Halsey - Castle/ Lil Peep Brightside/ Lil Happy Lil Sad - Magicial
"Tüm bu insanların konuşmasından bunaldım. Tüm bu gürültüden bunaldım."
"Herkes bana hayatın kısa olduğunu söylüyor ama ben ölmek istiyorum."
"Acının olduğu yerde bul beni."
Rüyasında yine boğuluyordu. Denize karışmış bir bedenden ibaret olsa da zihni hep daha derini, daha aşağıyı arzuluyordu. Her zamanki rüyalarının aksine bu kez birisi onu yukarıya doğru çekiştiriyordu. Bedeni bu şokla kendini geriye çekmek, adamın elinden kurtulmak istedi. Ölümle kavuşmasına bir türlü izin verilmiyordu.
Yüzeye çıktığında uzun bir süre ciğerleri tuzlu sudan kurtulmaya çalıştı. Dünya yerine dönünce çevresine bakındı, onu kurtaranın kim olduğunu merak ediyordu. Karışısında babasının yüzü duruyordu. Dalgaların arasında bir an için nefes aldığını hissetti. İçtenlikle gülümseyen babasının yüzü bunu görünce sahte bir gülümsemeye dönüştü. Babasının yüzü yavaş yavaş onu kullanan herkesin yüzüne dönüştü. Annesi, kardeşi ve hayatı boyunca tanıştığı herkes gözlerinin önündeydi. Sahte yüzleri, sahte sevgileriyle Tanrıyı andırıyorlardı. Tanrı da hepimizi sevdiğini söylüyor, onun isteklerini yapmamızı emrediyordu ama Tanrı bizi kurtarmak için hiçbir şey yapmıyor, sadece tüm bu kaosa seyirci kalıyordu.
O varlık; kadın, erkek artık her neyse konuştu. Keşke konuşmasaydı, o zaman belki her şeyi bırakmak bu kadar olmazdı.
"Nefes almana izin veriyorum çünkü bana istediklerimi vereceksin. Kimse ama kimse seni kurtarmak için buraya gelmez. Sen insanların hayallerini gerçekleştiren bir cinsin ve kimse cini o lambadan kurtarmayı düşünmez."
Kızın gözyaşları dalgalara karışırken varlığın isteklerini kabul etmedi. "Hayır," dedi.
"Hayır, bu yine başıma geliyor olamaz."
Varlığın gülümsemesi silindi. Melek gibi ışık saçan yüzü şeytanın gölgeleriyle doldu. Kız ağlamak istedi, haykırmak istedi. İnsanların onu bu şekilde kullanmasından yorulmuştu. Onlara meydan okuyan gözlerle baktı, içindeki her şey savaşmayı bıraksa da.
Varlık kızın kulağına eğildi yavaşça. Nefesinde içki kokusu vardı. "Yoksa seni kurtaracağımı mı sandın? Küçük, aptal çocuk."
Ellerini kızın omzuna koydular ve onu aşağıya çok aşağıya ittiler. Direnmedi çünkü artık insanlarla dolu bu mücadelede asla kazanamayacağını anlamıştı.
Denizin dibinde sonsuz sessizliğin içinde onun sesini duydu. Dershane arkadaşının gülümseyen yüzünü, heyecanla ellerini çırpışını gördü. Size bir şey anlatmam lazım kızlar, diyordu. İnanamayacaksınız! Yasemin bir anlığına dünyaya çekildiğini hissetti. Arkadaşı buradaydı, ona bir şeyler anlatacaktı. Diğerleri de buradaydı, hepsi birbirinden iyi yürekli insanlardı. Ona mutluluk vaat ediyorlardı. Onlara uzanmaya çalıştı. Denizin dibinde çırpınıp debeleniyordu. Çıldırmış gibiydi. Elleri dalgaların arasında bir şeye çarptı. Arkadaşının yüzünü seçebiliyordu. Vildan, diye seslenmek istedi. Vildan, seninle gelmek istiyorum. Mutluluğu tatmak istiyorum, ben artık korkmak istemiyorum. Sizinle dünyaya karşı durabilmek istiyorum. Ağzını açtığı anda sesi suya karışsa da Vildan sanki onu duymuş gibi yukarıya çıkardı. Yasemin onun elini bırakmayacağını biliyordu. Düşündüğü gibi de oldu, onu dünyaya döndürdü. Ölümü düşleyen kızın denizin yüzeyine çıktığında gördüğü son şey umuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAMERA
FantasyOnun bir laneti vardı: Hiçbir şeyi hak etmeyen insanlığın isteklerini gerçekleştirmek zorundaydı. İhanet ve acı. Dostluk ve kahkaha. İnsanlar ve melekler. Melekler ve şeytanlar. Zıtlıkların savaşı başlıyor.