf oldukça kalabalık. Seni işinden alıkoymak istemeyiz." Jimin'in söyledikleri Seokjin'i gülümsetmişti. "Sizlere ayıracak vaktim her zaman var. Hem ben de yemek molası verecektim."
Yemeklerini yiyip muhabbet ediyorlardı. Masalarından eksik olmayan gülüşmeler açılan konuyla sessizliğe bürünmüştü. "Sizin şu skandal haberini okuyunca çok şaşırmıştım. Gerçi sonrasında yalan haber olduğu açıklansa da fazlaca destekçi topladınız." Gülerek söylediği sözlerin Jimin'i sessizleştirdiğini görünce duraksadı Jin. "Sorun ne, dostum?"
"Ben, mahçup olduğumu söylemek için Yoongi'yi aradım ama toplantıda olduğunu söylediler ve bana hiç geri dönmedi. Büyüttüğümü biliyorum ama işte..." Sonlara doğru iyice kısılmış sesiyle anlatmıştı Jimin.
Büyüttüğünün farkındaydı elbet. Bir çok açıklaması olabilirdi, hiç olmadı zaten geri dönüt yapma gibi bir mesuliyeti de yoktu Min Yoongi'nin. Sadece, içinde bir yerlerde gürültülü bir kırılma sesi vardı, hiç susmayan. Aramış olmasını diliyordu.
"İyi bir açıklaması olduğuna eminim. Şimdi aptal kuzenimi bir kenara bırakalım ve bugünü fotoğraflayalım." Jin'in fikri Taehyung'a da mantıklı gelmiş olacak ki telefonunu çıkarıp bir sürü fotoğraf ve video çekmeye başladı.
~~~~~~~~
@ prkjm: ❣ Hyungumla geçirdiğim harika bir gündü! ❣ @ cookjin
Her gün kontrol ettiği İnstagram hesabına girdiğinde görmüştü fotoğrafı Yoongi. İki haftadır Park Jimin'e ulaşamamıştı ve bir süre sonra aramayı bırakmasını söylemişti sekreterine. Ulaşılmak istedeydi geri dönüt yapardı.
Fotoğrafı büyütebildiği kadar büyütüp ekran görüntüsü çekiyordu. Statüsü aklına dank ettiğinde kendine kızdı. 'Koskoca Min Yoongi bir fotoğrafa mı muhtaç kalacak? Saçmalık!'
Hızla ceketini giyip ofisini terk etti. Kuzeninin restoranı holdinge yürüme mesafesindeydi. Hızlı olursa onları yakalayabileceğini düşündü.
Kapıdan içeri girdiğinde biraz bekleyip sakinleşti. Koştuğu için nefes nefese kalmıştı. Nefesi düzene girdiğinde havalı bir şekilde masaların olduğu kısma adımladı. Uzaktan gri kafayı saptadığında yüzüne kendinden emin bir gülümseme yerleştirdi. Sanki tesadüfi bir karşılaşmaymış gibi şaşırmıştı.
"Ah, siz de mi buradaydınız? Ben de yemek yemeye gelmiştim." İzin istemeden masaya, Jimin'in tam karşısına oturmuştu. Genç çocuğun yüzünden akan şaşkınlık ve ifadenin getirdiği yuvarlak dudaklar Yoongi için zorlayıcıydı. "Hoş geldin kardeşim. Biraz geç gelmedin mi? Öğle aranız üç saat önceydi." Yüzündeki alaycı gülüş Seokjin'e yakışmıştı.
"Eh, toplantım vardı da yeni çıktım. Çok açım."
Yalan. Gayet de doyurucu bir öğle yemeği yemişti ve hiç aç değildi. Kuzenine gönderdiği 'zorlama' bakışları Jin'e sadece zevk veriyordu.
Masaya gelen büyük jjampong tabağı ile Yoongi'nin gözleri büyümüştü. Foyası ortaya çıkmasın diye zorlanarak da olsa yemeye başladığında masada dönen muhabbet ilgisini çekmişti.
"Demek büyük bir modacının baş mankeni olacaksın. Kim demiştin, Jeon Jeongguk?" Jin'in sorusuna yanıt olarak başını sallamıştı Jimin. "Aynen. Canım arkadaşım Taehyung kadar olmasa da başarılı bir modacı. İlkbahar-yaz kreasyonu için yakın tarihte bir defilesi olacakmış."
Yoongi şaşkın çıkan sesine engel olamamıştı. "O defilede olduğunu bilmiyordum, sponsoru benim. Ancak, kadın giyimi üzerine değil miydi o defile?" Kafası karışmıştı. Evet, Jimin oldukça güzel bir fiziğe sahipti ve yüzü kadınları kıskandıracak kadar güzeldi ancak daha önce Kore'de böyle bir olay olmamıştı.
"Öyle... biraz zor olacak fakat insanların tabularını yıkmayı amaçlıyoruz. Kıyafetlerin kimliği, cinsiyeti yoktur. Önemli olan kıyafeti taşıyan insandır."
Onaylar mırıltılar çıkarsa da hala endişeliydi Yoongi. Sponsor olduğu işte neler döndüğünü bilmiyor oluşu canını sıkmıştı. Düşününce, Jimin'i içinde göreceği kıyafetler hayal gücünü zorlamıştı. Ağzını açıp tebrik etmeye yeltenmişti ki şapşal kuzeni tekrar konuştu. Ne zaman susmuştu ki?
"Eh Yoongi, söylesene... Neden Jimin'in aramalarına dönüt yapmadın?" Pat diye sorduğu soru Yoongi'yi şaşkınlığa uğratmış, Jimin'i ise yerin dibine sokmuştu.
"Ne demek dönüt yapmadın? Asıl ona ulaşamayan benim." Kafa karışıklığını ifade eden yüz ifadesiyle bakmıştı Jimin'e. "Hayır, haberin çıktığı sabah özür dilemek için aradım ancak sekreteriniz toplantıda olduğunuzu ve bana dönüt yapacağınızı söyledi. Ancak hiç dönüt alamadım..." Hayal kırıklığı akan sesiyle konuştuğunda içi acımıştı Yoongi'nin. Onu üzgün görmek anlamsızca canını yakmıştı.
"Ben... Meşgul olduğum için sekreterime görev vermiştim. Size ulaşması gerekiyordu ancak hiç açmadığınızı söyledi." Olayı kavrayan Jin öfkeden kızaran suratıyla müdahale etti.
"Sen hala o fettan kadını yanında sekreter diye tutuyor musun? Besbelli yine bir oyun peşinde. Ay siz de bi tuhafsınız canım. Sen sanki hiç vaktin yokmuş gibi kendin aramaya tenezzül etmiyorsun; sense bir kere arayıp umudu kesiyorsun. Yahu insan bi' der acaba bu adam benim mesajımı aldı mı, neden aramıyor, diye... Yemin ediyorum sizin yüzünüzden erken yaşlanacağım."
Tuhaflaşan havayı dağıtmak adına konuştu Taehyung. "Hyung neden bu kadar kızardın ki sen şimdi? Hayır yani kafan falan patlayacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Entrepreneur | yoonmin
FanfictionMesleğine aşık iki adam. Birbirine aşık iki adam. Genç yaşlarına rağmen yaptıkları işte en iyisi olmayı başarmışlardı. Yolları kesiştiğinde evren çoktan rotayı çizmişti. Varış noktası aşk olan bu yolculuğun hırçın dalgalar üzerinde giden bir gemid...