Nefes nefese uyanmıştım rüyamda sınav haftasına girdiğimizden beri havuz problemleri görüyordum.
Gözlerim aralık perdeden içeri sızan ay ışığına takıldı, istemsizce takip ettiğim ışık bakışlarımı yerde ki parıltıya götürdü.
Allah'ım o ne öyle !! şimdiye kadar ki bütün günahlarım için affet beni, Vasfiye teyzenin abur cubur zulasından ondan habersiz aşırdığım çikolatalar içinde ekstra af paketi alabilirsek çok sevinirim.
İçimden duamı da ettiğime göre yatabilirdim, yorganımı kafama kadar çekip uykuma kaldığım yerden devam ettim. Ah hadi ama ne sandınız filmlerdeki o salak kızlar gibi parlayan şeyin yanına gidip son anda da kafama balta yiyeceğimi falan mı lütfen , uyku benim için çok daha önemli.🤗🤗🤗🤗
Sabah alarmımdan önce pek (!) sevgili annemin bağırışlarıyla uyanmıştım.
-Ayhan hadisene kızım bak saat 10 oldu geç kaldın okula, gelirsem oraya, sana odanı toplamanla alakalı çok güzel bir konuşma yapacağımı biliyorsun.
Evet arkadaşlar evet adım Ayhan ne yazık ki güzel kitap karakterleri gibi süper mükemmel bir adım yok bu da ailemin bana doğduğum an attıkları ilk kazıktır.
-He anne he şu saat 10 yalanlarını 11 sene önce yemeyi bıraktım ben.
Kadın tam 11 ki 12. seneye girdik sırf beni uyandırabilmek için saat 10 diye tepemde dikiliyor. Hatta inanır mısınız bir ara hafta sonu saat 7.45 de ki sınavım için 6 da kalkmıştım ve 8 de içeri girip ayakta olduğum halde saat 10 sen hala burdamısın demişti.
Banyoya girip rutin işlerimi halledip çıktım .
Dolabımın karşısına geçip okul formalarımı yatağın üzerine fırlattım. Aynaya son bir bakış atıp formalara uzanacağım sırada yerdeki bir şeye gözüm takıldı, gidip elime aldım broş gibi birşeydi sanırım demek ki dün gece parlayan şey buydu . Mor parlak bir mücevher gibiydi ama annemin bunu ucuzcudan aldığına emindim yine de mor saçlarıma uyacağını düşünüp elime aldım.
Formaların yanına gidip beyaz dar gömleğimi ve siyah beyaz kareli eteğimi giydim altıma da diz altı siyah ince çorabımı giyip saçlarımı yandan bir mısır örgüsü yapmaya karar verdim .
Broşu da taktığım da hazırdım.
Bu sırada annem alt kattan hadi kahvaltı hazır diye seslendi. Onu onaylayan mırıltılar çıkardığımda duymayacagını farkedip kendi kendime gözlerimi devirip odadan çıktım.
Alt kata inip babamı kocaman öptüm anneme ıslık çalıp çok güzel olduğunu söyledikten sonra masaya oturdum bu belki fazladan omlet yememi sağlardı.
Babam derin bir nefes alıp konuşmaya başlayacağını belli ettiğinde ağzıma daha çok şey doldurup hazırlıksız bir soru sorarsa gardımı aldığımı göstermek istedi bu hareketime tip tip baksada ;
-kızım senin şu saç rengin hiç içime sinmiyor o ne öyle mor mor patlıcan gibi .dedi. Hafta sonu saçlarımı binbir yalvarış ve yakarışla mora boyatmaya ikna etmiştim ama bana izin verirken dk başı dalga geleceğini söylememişti tabii.
-Baba babacığım bak bana lise son öğrencisi 18 yaşında bir ergen olarak eğer izin vermeseydin valla ilerde çocuklarım mosmor doğarlardı. Babam sabır diler gibi havaya bakıp anneme biz bu çocuğu yapamamışısız bakışları attı, destek istercesine anneme döndüm ama o karnında ki küçük fetüse dönüp duyabildiğim kadarıyla ya da duymamı istediği için hafif yüksek sesle umarım ablan gibi sendw büyüyünce saçlarını yeşile falan boyamak istemezsin dedi.
Daha kız mı yoksa erkek mi olacağını bilmediğim minik kardeşime içimden ufak bir öpücük yollamayı düşünsem de son anda vazgeçtim ne yapayım bebekleri de çocukları da sevemiyordum.
Aileme 'bkamycksnz yapmsydnz.s.s'
Der gibi bakıp ayağa kalktım
-mor saçlarım ve ben mutluyuz ve eminim ki bu saçımı gören canım(!)müdürüm de çok sevicektir. dedim her ne ladar ben bile inanmasam da onların inanacağını ummuştum fakat babamın mırıldanmalarını duyduğumda yememediklerini anlamıştım. Sabahtan beri onuncu göz devirmemi de yapıp beyaz ayakkabılarımı giydim ve siyah bir deri ceket alıp çıktım.
Hava hiç olmadığı kadar esiyordu ama yine de üşütmüyordu. Tam durağa yaklaşmıştım ki bilin bakalım okula giderken ne unuttuğum aklıma geldi ? Tabi ki çantam koşarak eve dönüp ard arda zile bastım annemin ayak seslerini duyup kendimi gelecek olan sen malsın bakışlarına hazırladım kapı açıldı ve ben daha annemin yüzünü göremeden çanta üzerime fırlatılıp kapı suratıma kapandı. Şaşkın bir şekilde çantamı yerden aldım tam takacağım sırada üzerinde ki küçük not gözüme çarptı " eve geldiğinde biz dışarda yemek yiyor olacağız kendini evlatlık hissetme diye senin için de yemek yapıp dolaba koyucam ısıtıp onu ye" seni çok seven annen ve baban ' yazıp ikiside imzalarını atmışlardı . bir kez daha gözlerimi devirip yine de gülümseyerek onları ne kadar sevdiğimi düşündüm.
Durağa yaklaştığımda otobüsü beklemeye başladım .
Otobuse binip en arkalardan bir yere oturdum o sırada gözüme bir tane amca ilişti tam kalkacağım sırada kızın biri yer verdi amca koltuğa yöneldiği sırada genç bir çocuk oturdu oraya amcaya üzülmüştüm ona seslenip buraya oturmasını söyledim ve gelip oturdu o genç çocuğa arkadaşı uyaran bakışlar atınca kalkıp bana yer verdi tam oturacağım sırada başka biri oraya geçti söve söve ön taraflara giderken biri kolumdan tutup kulağıma yaklaşarak
- oturacağın her yere başkaları oturdu istersen gel kucağıma otur . diye fısıldadı . Sözün sahibine baktım bembeyaz teni siyah saçları ve masmavi gözleriyle ne yazık ki yakışıklıydı. Hafifçe gülümseyerek ona yaklaştım ve kulağına
-ananıda geçenlerde birinin kucağında gördüm sizde ırsi herhalde. Dedim ve piç smile atarak otobüsten indim hiç arkama bakmadan okula girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın en mor hali 💜💜
Teen FictionSapık edepsiz ama bir o kadar yakışıklı olan bir çocuk ne kadar çekilebilir ki ? 😅 göreceğiz