"Aleeev! Eger biraz daha beklersem su an oturduğum koltukla bütünleşicem!"
Bu sabırsız arladaş Damla, hep geç hazırlandığımı soylese de dünyanin en yavaş giyinen insanlarından biridir. Sarı saçlari ve mavi gözleriyle uzaktan gören biri bizi ikiz bile sanabilir. Gerçek anlamda da o kadar yakınız Damla'yla. 3. sınıfta birbirimizi buluşumuzdan sonra yıllardır yapışık ikizler gibi geziyoruz. 8. sınıfın sonunda aynı liseye gireceğimize söz vermiş ve işte kayıtlarımız yapılmış, okul açılalı 3 gün olmuştu. Biz de oryantasyon diye adlandırdığımız arkadaş edinme ve okulu tanıma çabası içine girdiğimiz programa gidecektik. 4 gün yatılı olarak Kuşadasına bir yolculuk bizi bekliyordu.
+Aleev! Kızım bayıldın mı yaa saatlerdir seni bekliom, valla bayılmadıysan ben seni bayıltıcam ona göre! Bi ses ver kızım
"Geldiiim!" diye bağırarak merdivenlerden aşağı indim.
"Valla bu kadar hazırlanmana deymiş çok güzel olmussun ay taş bebeğim benim!" diyerek bana sarıldı-hafif bir boğulma tehlikesi ardından devam ediyim- anladığınız üzere biraz dengesiz bir dost. Oldukça dengesiz...
"Anne, biz çıkıyoruz"diyerek mutfaktan bana doğru yürüyen anneme sarıldım.
"Canım herşeyini aldın mı?" diye sordu annem endişeyle.Liseye geçtim artık ama. Bu endişeye ne gerek vardı.
"Evet annecim merak etme" diyerek onu rahatlatmaya çalıştım.
"Bakın kendinize dikkat edin tamam mı yalnız başıma bırakıyorsunuz beni zaten" babam ve annem 2 yıl önce ayrıldıkları için ben hep babama ve anneme ayrı ayrı destek olmaya çalışmıştım. 2 yıldır yalnız yaşayan annem hiç yalnızlığından şikayet etmemişti. Şimdi tam ben giderken bu konuyu açması oldukça ironikti.
"Annecim 4 güne gelicem yalnız değilsin" diyerek ona el salladım ve kapıyı açtım.
Damla veda faslının uzun süreceğini bildiği için dışarıda bekliyordu. O da anneme el salladıktan sonra annem arkamızdan kapıyı kapattı ve kuşadası otobüsümüzü beklemeye başladık. Bu sırada tabii ki Damla düşük çenesini açmış bana tanışabişeceğimiz yakışıklı çocuklardan bahsetmeye başlamıştı bile...
Kuşadasına vardığımızda ilk bir saatimizi odalarımıza yerleşerek geçirecektik. Okulun bize aslında saçma gelse de oldukça mantıklı olan herkesin birbirini tanımadığı kişilerle kalması kuralını uygulamak zorundaydık. Bizim için önceden ayarlanmış odalara çıkmak için resepsyondan adımı bulup oda numaramı aldım. Damlayla yan yana odalarda kalmamıza rağmen otobüsten indikten sonra ortadan kayboluvermişti. Onu bekleyemeyecek kadar sıkıldığımdan dolayı tek başıma odaya çıkmaya karar verdim. Bir hafta önce bize gönderilen listeye göre Aslı isminde bi kızla kalıyordum.
Odamı ararken valizimin tekerleği yüzünden yere kapaklanmak üzereyken iki kaslı kolun beni belimden yakaldığını hissettim. Özür dilemek için kafamı çevirdiğimde çocuğun yakışıklılığı karşısında dilim tutulmuştu...Sarı saçları, deniz mavisi gözleri, hafif kemikli çenesi ve kocaman gülümsemesi sonucu oluşan gamzeleri... tanrım cenette miyim?
+"Be-Ben çok özür dilerim" diyebildim sonunda..
-"İyi misin, üzerime devriliyodun sanırım.."
Minik bir kahkahadan sonra,
+"İyiyim çok teşekkürler ben de ne olduğunu anlayamadım." dedim gülümseyerek.
-"Ben Arda,eğer ihtiyacın olursa her zaman seni yakalayabilirim" acayip şirin gamzeleriyle birlikte bana göz kırparak odasına geri döndü.
Salak kafam bu kadar taş çocuk seninle flört ediyo sen de bi adını söyle di mi ama yook sen anca gülümse... Her neyse sanırım odası odamın çaprazındaydı. Bir ara bir kendimi tanıtmak bahanesiyle uğrayabilirdim. Ama şimdi hemen Damlayı bulup bunu ona anlatmam gerekiyordu. Damlayı merdivenlerden çıkarken bulduğumda odamızın neden üst katta olduğundan yakınıp duruyodu. Ona çenesini kapamasını söyleyip olanları anlatmaya başladım. Önce gözleri pörtlerken daha sonra yüzüne o yamuk sırıtış yayıldı ve:
+Kızımm sendeki bala tapayım! Geldiğin günden meteorların üstüne devril ben ter kokulu yamyamlarla merdiven çıkıyım. Valla o cocuğa hemen birazdan birlikte gidiyoruz ve adını söylüyosun"
Ben de önce sinirli bir bakış atsam da sonra onu başımla onayladım.
-Neyse eşyalarımı koyuorum kapının
önünde buluşalım! diye bağırdım odamdan...
Valizim için güzel bir yer bulup telefonumu şarja taktıktan sonra Damlaya bağıracaktım ki Tam anlamıyla "yavşak kız tipi" olarak tanımladığımız şortu götünde yapmacık sarışın yani yeni oda "arkadaşım" kapıdan içeri girdi.
"Tatlım selam ben Aslı! Sen de Alevsin galiba. Oda arkadaşıyızz" cırtlak bir ses tonuyla cırlayıp üzerime yapışırcasına sarılma gibi bişey yaptıktan sonra geri çekildi ve valizini yerleştirmeye koyuldu.
"Ben buna değil dört gün, 1 saat bile dayanamam! Tanrım bu kızın içine boğaz ağrısı çeken bir ördek kaçmış!"
diyen iç sesimi bastırmaya çalışarak samimi bir şekilde gülümsemeye çalıştım.
Odadan çıkıp Damla'ya "Gidiyoruum" diye bağırdıktan sonra Arda nın odasına doğru yürümeye başladım. Kapısını tıklatırken kalbimin hızlandığını hissettim...
Arkadaşlar öncelikle wattpad i hep hikaye okumak için kullanıyordum. Birçok arkadaşım hikaye yazmaya başladı, ben de bir deniyeyim dedim. Yani bu ilk çalımam.Bu nedenle tüm eleştirilere ve yorumlara (uygun bir dille olmasını en içtenliğimle rica ediyorum) açığım. Umarım hikayemi beğenmişsinizdir. Eğer okunma sayısı artarsa yayımlamaya devam edicem. Arkadaşlarinizla paylaşir ve votelarsaniz acayip mutlu edersiniz beni. Hepinize iyi okumalar.... :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stepbrother
Teen FictionGerçek aşka inanan bir kız, oldukça yakışıklı ve romantik bir erkek... Onlar birbirleri için yaratılmış insanlar ama imkansız bir aşk... Onlar üveykardeşler... +Kızım, Alevcigim işte bu yeni nişanlım Özlem, bu da yeni karde... "Arda!?" -"Alev!?" Tan...