(Şimdi bu garip bir şey pek sorgulamayın ksjflsjf Yuu 17lerinde Ferid 20lerinde bu durumda üniversitedeler amaa lise ortamıymış gibi yazdım neyse SORGULAMAYIN!! )
...
Yuu tişörtünü çekiştirdi. Üstünü düzeltmeye uğraşmamıştı. Her zamanki gibi gözlerinin rengindeki yeşil tişörtünü ve siyah yeleğini giymişti. Aklında dün ona dokunan sarışın vardı. Aslında ona minnettardı, işi ilerletmediği için. Ve neden yapmadığını da merak ediyordu. İnsanların ona dokunmasına alışıktı.
Okulun büyük kapılarını iterek içeri girdi. Kimseyle göz göze gelmek istemediği için kapşonunu başına geçirdi. Yere bakarak dolabına ilerledi. Göremese de ona bakan insanları hissedebiliyordu. İç çekti ve dolabındaki ders programına baktı.
Beden eğitimi, harika.
Dolabı kapattı ve spor salonuna yürüdü. Soyunma odasına girdiğinde etrafta kimse yoktu. Sanırım yine erkenciydi. Dolabını kilidini açtı. Tişörtünü ve yeleğini çıkarıp top haline getirdi ve dolaba fırlattı. Sırtındaki yara izleri ortaya çıktı.
Kapının çarpmasını ve kilitlenme sesini duymasıyla irkildi. Arkasını döndüğünde O'nun kırmızı gözlerini gördü. (Mika)
Ferid Bathory, uzun lila saçlı bir şeytandı. Gerçekten öyledi, okuldaki lakabı da buydu. O ve arkadaşı Crowley okulda son sınıflardı ve terör estirirlerdi. Ferid azgının tekiydi sürekli Yuu ile uğraşırdı. Onu yalnız gördüğünde yanına gelirdi ve sürekli temas etmeye çalışırdı. Okuldaki tüm kızlar elinde olmasına rağmen Yuu'ya sataşıyordu.
"Sırtındaki izler nasıl oluştu Yuichiro? Kazayla olmuş gibi durmuyor." Ferid onu karnına bir tekme attı. Yuu dolaba yapıştı ve acıyla inledi.
"Hadi ama Ferid, o küçük bir çocuk sonuçta. Hem bu O'nun avı değil mi? " Yuu Crowley'in de dolaplara yaslanıp onu izlediğini fark etti.
"Umurumda değil, sanki sen istemiyorsun. Hem benim suçum değil, bu kadar güzel olmasaymış." Ferid'in çekici gülümseyişi yüzünde belirdi. Bu gülüş çoğu kızın kalbini çalmaya yeterdi. Lakabından da anlaşıldığı gibi Ferid'de şeytan tüyü vardı.
Ferid, Yuu'nun kolundan yakalayıp banklardan birine yatırdı. Yuu debeleniyordu ama Ferid gibi birinin karşısında şansı yoktu. İki dakila sonra kendini ellerinden banka bağlı halde buldu.
"Hey Crowley, telefonunu çıkar." Crowley ilk saniyelerde anlamasa da sonra gülümsedi. Cebindeki (iphone X'ini) telefonunu çıkarıp Yuu'ya doğru tuttu.
Ferid ceketini bir köşeye fırlattı. Yuu'nun zaten çıplak olan vücuduna dokundu. Ellerini aşağı indirdi ve Yuu'nun siyah pantolonunu çıkardı. Yuu bacaklarını oynayıp engel olmaya çalışsa da başarılı olamadı.
Altı çıplak kalınca daha çok çırpınmaya başladı. Başına geleceklerden korkuyordu, şu anki durumu yüzünden utanıyordu ve çok çaresiz hissediyordu. Ağzına gelen her küfürü söylemeye başladı. Bu onlara engel olamazdı biliyordu ama yapabileceği bir şey yoktu.
"Boşuna debelenme...Zaten işlerim var, seninle yeteri kadar oynayamayacağım." Arkasında hissettiği acıyla küfürleri çığlığa dönüştü. İçinde bir şey hareket ediyordu. Durmuyordu. Yuu dudağını ısırdı ve gözlerini yumdu. Bitecekti, biraz sonra hepsi bitecekti.
Dudağını kanattı. Bunu fark eden Ferid ona eğildi ve dudaklarını emdi. Dili Yuu'nun ağzına girdi ve boğazına doğru zorladı. Yuu kusmamak için kendini zor tutuyordu.
Birkaç dakika sonra içindeki sıcaklık bittiğinin işaretçisiydi. İçi rahatlayınca kendini saldı ve derin bir nefes aldı. Terden su gibi olmuştu ve canı yanıyordu. Hareket edecek hali yoktu. İçindeki sıvı onu rahatsız ediyordu.
Ellerindeki iplerin gevşediğini hissetti. Gözlerini açtığında Crowley'in üstüne eğilmiş fotoğraf çektiğini gördü. Keyifli görünüyordu.
"Nasıl bu kadar çekici görünebiliyorsun anlamıyorum, ama teşekkürler prenses." Ferid'in sesi zehir gibiydi ve bu zehir Yuu'yu öldürüyordu.
Ferid ceketini aldı. Hiçbir şey olmamış gibi Crowley'le birlikte kapının kilidini açıp çıktılar.
Yuu evine nasıl döndüğünü bilmiyordu. Fakat sonraki gün okuldaki panolara yapıştırılmış çıplak resimlerinin kimin işi olduğunu biliyordu.
----
Eheheheh;)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
