Dört

35 8 35
                                    

Uhuu benim feyvırıt garahterim, Buğra.
YEŞİL gözleri vardur dihhatinizu çeherum.

Toparlandım ve ona gülümseyip eve doğru koştum. Odama tırmandım, sonra üstümdekilerin yerini pijamalrıma bıraktım.

"Yavrum, hadi bakalım."

"Zeliş Sultan ben bugün okula gitmeyeceğim." Gözlerimi açmadan, konuştum ve Zunu'nun gitmesini bekledim.

Söylene söylene gitti. Yatakta gözlerimi yine açmadan dönüp durdum bir süre.

Ama uykum bir kere kaçmıştı. Bu sefer ben söylene söylene lavaboya gidip işlerimi halledip yine muhteşem rutinim olmuş dolap önüne gelip boş boş bakmaktaydi sıra. Oflayarak rastgele bir şey sectim. Ayol okul hem serbest giyinmeye hem de formayla gitmeye izin veriyordu.

Yine siyahlar içinde kimseye bir şey soylemeden çıkıp arabama bindim. Canım arabam.

Okulun otoparkına park ettim ve hızlıca inip şapkamı başıma geçirerek arbayı kilitledim. Beni görenler fısırdaşıyor ve gülüyordu.
Gülün canım, gülün.

Son gülen, ben olacağım ama..

***

İkinci dersin sonuna gelirken, Oğuz'a bakarak hocayı onaylıyordum. Ders edebiyattı ve konu aşktı. Üff ne saçma bir şey öyle ya o? Bile bile kendini acıya atıyorsun falan.. Iyk. Bak gene iğrendim.

"Evet, Lasa'ydı değil mi? Kızım, istersen açıl şu baktığın çocuğa, öyle daldında hani(!)?" Kinayesine göz devirip ayağa kalktım.

"O benim ikizim." Çantamı toparlayıp kapıya yöneldim. Bu dersi severdim ama sevmiyordum. Ve sevmemeye başlamamın tek nedeni hocalardı. Bir insanı nasıl en sevdiği dersten soğutabiliyorlardı?

"Bu arada, okula duyurun. Öğlen kütüphaneye geliyorsunuz. Oğuz hariç." Sonra çıktım ve biraz hava almak adına bahçede gezdim biraz öylesine. Anlıyorum ama...

Benden bu kadar mı nefret etmeye başlamıştı? O benim her şeyimdi be!

Öğlene doğru kütüphaneye ilerledim. Tam girceğim sırada zil çalınca gülümsedim ve kapıyı arkamdan kapatıp eşyalarımı bir masaya koydum. Yavaş yavaş herkes doluşurken nasıl sığdığımızı düşünüyordum.

Vay canına.

Herkes birbirinin kucağında veyahut ayakta beklerken, -saçmalamayın ki kızlar kızların kucağındaydı- ben masaya çıktım ve hafif öksürdüm.

"Evet arkadaşlar! Bugün ki toplanma amacımızı az çok tahmin ediyorsunuzdur!"

Herkes bana göz devirdi ve dinlemeye devam etti.

"Konumuz şu ki: OĞUZ'UN BENİ AFFETMESİİİ!"

Onay mırıntılarıyla kafa salladım ve ellerimi birbirine vurup onları tehtid ettim.

"Eğer burada olup, bana yardım etmeyen bir kişi bile görürsem hepinizi yakarım"

Yine çoğunluk göz devirdi ve sandalyeden kalktılar.

Herkes kütüphaneden çıkınca bende kitaplara baktım. İyide, bu okulda neden çocuk kitapları var? Biz seneye son sınıf olacağız hala çocuk kitabı. Hadi onu geçtim 12. Sınıflarda mı bebek?

Kameraya, umrumda değilsin beybili seksi bakışlarımdan attım ve göz devirerek kütüphaneden çıkıp kapıyı kapattım.

Görüntü açıma bir çocuk girmesiyle gittiğim yolda durdum ve o çocuğu izlemeye başladım. Tanıdık geliyordu ama... Çıkaramamıştım.

PAPATYA /Lasa/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin