Sabah uyandığımda şu bitmeyen okulun bilmem kaçıncı günündeydik. hiç sevmediğim okuluma gitmek için yatağından kalkıp odadaki diğer kızları kaldırdım. yani en azından çalıştım çünkü her zamanki gibi yine kalkmadılar.Ben de son çare olarak açtım Blackpink'den bir BOOMBAYAH başladım oynamaya. Deniz en sonunda pes ederek yatağından kalktı. "Ne yaşıyorsun kızım sen sabah sabah? Bi siktir git işine!" Diye çıkışması da cabası. Sıra Belinay'a gelince biraz düşünmedim değil. Aşırı derecede agrasif olan Belinay'ı uyandıktan sonra hayal edince Deniz'e yönelip "Sıra sende, Belinay'ı uyandır." dedim emredici ses tonumla.
Denizle biraz -biraz değil, baya- uğraştıktan sonra Belinay bize carlayarak yatağından kalktı. "Sizin benimle ne zorunuz var yahu? Uykumun içine ettiniz!" dedi. Sesindeki kızgınlığı hissedebiliyordum. "Carlama bana be!! Okula geç kalcaz. Çabuk hazırlan." diye ben carladım bu defa. tabi bana carlamadı tekrar. İkinci defa carlamaya üşendiği her halinden belliydi.
***
okul formalarımızı giydikten sonra yan odadaki kızlarla birlikte yemekhaneye kahvaltıya indik. Ben, Şeyma ve Deniz aptal aşık gibi -gibi değil, tam da öyle- etrafımıza bakınıyorduk. Tam da tahmin ettiğim gibi Şeyma gözleri etrafı tararken "Benim hödüğümü gördünüz mü?" diye sordu. Deniz tam ağzını açıp görmedim diyecekken Şeyma sevinçle ellerini birbirine çırpınca gördüğünü anlamış olacak ki sustu.
Kahvaltımızı alıp onları en rahat görebileceğimiz yere geçip oturduk. İyi bir kahvaltı çekmeliydim bu gün çünkü aşırı mutluydum. "Kızlar benim salağı görürseniz söyleyin ama çok tepki verdirtmeyin. Tamam mı?" Diye sormamla malsın kızım sen bakışları yemem bir oldu. Tamam mal olabilirdim ama işin içinde aşk varsa daha da bi mal oluyordum. Onu görünce salak salak davranıp, aşırı heyecanlanıyordum. Ama ayrı bir sevinç kaplıyordu içimi o varken. Tamam beni sevmiyor olabilirdi ama onun varlığı, mutluluğu beni aşırı derecede mutlu ediyordu. Aşkın gözü kör olsun!!
Kızlarla kahvaltımızı bitirip okula uçtuk hemen. Olay vardı çünkü. kızın biri bizim arkamızdan beyinsizce konuşup olacakları düşünmemiş. Demek bizi tanımıyor hala. Çantalarımızı sıramıza fırlatıp sınıftan çıktık. O salak kız daha 9.sınıftı ve bize kafa tutuyordu ha? Bunu çok kötü ödetecek olmamız ona çok yazık olacağı anlamına geliyordu.
***
Müdürün odasındaki bilmem kaçıncı toplantımız olduğunu bile bilmediğimden kafamı bu konuya çok yormadım. Bay kel müdür koca göbeğiyle karşımızda o çok rahat deri koltuğunda otururken biz ayakta duruyorduk. Allah'ın salağı bizi oturtmamıştı bile. Adamdaki cinsliğe cidden hayrandım yahu. Bir insan nasıl bu kadar cins olabilir ki? Ben bile o denli cins değilim.
"kızlar bu kaçıncı?" diyen bay kele baktım büyük bir nefretle. Tabi ki yine hiç bir şey demedi çünkü harika mütüşlü derslerimiz sayesinde iki azar yedirip odadan kovdu bizi.
Odadan çıkar çıkmaz bastım kahkahayı. Oradan geçen malaklar ne yapıyor bu gerizekalı bakışlarını yolladıktan sonra direkt gözümün önünden kayboldular.
Ben karnımı tutarak sınıfa yürürken Şeyma konuşmaya başladı "Bıktım şu göbekli müdürün salak salak azarlarından be. Adam akıllı atacaksan at yahu. Mal herif" Ardından da hemen gözlerini devirdi. "neyine atacak be? bizim gibi başarılı öğrencileri bulur da atar mı hiç?" diyince ben de kafalı sallayarak onayladım Deniz'i.
İkinci dersin sonunda Güneş'in yanına gitmek için sınıftan çıktık. Normalde onun olduğu kata inmekten pek hoşlanmam ama ablam olduğu için ve benim de ona işim düştüğünden inmek zorundaydım. Ablamı sınıf kapısının önünde bulur bulmaz sevimlilik yapmaya başladım. "Ablaların bir tanesi, nasılsın bakalım bu gün?" der demez Güneş bir şey olduğunu anlamış olacak ki çemkirmeye başladı. "Ya Dünya bi rahat bırak kızım beni. Bak bu sene sınavım var benin. Stresliyim zaten bir de sen üzerime gelme. Başka birini bul kendine sırnaşacak. Ayrıca bir daha senin yüzünden daha doğrusu sizin yüzünüzden müdürden ve annemden azar yemek istemiyorum." dedi ve noktayı koydu.
Ablam bizi kovduktan sonra onların katındaki büyük pencerenin önünde durup canım sevdiğmi aramaya başladım. Kızların da benden kalır yanı yoktu. Tam kafamı çevirip arkama bakmamla gördüm onu. Tabi ki yanındaki kız sayesinde olduğum yerde kudurdum. Arkasından "Mete" diye bağırınca bana baktı. Keşke sadece o baksaydı ama yanındaki salak kız da baktı bana. "Efedim Dünya?" dedi bana soğuk bir şekilde. Dün olan kavgamızdan sonra benim yüzüme bile bamıyordu ve artık moralim düşmeye başlamıştı. Utanmasam oturup ağlayabilirdim ama beni güçsüz görsün istemiyordum. "Biraz konuşabilir miyiz dedikten sonra dikkatlice yüzünü incelemeye başladım. O kusursuz yüzünde en ufak bir duygu bile yoktu. Bu da benim canımı yakmaya yetmişti. Yanındaki kıza bir şeyler söyleyip gönderdikten sonra yanıma gelip kızlara defolun bakışları attı. Tabi bizim kızlar durur mu kaçtılar hemen.
Mete bu gün ayrı bir yakışıklı gelmişti gözüne. önce baştan ayağ süzdüm onu. uzun saçlarına her zamanki gibi şekil vermiş ve daha karizmatik gözükmesini sağlamıştı. okul formasının üzerine giydiği gri sweat ve gri kapşonlusuyla oldukça sert gözükmüş ve her zaman giydiği siyah pantolonu ve siyah ayakkabılarıyla mankenlere taş çıkarıyordu.
" özür dilerim." dedim. Ama maalesef sesimin titremesine engel olamamıştım.
![](https://img.wattpad.com/cover/140688307-288-k41638.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK VE MAVİ
Ficção AdolescenteBir ada düşünün. Hiç kimsenin olmadığı, yapayalnız kaldığınız bir ada. Başka bir ada daha düşünün bu defa. herkes var ama yine yalnızsınız. Hangisi daha kötü sence? Herkesin olduğu yalnızlık mı, kimsenin olmadığı yalnızlık mı? Bir aşk düşünün. o v...