Kahvaltı Salonu Macerası

175 22 6
                                    

“Ya söylesene belki benim sevmediğim bi yer"

“Valla yer fıstığı burayı bilmediğine eminim"

“Daha ne kadar yürüyeceğiz acaba"

“Yarım saat daha "

“Ohaa niye otobüse binmedik? "

“Oraya otobüs gitmiyor da ondan"

“Taksiye binseydik bari"

“Amma dırıldandın be kızım bee taksiyle gitseydik kahvaltı parasını nasıl ödeyecektim?"

“A Saf  madem paran yok ne diye kahvaltıya götürüyon beni Allah'ım sen sabır ver şu aciz kuluna"

“Ya bi sus ya gözünü seveyim yarım saat boyunca konuşma"

“Aman iyi bee odun" şuna bak ya sanki ben dedim beni kahvaltıya götür diye. O değilde canlar hava baya bozdu.Yağmura yakalanmadan gitsek bari. Şimdi size bulunduğumuz ortamı anlatıyorum. Şehrin merkezinden baya uzaktayız. Sağımda ve solumda ağaçlar var (çok açıklayıcı) yabani bi yer.Üstelik telefon da çekmiyor.Bi kaybolsak varya cesedimizi bile bulamazlar. Aferin valla düdük makarnasına beni burda bırakıp gidecek bende kaybolacam sonra beni kurtlar ayılar yiyecek bu pislikte olaya kaybolma süsü verecek. Zeki çocuk.Oha ağlıyorum şu an. İstemsizce damlalar düşüyor yanağıma. Evet sonunda kafayı yedim rahatlayabilirsiniz.Durun durun yanlış alarm.Hala normalim. Sadece yağmur başladı. Sabah saat 10 Telefonlar çekmiyor. Şemsiyem ve montum yok.Yani herşey ne kadar da normal(!)

“Al işte yağmur başladı"

“Mızmızlanma az kaldı"

“Ah hala ahh yaktın beni "

“Halanla ne alakası var"

“Eğer bana kahvaltı hazırlasa senin bu saçma teklifini kabul etmezdim ve burda böyle ıslanıyor olmazdık" biraz bağırdım sanırım.

"Saçma teklif öyle mi? İyi sen geri dön kahvaltımı yalnızda yapabilirim"

“Saçmalama nası dönücem ben geri Bana blöf yapma. " kesin blöf yapıyor beni bırakıp gitmez gidemez değil mi?

“Saçmalamıyorum istiyosan geri dön ben hala çok açım"

“O kadar yol yürüdükten sonra bide geri mi dönücem anlımda salak mı yazıyo benim"

“İyi sus ve yürü o zaman"

“Öküz odun aptal bencil pislik"

“Bişey mi dedin? "

“Saçların diyorum ıslanınca nede güzel oldu. İnek yalamış gibi bi harika doğrusu"

“Aman ne komik sen kendine bak rimelin akmış"

“Sen rimeli nerden biliyon lan"

“Lan mı ayıp ayıp terbiyesiz"

“Sırıl sıklam oldum daha ne kadar var ayrıca sen ne odunsun ya bi de bana terbiyesiz dersin. İnsan çeketini verir dimi dondum burda"

“Oldu canım alaydın yanına ceket" höh ama ya sen ne dengesiz çıktın abi.

“Ne kadar kaldı dondum ya"

“ Geldik geldik şu soldaki köşede"

“Allah'ım bin şükür sonunda." Daha fazla ıslanmadan hızlı adımlarla ilerledik.Kapıdan içeri girer girmez sıcak bir kahvaltı salonuyla karşılaştım.O kadar güzelki kapıdan içeri girince sevimli bir şömine karşılıyor sizi,sıcak renklerin kullanılması da iştah arttırıyor cidden. masa ve sandalyeler de ortamda nostaljik bi hava yaratmış.Salona yakışmayan tek varlık ıslanmış olan benim o derece rezil durumdayım ama değdi valla. Hayretle Mert 'e dönüp

Düdük Makarnası ile  Yer FıstıgıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin