Oğuz gideli tam tamına 1 saat olmuştu neler oluyordu hiçbir fikrim yoktu. Kafayı yememek için Oğuz'un numarasını tuşladım. Uzun bir süre çaldıktan sonra tam kapatacaksan telefon açıldı
"Oğuz! Allah'ım sonunda! Noldu Oğuz?"
"Merhaba hanımefendi, kiminle görüşüyorum" dedi bir kadın sesi
"B-Ben Oğuz'un arkadaşıyım, siz kimsiniz asıl?"
"Bahar hanım, isterseniz ...... hastanesine gelin, haberi buradan vermem sizi üzebilir"
Ne olmuştu ki?
"Tamam, tamam geliyorum" dedim ve telefonu kapattım
Üzerime siyah pantolonumu ve kırmızı tişörtümü hızla giydim. Merdivenleri hızlı hızlı indim ve panikle ayakkabılarımı giyip koşmaya başladım
Taksi çağırdım ve adresi söyledim. İçim içimi yiyordu, acaba ne olmuştu? Yaklaşık 20 dakika sonra hastaneye girdim. Danışmanlığa yaklaştım
"Buyrun, ne için bakmıştınız?"
"Oğuz Dağçakrak için gelmiştim"
"Hemen bakıyorum" dedi ve bilgisayara bir şeyler yazmaya başladı "Şu arkadaşları kaza yapan kişi mi?"
Ne olduğunu bilmeden onayladım
"Oğuz bey şuan 8. kat 2215 numaralı odada"
Kafamla onayladım ve koşar adımlarla asansöre bindim. 8. kata bastım ve beklemeye başladım. Oğuz'un arkadaşları kaza mı yapmıştı?. 2215 numaralı odaya daldığımda odada kimse yoktu, dolu bir serum şişesi ve kırışık bir çarşaf. Önümden geçen hemşireyi durdurdum
"Şey, Oğuz Dağçakrak bu odada dediler ama yok. Nerede?"
"Yoğun bakım katında bekleyen sarışın çocuk muydu?"
Kafamla onayladım
"Hemen bir üst katta"
"Tamam teşekkürler"
Koştura koştura merdivenlerden çıkmaya başladım. 9. kata geldiğimde danışmanlığın önüne geldim
"Merhaba yoğun bakım nerede?"
"Ne için bakmıştınız?"
"Arkadaşlarım kaza yaptı, yoğun bakımdalar şuan" dedim bir şeyler uydurarak
"İlk soldan yürüyün hemen orada"
Hemşirenin tarif ettiği yolu koştum. Karşılaştığım görüntüyle şok oldum. Ellerini ensesinde birleştirmiş yere çöküp ağlayan Oğuz, ağlayan İpek ve Esma, ağlamaktan gözleri kızaran Sultan ve Alp, Eylül'ün babaannesiyle ilgilenen hemşireler ve tanımadığım bir sürü insan. Noluyordu? Kim kaza yapmıştı? Koşarak Oğuz'un yanına gittim. Oğuz ağlamaktan kızarmış gözleriyle bana baktı. Gözleri şişti, saçları darma duman olmuştu. O bizim okulumuzun en yakışıklı çocuğu değilde başka biri gibiydi şuan
"Oğuz?"
Oğuz ayağa kalktı ve bana sımsıkı sarılarak ağlamaya devam etti. Kollarımı ona sardım ama hala şaşkın şaşkın etrafa bakmaya devam ediyordum. Oğuz'un omzundan tutarak hafif ittirdim ve yüzüne baktım
"Oğuz, noluyor? Hı? Noldu?"
"Bahar" dedi gözlerinden yaş süzülürken "Ben çok kötüyüm"
"Noldu Oğuz? Noluyor?"
"Ali Asaf, Eylül, Ali, Selin k-kaza yapmış" dedi ve bana sımsıkı sarılarak ağlamaya devam etti
"NE?" dedim gözlerimi kocaman açarak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkamdaki Çete | OğBah
FanfictionHayatımın her evresinde karşıma çıkan Oğuz, onun başımın belası çetesi ve koşan bir adet ben. Evet evet, bunlar tam benim hayatımı özetleyen şeyler. O zaman hikayeme buyrun, çilemi herkes görsün! ~ hikayede olaylar hızlı gelişir, ee hayliyle sizinde...